3-Siyah

267 26 25
                                    

Kitabı şimdiki zamanda yazmaya devam edeyim mi herkes -di'li geçmiş zamanda yazıyor diye değişiklik yapmak istedim ama eğer bir sorun varsa bu satıra yorum yapın.

Bir süre sonra telefonum çalınca çalışma odama gidip telefonu açıyorum...

"Sıra sanada gelecek Eunkyung. Dikkat et." Diyor telefondaki ses ama bu Chinmae'nin sesi. Bana oyun oynuyor olmalı diye düşünerek telefonu kapatıyorum ve salona geçiyorum. "Hoş değil Chinmae! Sen nasıl beni aradın öyle!"

"Ben kimseyi aramadım Eunkyung. Sen gittiğinden beri Eunji'nin sapık bakışlarına maruz kalıyorum." Eunji kıskıs gülerken Hana başını sallıyordu. "Sen aramadıysan senin telefonundan beni arayan kimdi o zaman?" , "Bilmi-" diyecekken telefonu çalıyor. "Kim arıyor?" Diye soruyor Hana.

"Eunkyung arıyor." Diyor korkarak ve telefonun ekranını bize doğru çeviriyor. "Yok artık!" Diyorum birden ve telefon elimden kayıyor yere çarken hiç ses çıkmıyor. "Nasıl ses çıkmadı ondan?" Diyor Hana. "Bilmiyorum ama ben telefon numaramı ve telefonumu değiştireceğim."

Chinmae birden konuşmaya başlıyor,"Ben telefonu açayım mı?" , "Aç bakalım ne diyecek hem sana bir şey yapamaz ben yanındayım Chinmae." Diyor Eunji. Chinmae göz deviriyor ve telefonu açıp hoparlöre alıyor.

"Benden kaçamazsanız! Numaranızı değiştirseniz bile sizi bulurum." Diyor ve arama sonlanıyor. Hepimiz birbirimize saf saf bakarken kapı zili çalınca yerimizde sıçrıyoruz. "Kapıyı kim açacak?" Diye soruyorum. "Ben hastayım." Diyor Hana ve yastığı kucağına alıp öksürüyor.

"Ben ölemem aşçıyım ben. Yemek yapmam gerek." Diyor ve Hana'nın yanına gidiyor Chinmae. "Ahh çişim geldi Eunkyung sen git!" Diyor Eunji ve oflayarak kapıya yöneliyorum.

"Baba, oğul ve Kutsal ruh." Diyerek üçlememi tamamlıyorum. Koşarayak kapıya gidip delikten bakıyorum. Kapıda tanımadığım bir kadın var. Kesin kadın bize musallat olacak diye düşünüyorum. "Kapıda bir kadın var. Uzun sarı saçlı ve yabancı."

"O benim üvey kardeşim sanırım." Diyor Chinmae ve kapıya koşuyor ve kapıyı gülümseyerek açıyor. "Merhaba kardeşim." , "Merhaba abi ve yeni komşu." Diyor ve bana sarılıyor.

Çok güzel kokuyor aman neyse sırası değil diyerek düşüncelerimi bir kenara koyuyorum.

İçeri geçiyoruz ve yaşadığımız olayı Jane'e anlatıyoruz. İlk önce biraz şaşırsa ve korksada hemen bir fikir atıyor ortaya.

"Bu sıralar hackkerlar insanların telefonlarına girip korkutmak için arkadaşlarını arıyor. Kameralarına, mikrofonlarına ulaşabiliyorlar. Bu da onlardan biri olabilir."

"Umarım onlardır çünkü bir şeyin bize musallat olmasını istemem." Diyor Hana. Konuyu dağıtmak ve korku seviyesini azaltmak için konuşmaya başlıyorum. "Hey size papatya çayı ve kurabiye koyayım. İyi gelir." , "Yalnız gitme Eunkyung bende geliyim seninle." Diyor Eunji. Başımı sallıyorum ve birlikte mutfağa gidiyoruz.

Kurabiyeleri uzun bir tabağa yerleştirip çayları fincanlara koyuyoruz. Çay poşetlerini çöpe atıp tepsiyi alıyorum ve salona ilerliyorum. Hemen arkamdan da Eunji geliyor. "Biz geldik!" Diye sesleniyorum ve hepsi gülümsüyor. Fincanlarımızı elimize alıyoruz ve çayımızı yudumlarken kurabiyelerden yiyoruz.

"Kurabiyeler süper olmuş Chinmae." Diyor Eunji. "Hıhı sağol." Diyor ve göz deviriyor. "Bunu sana sulanmak için söylememiştim." Diyor ve başını aşağı eğiyor. Kakülleri gözlerine gelirken o elini saçlarının arasından geçirip saçlarını düzeltiyor.

Chinmae üzüldüğünü belli etmemeye çalışıyor ama eli ensesine gidiyor. Utandığında yaptığı hareket diye düşünüyorum.

"Müzik mi açsak çok sessiz oldu birden bire." Diyor Jane. Bende kafamı sallayarak onu onaylıyorum. "Haklısın. Bir istek parça var mı?"

"4 o'clock." Diyor Hana ve tebessüm ediyor. Hemen televizyonu Youtube'a bağlıyorum ve şarkıyı açıyorum. Tae'nin sesi kulaklarımızı doldururken sessizlik de yok oluyor.

"Jane sen üniversite okuyor musun?" Diye soruyorum. "Evet tıp okuyorum." Diyip gülüyor. "Eğer başımıza bir iş gelirse sizdeyiz." Diyip imalı bir bakış atıyor Hana.

Yaşadığımız olayı kastettiğini anlamam birkaç saniye alıyor. Jane gülümsüyor ve "Öyle bir şey olmaz merak etmeyin." Diyor ve elini aşağı yukarı sallıyor. Tek anlayan ben değilmişim diye geçiriyorum içimden. Çaylarımızı içerken aynı zamanda sohbet ediyoruz.

,Jane dış görünüşten ulzzang güzelliğinde ama içi pamuk şeker gibi yumuşacık. İyi bir doktor olacağına adım gibi eminim,

◇◇◇◇◇◇

Saat 12 olunca Chinmae, Jane ve Eunji kendi evlerine dağılıyorlar. Onlar gittiklerinde Hana ile yatmak için hazırlanıyoruz. O dişlerini fırçalarken bende yüzüme maske yapıyorum. Aynadan yüzüme bakarken birden bir karaltı görmem ile çığlık atıyorum ve Hana'nın koluna sarılıyorum.

"Ne oldu Eunkyung?" , "B-ben..."

"İyi misin?" , "Hana ben bir şey gördüm. Ne olduğunu bilmiyorum siyahtı. Karaltı gibiydi aynaya bakarken gördüm."

"Beynin sana oyun oynuyordur. Herkes senin hayalgücünün sınırları olmadığını bilir Eunkyung. Korkma." , "Peki..."

Banyoda işlerimizi bitiriyoruz ve birlikte odaya gidiyoruz. Hana yatağını hazırlarken ben de pijamalarımı giyiyorum. Yatağımı hazırlayıp yorganın içine giriyorum ve günlüğümü alıp yazmaya başlıyorum. Birkaç saat sonra Hana ile aynı anda defterlerimizi komodinimizin üzerine koyuyoruz.

Bu tesadüfe kıkırdıyoruz. Hana ışığı kapatacakken onu durduruyorum. "Hana kapıyı kilitlesen." , "Tamam kilitlerim." Diyor ve kapıyı kilitleyip ışığı kapatıyor.

◇◇◇◇◇◇

Uykumdan bir kapı tıklatma sesi ile uyanıyorum. Bu bizim kapımız olmalı diye düşünüyorum. Ses yakından geliyor ancak Hana olamaz. O zaman o kim?

"Hana?.. Hana sesi duyuyor musun?" Diyorum ama cevap vermiyor. Uyuyor olmalı hala.

Telefonumun ışığını Hana'nın yatağına doğru aydınlatınca telefon elimden düşüyor ve yorganın altına saklanıyorum. Bu gördüğüm kişi kesinlikle Hana değildi!

Sizce o kimdi veya neydi?

Korkutabildim mi? İlk defa böyle bir şey yazıyorum.

HER SALI YENİ BÖLÜM GELECEK

Arkadaşlarınızı etiketlemeyi unutmayın.

Sınır:
5 vote
10 yorum

toujours -lee jongsuk✔Where stories live. Discover now