altmış beş : begin

Start from the beginning
                                    

"Hadi kuaföre." Yoongi koluma girip Jimin'i arkada bıraktıktan sonra beni çekiştirmeye başlamıştı. "Ama Jimin kald-"

"Jimin, otele git ve kavga çıkarma!" Yoongi bağırdıktan sonra beni daha hızlı çıkardık. "Jimin bay bay!" diye bağırdım giderken. Arkadaşımı pat diye arkada bırakmak onun kötü hissetmesine neden olabilirdi, azıcık teselli olsun diye demiştim. Hayır, salaklıktı. Yapmamalıydım.

"Saçım yeşil olacak. Uuu~~ heyecanlı..!" diye konuştuğumda Yoongi otuz iki dişiyle diş etleri gözükecek şekilde gülümsedi ve yanağını başıma koydu. "Bugün bol bol aegyo yapıyorsun... Bunu sevdim." dedi ve kıkırdadı. "Şuraya gideceğiz, çok da uzak değil."

 Gösterdiği yere baktım. Unisex bir kuafördü, yani ayrı ayrı yerlerde işimiz yapılmayacaktı, bu iyiye işaretti. Yani yan yana oturup saçlarımızı yeşile boyatacaktık. Uuu~~ heyecanlı..!

(...)

"Siz şuraya oturun, siz de yanındaki yere oturabilirsiniz." Görevli kadının gösterdiği yerlere yerleştik ve bekleme başladık. Yoongi telefonunu çıkarmış kamerayı bana tutuyordu, bunun farkında olsam da ona dönmedim. Daha pis planlarım vardı.

 Telefonumun kamerasını açarak Yoongi'ye çevirdim ve beni çeken Yoongi'yi çekmeye başladım. Yaklaşık yirmi ya da otuz fotoğraftan sonra görevli kadın gelmişti ve Yoongi'ye ne istediğini sormuştu. Lan çakma civciv, ona değil bana sor..! Ya,sana diyorum!

 "Saçım tamamen açık yeşile boyanacak, dipleri de dahil."

"Peki ya o bayanın? Birlikte boyatacaksınız sanırım." Bana bakıp minnacık sırıttı ve başını salladı. "Evet birlikte boyatacağız ancak onun saçlarının tamamını değil, aralarına atılacak, diplerine değdirmeyin, neredeyse uçlarına. Yani ben size göstereceğim, nereleri boyayacağınızı." Kadın neye uğradığını şaşırmış da olsa başını salladı bence ağzımı açmış, başımı geriye atmış gülmekle meşguldüm.

 Yoongi, saçlarımla ilgili gözüküyordu. Endişe etmiş, neler yapmaları gerektiğini söylemesine rağmen emin olamamış, kendisi yerleri göstereceğini söylemişti. Ah, işte benim sevgilim. 

 Benim canım sevgilim, aynanın önünde duran tel tokalardan bir avuç alıp yanıma geldi. Benim arkama geçip açık saçlarımı eliyle düzeltti ve yanımdaki çekmeceye uzanıp içinden bir tarak aldı. Saçımı hafifçe ve hızlıca tararken gülümsüyordu. 

 Aslında sürekli saçımı o tarıyordu, sürekli benimle o ilgileniyordu. O anki yüzündeki gülümsemeyle onun mutlu olduğunu anlasam da kendimi ona borçlu hissetmiştim.  Ondan her şeyi alıyordum, beni mutlu ediyordu, bana her şeyi ısmarlıyordu, benim için her şeyi yapıyordu, saçımı tarayıp boyayacakları yere kadar işaretliyordu, ben ise sadece ona bakıp, gülüyordum, onunla konuşuyordum. Ona hak ettiğini vermiyordum. Benim için her şeyi yapan adama karşılık hiç bir şey yapmıyordum. Bencil hissediyordum.

 Bu berbat hisle birlikte elimi saçıma attım ve onu durdurdum. "Ben tararım Yoongi." Beni hiç dinlemeden elimden saçları aldı ve ikinci kez taramaya başladı. "Yoongi...ben yaparım."

"Bunu yapmak hoşuma gidiyor." Sana borçlu hissediyorum, diyemedim. Buradan çıkarken hesabı ödemeyi de isterdim ancak param yanımda değildi, yalnızca telefonum vardı. Zaten ona vermem gerekenler maddi şeyler değildi, manevi şeylerdi. Ona değer verdiği hissetirmeliydim, onu çok sevdiğimi anlamalıydı. Onun bana gösterdiği ilginin bilmem kaç katını vermeliydim ona.

 Saçımdan bir tutan tuttu ve tel tokayı o tutamın ortasından bir yerden taktı. Ardından başka bir tutan ayırdı ve oradan da tel tokayı taktı. Aynı işlemi farklı tutamlara da uyguladıktan sonra aynadan bana baktı. Gözlerimizi birleştirdi. "Teşekkür ederim." diye dudaklarımı oynattığımda sırıttı. 

sound || min yoongiWhere stories live. Discover now