"Olmaz Fatma Hanım ben hasanı bulacağım"

"Belki de adam öldü veya kızları olmadı, gel vazgeç artık"

"Eğer öldüyse geride kalan ailesini bulurum ama eğer kızı yoksa sende Alparslan'a kız bakarsın" Fatma Hanım kocasını vazgeçiremeyeceğini anlayınca bir şey demeden mutfağa gitti.

Oğlu Alparslan salona indi "hayırdır baba annem nereye gitti böyle öfkeyle"

"Bakma sen anana oğul, hasanı aramayı vazgeç der" Alparslan evlenme yaşına geldiğinden bu yana babası bu adamı arıyordu ama o zamanın şartlarıyla sadece adamın adını ve memleketini biliyordu.

"Anam da haklı sende haklısın baba" Ömer ağanın telefonu çaldığında yeleğinin cebinden telefonunu çıkarttı

"Bir haber var mıdır Bilal" Ömer ağa, hasanı bulması için yolladığı Bilal'den telefon gelince heyecanlanmıştı

"Var ağam ama pek iyi değildir, askerlik arkadaşın 16 yıl önce ölmüş" Ömer ağa arkadaşına üzülmüştü genç yaşta göçüp gitmiş diye düşündü

"Peki ya eşi çocukları onları buldun mu?"

"Buradaki komşularına sordum, adamın bir kızı varmış adam öldükten sonra da kadın bir çocuğuyla yapamamış veli diye bir adamla evlenmiş İstanbul'a göçmüşler. Komşusunda bir telefon numarası var ilk zamanlar görüşürlermiş ama sonra hiç konuşmamışlar" Ömer ağa hem üzülmüş hem de sevinmişti

"Demek kızı olmuş, sen numarayı bana at sende İstanbul'a geç"

"Peki ağam sen nasıl istersen" Ömer ağa telefonu kapatmış gelecek numarayı bekliyordu

"Ne oldu ağam bulmuş mu Bilal" Fatma Hanım ağanın konuştuklarını duyunca koşmuş gelmişti

"Bulmuş Hanım, bir kızı varmış, genç yaşta ölmüş Hasan, hanımı da bir başkasıyla evlenip İstanbul'a taşınmışlar"

"Allah rahmet eylesin" telefonun sesiyle Ömer ağa hemen numarayı aramıştı.

Alparslan ise babasının dediklerini düşünüyordu, adamı bulabileceklerini düşünmüyordu Alparslan bunca yıl babasına bir şey dememişti ama şimdi adamı bulmuşlardı ve bir kızı vardı, kızı ve annesini de bulmak an meselesiydi. Evlilik çanları kafasında çalarken Alparslan pür dikkat babasına ve telefonuna odaklamıştı.

"Açan yok, sonra bir daha ararım" Alparslan bu ortam ayrılmak için hemen ayaklandı

"Ben artık havaalanına gideyim anca yetişirim" Alparslan önce annesinin elini öptü ardından da babasının

"Ben sana haber ederim oğlum" Alparslan bir şey dememiş ve merdivenlerden aşağıya inip konağın büyük ahşap kapısından çıkmış arabasına binmişti.

                                    --------------------------------------------------------

Feyza dersi bittikten sonra eve gelmişti annesi mutfakta yemek yapıyordu hemen gidip yanaklarından öptü

"Ne yaptın bugün annem"

"Ne yapıyım kuzum Melahat teyzelere gittim bir çay içtik sonrada eve geldim kızımın en sevdiği yemeklerden yaptım" Feyza annesinin yanaklarını sıktı

"Ellerine sağlık annem benim, o yok mu?" Feyza velinin annesine kötü davrandığını anladığından beri veli abi demez o diye hitap ederdi

"Yok gelmedi geç gelecekmiş"

"Zıkkımlanacak kesin" Feyza öfkeyle konuşurken ceketini çantasını askıya taktı

"Öyle deme kızım, hadi ellerini yıka gel yemeğimizi yiyelim" Feyza annesini kırmamak için susmuş ve ellerini yıkamış üzerini değişip geri mutfağa gelmişti. Anne kız yemeklerini yemiş çaylarını alıp içeriye geçmişti, Feyza ders çalışıyor leyla hanımda kızına el harçlığı olsun diye yazma oyalıyordu.

Zil çalınca ikisi de yerlerinden sıçramışlardı, leyla hanım hemen kapıyı açmaya gitti eşi veli zil zurna sarhoştu koluna girip yürümesine yardım etti kanepeye oturttu

"Kak kız bana bira getir" veli Feyza'ya bağırınca Feyza daha da sinirlenmiş ellerini yumruk yapmıştı

"Sen hadi yat annem" leyla kızını odasına gönderdikten sonra veliye kahve yapmış getirmişti ama veli çoktan sızmıştı bile. Leyla uyumuş olmasana derin bir oh çekti ardından bardakları kaldırıp odasına gitti ve yatıp uyudu.

Sabah Feyza uyanmadan annesi kahvaltısını hazırlamış ardından Feyza'yı uyandırmıştı, birlikte kahvaltı yaptıktan sonra Feyza okuluna gitmiş leyla da masayı kaldırıyordu

"Bana bir ilaç ver" veli salondan bağırmış leyla mutfaktan korkmuştu, hemen ağrı kesici alıp bir bardağa su doldurup velinin yanına gitti

"Ben yatıyorum ses yapma" veli yatak odasına giderken leyla da mutfağı toparladı.

Telefon çalmaya başlayınca veli uyanmasın diye koşarak salona gitti

"Alo"

"Alo iyi günler" Ömer ağa sabah yeniden aramış ve umutla bu kadının hasanın eşi olmasını umut ediyordu

"Buyurun kimi aramıştınız"

"Ben rahmetli hasanın eşini aramıştım"

"Kimsiniz" leyla yıllar sonra bir başkasından hasanının adını duyunca kötü olmuştu

"Ben Ömer, hasanın askerden arkadaşım" kadın adamın kim olduğunu anlayamamıştı

"Kimle konuşuyorsun sen" velinin birden kolunu sıkmasıyla yanlış numara deyip telefonu kapatmıştı.

"Yanlış aramışlar kimse değildi" leyla korkuyla velinin inanmasını işitiyordu

"Ben kahveye gidiyorum" veli ceketini alıp evden çıkmıştı. Leyla ise telefonun başına oturmuş adamın dediklerini düşünüyordu.

"Hasan'ın asker arkadaşı, Ömer" kadın sesli düşünürken yıllar önce eşinin dedikleri aklına geldi "Mardinli Ömer" demişti bu adam o adam olabilir miydi? Ya o adamsa ya yıllar sonra kızını almak için arıyorsa? Kadın telefondaki son arayan numarayı bir kağıda yazıp telefondan sildi.

Leyla gün boyu tek sevdalısı hasanı ve biricik kızını düşünüyordu, eşinin son sözleriydi bu adama verdiği söz ne olursa olsun yerine getirmeliydi ama ya kızı onu da üzmek istemiyordu. Kızının onu ve babasını anlayacağından emindi o yüzden akşam kızı geldiğinde ilk iş bu konuyu konuşmaya karar verdi.

SÖZ AŞKIWhere stories live. Discover now