''Benden saklamayı düşünmüyorsun heralde.''

''Bu kişisel bir şey ve bilmen gerekmiyor.''

''Öyle mi?''

''Öyle.''

Bakışlarından sinirlendiğini anlıyordum. Benden biraz uzaklaşarak arkasına yaslanınca içimden kendime lanet ettim.

Neden onu buraya getirmiştim ki?

Bu saçmalıktı.

Hemde buraya gelmesi için ona bir teklifte bulunmuştum. Kim bilir ne isteyecekti benden?

Gerçekten aptalım.

''Aslında Günce'nin neden senin gibi birine aşık olduğunu anlıyorum.''

''Öyle mi? Söylesene neden bana aşık?''

İkisi karşılıklı konuşurken susup onları dinlemeyi tercih ettim.

''Karakterleriniz birbirine çok zıt ve bu yüzden aranızda bir çekim var. Bu çekim Günce'nin sana aşık olmasına neden oluyorken sen de ise onu sahiplenme duygusuna neden oluyor.''

''Şu klasik zıt kutuplar birbirini çeker olayları falan yani.''

''Klasik olabilir ama gerçek.''

''Her neyse. Seninde söylediğin gibi Günce bana aşık. Sadece bana. Anlatabildim mi?''

Egoya bak ya. Öküz. Aşık olduğum çocuk tam bir öküz.

''Günce'yi benden kıskanmana gerek yok genç adam.''

''Ahah kıskanmak mı? Neden kıskanayım ki? Bu saçmalık.''

He tabi tabi. Saçmalıkmış. Sensin saçmalık. Kıskanıyorsun işte. Söylesen ne olur yani?

''Esas konumuza dönelim. Seni buraya çağırmamın bir sebebi var.''

Merakla ne söyleyeceğini beklerken konuşmaya devam etti.

''Günce'nin ağlama krizlerinin ya da intihara kalkışmasının sebebi sensin. İstemeden de olsa. Ben bunların en başına dönmek istiyorum. Yani onu bırakıp yurt dışına gittiğin güne.''

''Beni buraya suçlamak için mi çağırdın?''

''Sinirlenmemelisin.''

''O zaman sürekli onu bıraktığımı söyleyip durma. Onu bırakmış olsaydım şuan burada olmazdım. Anladın mı?''

''Asi tavrının ve sinirinin seni ele geçirmesine izin verme.''

''Ne sikim saçmalıyorsun sen?''

Daha fazla dayanamayıp araya girdim. Eğer biraz daha sessiz kalırsam kavga çıkacakmış gibi hissediyordum.

''Doruk lütfen sakin olur musun? Ve bir de küfür etmezsen sevinirim.''

''Sen karışma.''

''Karışıyorum işte. Buraya kavga edesin diye gelmedin. Lütfen kendine hakim ol.''

''O zaman gidiyorum.''

Ayağa kalktığında bende ayağa kalktım. Gitmesine izin vermezdim değil mi? Tekrar bir sorun yaşamak istemediğim için ortamı yumuşatmaktan başka çarem yoktu.

''Gitmeni istemiyorum. Tekrar bir sorun yaşamak istemiyorum. Tekrar tartışmak, kavga etmek istemiyorum Doruk. Lütfen oturur musun?''

''Bu adamla daha fazla vakit geçirmeyeceğim.''

Bunu bu kadar yüksek sesle söylemek zorunda mısın gerçekten?

Adımlarımı ona yaklaştırım ellerimle yüzünğ kavradım.

Seni Unuttuğumu HatırlamıyorumWhere stories live. Discover now