Luke daldığı hayaller dünyasından Niall'ın onu dürtmesiyle uyandı. "Ne düşünüyorsun öyle?" dedi Niall. Luke'da "H-hiç." dedi ve yanaklarının hafif bir şekilde alevlendiğini hissetti. Niall kıkırdadı ve "H-hiç olduğuna emin misin?" dedi, Luke'u taklit ederek. Luke'da gülümseyerek "Eminim." dedi. Niall gülümsemesine karşılık verdi, daha sonra da dersi dinlemeye devam ettiler. En azından Niall etti.
Luke ve Niall yaklaşık 7 aydır arkadaşlardı ancak son birkaç haftadır pek görüşme fırsatı yakalayamamışlardı. Luke, Niall tam yanından geçerken kolundan tuttu ve "Niall bu hafta sonu bize gelmek ister misin? Uzun zamandır takılamıyoruz." dedi. Niall samimi bir şekilde gülümseyip "Elbette ama şimdi gitmem lazım. Görüşürüz." dedi ve el sallayıp gitti. Luke eve gidip uyumak istiyordu.
Bu yüzden hızlı adımlarla Michael'in arabasına doğru yürüdü. Luke, Niall ile konuşurken biraz vakit kaybettiğinden Michael ve Calum'un çoktan arabada olduklarını gördü. Garip olan kısım ise sanki kimse onları göremezmiş gibi arka koltukta hayatları buna bağlıymış misali öpüşüyorlardı. Luke bu ânın gelmesini çok beklese de arkadaşlarını sinir etmekten zevk aldığı için arabaya iyice yaklaştı ve kapıyı hızlı bir şekilde çekti. Kapıyı çekmesiyle Calum'un yere düşmesi bir oldu.
Calum kızgın bir şekilde kafasını kaldırdı fakat Luke'u gördüğünde tüm özgüveni birden söndü ve yerini utanca bıraktı. Luke gözlerini Calum'dan çekip Michael'e yönelttiğinde Calum'unki gibi bir ifade ile karşılaşmayı bekliyordu. Michael'in suratındaki ifade Luke'u şaşırtmıştı çünkü Calum'un aksine yüzünde kendisiyle gurur duyduğunu belli eden yarım bir gülümseme vardı. Calum'un birden ayağa kalkması dikkatlerini ona yöneltmelerine sebep oldu. Calum kalktıktan sonra hızlı bir şekilde yürümeye başladı.
Michael onun yürümeye başladığını gördüğü anda peşinden koşmaya başladı. Luke ise olanları sindirmeye çalışıyordu. Michael, Calum fazla uzaklaşmadan onu kolundan hafifçe tutarak kendisine çevirdi ve yumuşak bir ses tonuyla "Neredeye gidiyorsun?" diye sordu. Michael Calum'un gözlerine bakmaya çalıştıkça Calum kafasını daha fazla eğiyordu. Michael'ın gözlerine bakmamakta kararlı bir şekilde "Eve gidiyorum." dedi. Michael, başparmağıyla Calum'un çenesinden hafifçe iterek kafasını kaldırdı.
Calum kendisine bakana kadar ona yaklaşmaya devam etti. Artık aralarında santimetreler kaldığında, Calum ancak kafasını kaldırdı ve Michael'e baktı. Birbirlerinin gözlerine sanki dünya durmuş ve etrafta kimse yokmuş gibi bakıyorlardı.
Nefesleri birbirine değiyordu. Michael sonunda aralarındaki, kilometreler gibi gelen ancak gerçek hayatta santimetrelerden oluşan, boşluğu kapattı ve Calum'un dudaklarını yumuşak bir şekilde, sanki biraz daha zorlasa dudaklarına zarar vermekten korkuyormuşçasına, öptü.
Birkaç saniye sonra birbirlerinden ayrıldılar. El ele ve aptallar gibi gülümseyerek arabaya doğru yürümeye başladılar. Luke bunları uzaktan izlerken imrenmişti. Arkadaşları sonunda bir araya geldikleri için mutluydu ama ona hiçbir şey anlatmadıkları için biraz alınmıştı. Muhtemelen kendilerine de ani oldu diye düşünüp, Michael'e sonra konuşacağız bakışlarını attıktan sonra arabaya girdi. Michael ve Calum ellerini ayırdılar ve arabaya bindiler. Arabada son günlerde olduğu gibi bir sessizlik vardı ama bu seferki rahat bir sessizlikti.
Bu sefer trafiğe kaldıkları için eve normalden daha geç döndüler. Luke işi için 2 saatte hazırlanması gerektiğini gördüğünde duş almaya sonrasında da hazırlanmaya karar verdi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ashton gözlerini açtı ve yatağında yavaşça doğruldu. Daha sonra telefonuna uzandı ve ana ekran düğmesine basarak saate baktı. Saatin 18.34 olduğunu görmek onu şaşırtmadı çünkü uykuya ancak güneş doğarken dalabilmişt, her zamanki gibi. Ashton son birkaç yıldır gece vakti uyuyamıyordu. Her gün gece vaktini farklı kızlarla geçirmesinin sebeplerinden biri de buydu ancak bu hikâye başka bir zaman içindi. Ashton kalktı ve gerindi. Lavaboya girdi, elini yüzünü yıkadı, aşağı inip kahvaltısını yaptı. Kahvaltıdan sonra tekrar odasına çıktı ve takım elbisesini giydi. Daha sonra şirketine gitmek için evinden çıkıp arabasına bindi.
YOU ARE READING
Knock Knock>>Lashton
FanfictionKader bir şekilde Avustralya'daki en zengin genç olarak bilinen play-boy Ashton Irwin ve ekonomi okuyan üniversite öğrencisi Luke Hemmings'i karşılaştırırsa ne olur?
