20.bölüm

78.2K 4K 418
                                    

Başımı önümdeki test kitabından kaldırıp odama bakındım. Yaklaşık bir saattir testlerle boğuşuyordum ve bu durum çok sıkıcıydı.

Neden şu lanet sınavlar var ki?

Gençliğim göz göre göre eriyip gidiyor ve yapabileceğim hiç bir şey yok. 

Lanet olsun sana eğitim sistemi.

Haftasonlarım hep böyle sıkıcı geçmek zorunda mı?

Telefonumun çaldığını duyunca kim olduğuna bakmadan hemen açtım. Sonuçta biri beni arıyordu. Şu sıkıcı durumdan biran önce kurtulmak istiyorum.

''Efendim?''

''Günce?''

''Evet. Bir şey mi oldu?''

''Yok hayır. Her şey yolunda. Nasılsın?''

''İyiyim. Yani aslında çok sıkıldım.''

''Harika.''

''Harika mı? Sence sıkılmış olmam harika mı?''

''Hayır tabiki. Ben o anlamda söylememiştim. Şey bende sıkıldım da eğer istersen bir şeyler yapabiliriz.''

Bu soru Akın'ın bana sürekli ve düzenli olarak sorduğu bir soruydu ve eben her seferinde reddediyordum. Bu kez kabul etmeliyim. Hem nezaketen hem de aşırı sıkıldığım için.

''Günce orda mısın?''

''Evet evet. Düşündümde dışarı çıkmak iyi gelecek. Yani kabul ediyorum.''

''O zaman seni evden alırım.''

''Hayır gerek yok. Sen bana adres ver ben 1 saat sonra orda olurum.''

''Peki sen nasıl istersen.''

Adresi bir kenera yazarken bir yandan da Akın ve Doruk'un ne kadar farklı iki karaktere sahip olduğunu düşünüyordum.

Akın beni evden almak konusunda ısrar etmemiş benim isteğimi kabul etmişti ama Doruk asla böyle değildi. Kendi istediğini yapardı. Her zaman.

Telefonu kapattıktan sonra vakit kaybetmeden kıyafet dolabımın karşısına geçtim.

Kıyafetlerimi biraz karıştırdım ama yinede karar veremedim.

Şuan resmen 'giyecek hiçbir şeyim yok' sendromu yaşıyorum.

Böyle durumlarda yapacağım ilk şey Özlem'i aramak olur.

Telefonumu elime alıp Özlem'in nuarasını tuşladım. Çok bekletmeden açtı.

''Günceeemmmm.''

''Akın'la buluşacağım. Bir saatim var. Giyecek hiçbir şeyim yok.''

''Sendrom diyorsun yani.''

''Aynen öyle.''

''Hmm bir düşünelim bakalım. Fazla abartı olmasın. Hani şu kot eteğin vardı ya mini olan, işte onu giy. Üstünede düşük omuz beyaz tişört.''

''Saçım nasıl olsun?''

''Serbest bırak. Ya da yukarıdan topla.''

''Hava sıcak. Toplasam daha iyi olur.''

''Makyaja gerek yok zaten. Bir parlatıcı sür yeter.''

''Belki bir de göz kalemi?''

''Olabilir.''

''Teşekkür ederim Özlem. Süpersin sen.''

''Lafı bile olmaz tatlım. Size iyi eğlenceler. Eve gelince bütün ayrıntılarla anlatacaksın.''

Seni Unuttuğumu HatırlamıyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin