VATAN İNANANLARINDIR!

Start from the beginning
                                    

Poyraz'ı istemelerinin sebebi çok belliydi. O bir Türk subayıydı. Ülkesini ele verecek şeyler bilmesini elbette beklemiyorlardı ama üç yıldır dağdakilere korku salan bu adamı, akıl oyunları konusunda neredeyse bir numara olan bu subayı kendi taraflarına çekip tekrar dağa göndermek ve Türklerin başına bela etmek kulağa hoş geliyordu. Poyraz'ı bir silah olarak kullanmak ve gerektiği tarafa çekebilmek oldukça iyidi. Stratejik değildi, basitti ama her zaman basit olan şeylerin büyük kayıplar verdiğini farkına varmışlardı.

Poyraz'ın önünde durdu ve ona tepeden bakarak konuştu Zılgırtın.

"Burası güvenli Poyraz Ali. Burada senin için fiyat arttırmalarını bekleyeceğiz."

Poyraz güldü, biraz daha zaman kazanmıştı. Ellerini açıp karşısındaki herifin boynunu kırmak aklından deli gibi geçiyordu ama onu sağ istiyordu.

"Fiyatım yok Zılgırtın. Otursana, seninle konuşalım."

Belkide biraz daha iyi oynamalıydı. Zılgırtın oturdu.

"Beni senden alınca sana ne yapacaklar?"

Zılgırtın gözlerini kıstı, Poyraz'a dikkatle bakarken gözlerindeki ifadenin şeffalığına şaşırdı. Oldukça samimi görünüyordu.

"Bav," dedi ve ardından sustu. Onun hakkında konuşması doğru değildi. Poyraz elinde olabilirdi ama yine de Poyraz kurnazdı.

Poyraz bunu farkına varmıştı ve umursamadı, "Bav'ı biliyorum. Şeyhmus olmak için birçok bilgiye sahip olmak gerekiyor." dedi ama yalandı. Bav'ı duymamıştı ama önemli birisi olduğunu hemen anlamıştı. Papuçunun önemlisi...

Zılgırtın bu tavır karşısında susmanın mantıksız olduğunu düşündü, o da kurnazdı ama zaten artık Poyraz çepteydi. Artık Bav'ın güvenilirliğini kendinden daha akıllı biriyle konuşmak mantıklıydı. Çünkü dağda kimseye güvenemezdi. Poyraz'ın söylediklerini değerlendirmek onun için önemliydi.

"Bav bana bölge liderliği verecek. yeni kurulan örgütle ortak bir paydamız var, Suriye. Orada onların başında olacağım."

Poyraz kaşlarını çattı," Şu kafa kesenler mi?" dedi.

Zılgırtın güldü, "Evet. Daha iyi bir fiyat olamaz." dedi.

Poyraz rahatsız olmuştu, demek İslamı kötüye kullananlar ve karalayanlarla Gkp birleşiyordu. Bu daha çok bela demekti.

Zılgırtın ona bu bilgiyi verdiyse askeriyeye de ulaştı bu bilgi demektir. Suriye'yi bölüp paylaşan örgütlerdn birisi de Gkp olacaktı demek..

"Ne düşünüyorsun?" Diye sordu Zılgırtın düşüncelerini daha sağlamlaştırmak için.

"Şerefsizliğinizi.." dedi ve ardından Zılgırtın'a bakarak konuştu. "Seni öyle bir göreve getireceklerini sanman garip."

Zılgırtın kaşlarını çattı, neşesi hafiften kaçarken, "Neden?" dedi ve ardından Poyraz'ın güvenilir olmadığını düşünmek istedi.

Poyraz yanındaki kıza baktı, onları dinlemiyormuş gibi görünüyordu. Tekrar Zılgırtın'a baktı. Ona gerçekten acıyordu.

"Amerika'nın ortaya çıkardığı bir örgüt. Siz de maşası olacaksınız, sizi bir yerlere getirmezler. Bav bunu farkında olmalı."

Zılgırtın sinirlenmişti, öfkesi taşarken maşa olup olmadığını sorgulamıyordu bile. Kaosu seviyordu ve kaos olsun istiyordu. Türklerden nefret ediyordu...

BORDO HAREKATWhere stories live. Discover now