7- Metalik Ses

134 16 0
                                    

Artık sınır koymayacağım. Yazmak için, kendimi geliştirmek için ve canım istediği için yazacağım. Sınır koyunca okuyan kişilerde okumuyor. Benim isteğim kaçıyor falan filan. Bu yüzden isteyen okusun. Ben bu kurguyu yapmak istediğim için yazacağım.

"Eunkyung. Ben senden hoşlanıyorum." Dedi ve o harika gülümsemesini sundu yine bana.

"Ben...

"Ben, üzgünüm yapamam." Dediğimde ağlamaya başladım. "Üzgünüm Shin senden hoşlanıyorum ama... ama, benim gibi bir deliyle uğraşmak istemezsin." Dediğimde kafasını sağa sola salladı.

"Sen deli değilsin! Bu sadece bir travma kyung. Sen hazır değilsen seni beklerim. Hazır olduğunda hazır olacağım." Dediğinde gözyaşlarım da durdu.

Onun sesi mi kalınlaşmıştı?

Aniden ayağa kalktı bende onun ardından kalktım etraftaki insanlar donmuştu. Zaman durmuştu ve o... o şuan yoktu?

Yerine yine o yaratık gelmişti. "Ben hazırım kyung!" Diye çığlık atınca bende çığlık attım ve binaya doğru koşmaya başladım.

O da peşimden gelirken önüme geçen her şeyi ona fırlatıyordum ama küçük kızdan farkı yoktu her şey içinden geçiyordu.

Merdivenleri çıkarken karşıma çıkan küçük kızla yere düştüm ve merdivenlerden yuvarlanmaya başladım.

Ben yerde yatarken ikiside bana doğru geliyordu. Yüzümü kollarım ile kapattım ve dua etmeye başladım.

Baba, oğul ve kutsal ruh...

Etrafımda olan çığlıklardan sonra bir metalik ses çıktı ve büyük bir sessizlik.

Bir boşluk bıraktı kendini çığlıkların yerine.

Kollarımı yüzümden çektim ve kapalı gözlerimi yavaşça açtım. O buradaydı. Siyahlı genç buradaydı.

Bu oydu. Neden bu kadar sevindiğimi bilmiyorum ama mutluydum.

"Benimle gel." Dedi ve elini uzattı. Ona tereddütle bakarken eğildi ve bana yaklaştı. "Az önce o yaratıkları yeni bir portal açıp seni kurtardım." Diyip yamuk bir gülüş yaptı.

Böyle gerçekten komikti.

Elimi uzattım ve tutmasına izin verdim. Beni çekti ve ayağa kalktığımda üzerimde olan pijamalarımı düzelttim.

"Üzerini değiştirmek ister misin?" , "Şey... olur sanırım." Diyip omzumu silktim. Elini ileri doğru salladı ve yürümeye başladı bende onu takip etmeye başladım.

Bir odaya girdi ve dolapları karıştırmayı ez geçip direk ortadaki çekmeceyi açtı ve pantolon ile gömlek çıkardı.

Zaten nerede olduklarını biliyor gibiydi?

"Bunları giy, ben dışarda bekliyorum." Dedi ve çıktı. Üzerimdeki pijamaları çıkarıp siyah pantolon ile keten gömleği giydim. Bağlı saçlarımı açıp tekrar bağladım.

Pijamalarımı katlayıp kapıyı açtım kafamı uzatıp bir sağa bir sola bakarken onunla göz göze geldik.

Yüzünü ilk defa bu kadar net görüyordum. Çekici biriydi. Uzundu ve atletik. İyi birine benziyordu.

"Evet şey dizilerdeki gibi bakışmaya devam mı etmek istersin yoksa?" Dediğinde kıkırdadım ve odadan çıktım.

"Pijamalarını ver." Diyip elini uzattı. Ona verdim ve bir çanta çıkarıp pijamaları içine koydu.

toujours -lee jongsuk✔Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz