ep - (un)lost

535 48 10
                                    

Luke derin bir nefes aldı, gözlerini açtı.

Her şey iyiydi.

Yeni evi büyüktü, eskisinden daha büyük, o kadar büyüktü ki Michael ile ikisi iki köpek, Giselle ve Amanda'yı almaya karar verdiler. Duvarlar beyaz ve pencereler büyüktü, o kadar büyük ki neredeyse tüm şehri görebiliyordunuz.

Daha erkendi, o kadar erken ki ona göre Los Angeles'ta uyanık olan tek kişi o ve Michael'dı.

Uzandıkları yatak büyüktü, o kadar büyük ki yatağını Michael ile paylaşıyordu, her gece. Michael, o anda ifadesini incelerken Luke'un saçlarıyla oynuyordu. "Kalkmak ister misin?"

Luke boğazını temizlemeden önce dudaklarını yaladı. "Henüz değil."

"Ne hakkında düşünüyorsun?"

Luke yüzünü pencereden diğer çocuğa çevirdi ve cevap vermeden önce bir dakika bekledi. "Hayatımdaki her şey şuan yolunda."

Michael bu sözlere gülümsedi. "Benimde hayatımdaki her şey yolunda."

Kulağa ne kadar eksik gelse de bu tür huzurlu anlarda, 20 yıldan fazla sürse bile, kendisinin ne kadar şanslı olduğunu fark ediyordu. Luke, insanların kendilerini kabul etmelerinin ve gerçekte kim olduklarını anlamalarının zaman alacağını fark etti. Bazı insanlar genç yaşlarında anlıyorlardı, bazıları çocukken, bazıları ellili yaşlarında, bazıları ise ne yazık ki anlamıyorlardı.

Kim olursa olsun ona her zaman destek olan ve hayatını düzeltmesi için her şeyi yapan arkadaşlara sahip olmak için ne kadar şanslı olduğunu düşündü.

Destekleyici, şefkatli ve sevgi dolu ailesine sahip olduğu için çok şanslıydı.

Şanslıydı çünkü Michael'a sahipti. Zor zamanlar geçirirken yanında olan, uyuşturucu bağımlılığından tamamen kurtulmasına yardımcı olan, koşulsuzca onu seven Michael.

Luka yeryüzündeki en şanslı insanlardan biriydi ve ilk defa 20 yıldan beri bir yere aitmiş gibi hissetmişti.

Büyük evine aitti, Michael'ın kollarına aitti, sevgi dolu bir topluluğa aitti, Michael'ın kazağına aitti, sahneye aitti, arkadaşlarına aitti, bu hastalığa aitti, kesinlikle ona aşkı öğreten bu deli dünyaya aitti.

Düşüncelerini yataktan kalkan erkek arkadaşının sesi kesmişti. "Dondurma arzuluyorum."

"Kalmadı. Dün Chiara ve Lu hepsini yediler."

"Sanırım dışarı çıkıp biraz almam gerekecek."

"Şimdi mi? Saat sabahın beşi."

Michael gözlerini ovuşturup bir süveter giyerken sırıttı. "Dondurma için asla erken değil."

O ve Michael'ın sabahın beşinde dondurma alırken randevudaymış gibi davrandıkları zamanın hatırası zihnine doldu. Michael'ın sağlıksız bir şekilde erken saatlerde dondurma isteği saplantısı dışında, o zamandan bu yana her şey o kadar değişmişti ki.

"Evet sanırım haklısın."

Büyük oğlan Luke'a bir kazak attı ve anahtarlarını aldı. "Haydi o zaman dondurmamızı alalım, tatlı çocuk."

Ve belki de Luke bu kadar erkenden dondurma almaya gitmeyi umursamadı, Michael'la olduğu sürece bir yere gitmeyi umursamadı.

...

Ve son!

Bütün destekleriniz, yorumlarınız ve sabırlı bekleyişleriniz için çok teşekkürler. Hikayeyi bu kadar sevdiğiniz için teşekkürler!!

Son bir veda hediyesi olarak lütfen yorum bırakmayı unutmayın. Başka hikayelerde görüşme dileğiyle!

for the sake of fame ; mukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin