"Ben bir imamın oğluna benziyor muyum sence? Her şey çok fazla değişti. Ona alelade birini götürmüyorum. Babama sevdiğim kadını götüreceğim."

Kalbi gümbür gümbür atmıştı. Kulakları uğulduyordu, duyduğu sözler içine işlemişti. Ellerini yüzüne kapattı Efruz. Kartal gülümseyerek ellerini yüzünden çekmeye çalıştı. "Ne dedim ki utandın?"

Elleri yüzünden çekilen kadın başını eğerek adama baktı. "Sevdiğini söyledin. "

Efruz'un parlayan göz bebeklerini sessizce izledi Kartal. Yüzünden hiçbir şey okunmuyordu. Sadece gözleri çok  farklıydı. Farklı bir boyuta geçmiş gibiydi. "Sevdiğim kadını götüreceğim babama. Sevmekten yorulmayacağım kadını, yer gök bir olsa elinden tutacağım kadını. Asla'ları silmiştim hayatımdan aslında. Ama sana anlatamıyorum ölene kadar benimle kalacağını. Asla demekten başka kelime bulamıyorum Efruz."

Tek kelime edemedi Efruz. Bu nasıl aşktı? Her sözü dağıtıcı ardından toplayıcıydı. Düşünceleri bulutlara yüklenip uzaklaşıyordu. Başını indirip denize bakmaya başladı. "Sarıl bana."

Bekliyormuş gibi itaat etti Kartal. Kollarıyla  uyguladığı baskıyla derisine nüfuz edecek kadar sıktı, o sıktı Efruz işlendi adama. Bindikleri sandalda küreği çeken sevdaydı. Gittikleri yere kadar varacak ve dalgalarla boğuşmaları gerekse bile yapacaklardı. 



                                                  ***



Odasında kendini çalışmaya zorluyordu. Yerinde duramıyor olmasının nedeni sabah Kılıç'ın arayıp, "Oraya geliyorum, neler bulduğuma inanamayacaksın," deyişiydi. Saatlerdir bekliyordu. Aklından neler neler geçmişti. Ucunda Efruz'un olduğu bir çizgiden geçiyorlardı. Çok önemsemiyor oluşu Efruz'un da en az kendi kadar tutulmuş olduğu aşklarıydı. Özlemişti. En son dün birlikte yemek yemişlerdi. Gözlerden uzak bir köşe seçmişti Kartal. Kendini gördüğünde kurşuni bakışların renk değiştirip ışıldaması her gün kopmayacak bir bağla düğümlenmelerine neden oluyordu. Her gün uyandığında Efruz'lu bir sabaha günaydın diyordu kalbi.

Kapının aniden açılasıyla başını çevirdi. Kılıç, takım elbisesi içinde endişeli bakışlarıyla belirdi odanın ortasında. Ayağa kalkıp arkadaşına sarıldı Kartal. "Suratının halini görünce ne düşünmeliyim bilemedim."

Kılıç elindeki çantayı sessizce masaya bıraktı. "İçinde hepsi. Binbaşı bunları görünce bayılacak."

Kartal masanın üzerinde duran siyah çantaya bakıp yürüdü. Kilitlerini açtığı çantanın kapağını kaldırıp baktığında dosyalardan başka bir şey göremedi. "Ne bunlar?"

Kılıç tek tek çıkardı dosyaları. Guruplara ayırdığı kağıtları masaya yaydı. İşaret parmağını baştakine uzattı. "Bu Kamil Duman'ın silah kaçakçılığını açıklıyor." Diğerine geçti. "Bu, uyuşturucuyla  olan ilgisini, bu kara para, bu ihalede usulsüzlük, bu son olan  devleti dolandırıyor oluşunun açıklaması. Tabii birde ortağı olan Koray'ın babası Latif'in hepsine ortak oluşu var."

Kaşlarını çatan Kartal gözlerini dosyalar üzerinde gezdirdi. "Sen bunları nasıl buldun?"

Kılıç masanın etrafını dolanıp Kartal'ın koltuğuna oturdu. "Orası da bana kalsın. Boşuna muhbir değiliz," dedi. "Sen, bu dünyanın üstünü bende altını biliyoruz. Koltuk rahatmış yalnız," deyip iyice yerleşti Kartal'ın koltuğuna.

"Peki, bunların bizimle ne ilgisi var? Evet, işimize yarar ama Kamil, Efruz'un babası ben ona ne yapabilirim? Sevdiğim kadının babasını Binbaşıya elimle nasıl vereceğim?"

Kartal Pençesi - Kitap olduWhere stories live. Discover now