On sekizinci Bölüm

26 0 0
                                    

Ortalık aydınlanırken Don Kişot Sanço'yu sarstı: — Heeey dostum, diye bağırıyordu, ne var bu kadar uyuyacak! Biz buraya kıyamete kadar uyumaya mı geldik? Prenses Dulcinee aşkına gözlerini aç. Köylü: — Ne oluyoruz! Siz misiniz Senyör? diye içini çekti. — Ne o, dünkü vadini unuttun mu? Prenses Dulcinee'yi Toboso köyündeki sarayında görmeğe gideceğini unuttun mu? — Senyör şövalye, bu ne acele! Adamda sevgili tebaalarımı idare etmekle uğraşıyordum. Bana hürmette kusur eden bir kaçını astıracağım zaman uyandırdınız beni. O kadar uzaklardan dönmem için bana bir parça zaman bırakın rica ederim. — Bana bak Sanço, ben şakaya gelmem. Ayağa kalk ve hemen prensesimi görmeğe git. — Senyör şövalye, bari izin verin de bir kahvaltı edeyim. Aç ayı oynamaz derler. Adama gidip gelmek için o kadar yol yürüdüm ki karnım acıktı. Don Kişot içini çekerek: — Ye öyleyse, dedi, şu başlayan güzel günden faydalan. Bak şu güneşe. Ben onu hiçbir zaman bu kadar sevinçli görmedim. — Görüyorum senyör. Prenses için üzülmeyin. Şurada yemek yediğimden nasıl eminsem, akşama kalmadan onu elinden tutup size getireceğimden de o kadar eminim. — Peki ya gelmezse? — Ben onu nasıl zorlayacağımı bilirim senyör Don Kişot. — Prensesten daha hürmetle bahsetmesini öğrenmelisin dostum Sanço. Asla onun canım sıkacak bir şey yapmamalısın. Dulcinee'nin bir prenses olduğunu unutuyor gibisin. Bir prensesle öyle herkesle konuşulduğu gibi konuşulmaz.

63

— Bir parça sert konuştumsa özür dilerim Senyör; bana söylediğinizi unutmayacağıma emin olun. Sanço yiyeceğim yemeğe başladı ve işini bitirmeden evvel tek lâkırdı söylemedi. Sonra ayağa kalktı ve eşeğini hazırladı. Don Kişot ona yaklaşarak elini omzuna koydu: — Sanço dostum, sen tanıdığım insanların en bahtiyarısın. Çünkü prensesle konuşacaksın. Sanço yarım ağızla: — Öyledir senyör, diye mırıldandı. — Dinle bak, ne diyeceksin ona. — Dinliyorum senyör Don Kişot. — De ki, onun gözüne girmek için Mahzun Çehreli Şövalyesi Toboso'ya gelmiştir. Kendisine bütün aşkını ve bütün sadakatini söylemek için ayaklarına kapanmak istemektedir. — Olur efendimiz, söylerim. — Kendisine bunları söylediğin zaman yapacağı bütün hareketleri zihnine koy. Hiçbir tafsilâtı unutmamalısın. Bu gibi meselelerde kendine göre az, çok önemli olmayan hiçbir ayrıntı yoktur. Bu söylediklerim kulağına küpe olsun. Burnunu siler yahut gülerse, gözleri parlar yahut yaşlanırsa, neşeli yahut kederli, kaygılı görünürse hepsinin ayrı ayrı mânası vardır. Ayakta mı duruyor yoksa oturuyor mu, otururken ayağa mı kalkıyor yahut oturmakta devam mı ediyor, bir ayak üzerinde mi duruyor; bir ayak üzerinde duruyorsa bu ayak sol ayak mıdır, sağ ayak mı? Bu alâmetlerin hiçbirini kaçırmamalısın, iki elini kavuşturuyor mu, mendilim alıyor mu? Bunlara da dikkat et. Dediğim gibi bunları ve ağzından çıkacak sözleri kafanın içine kazmaksın. Sonra bu görüşmenin nasıl geçtiğini bana anlatmaya gelirsin. Ayrıca etrafında göreceğin ve işiteceğin şeyleri de bana olduğu gibi anlatacaksın. Şunu da hatırında tut ki kendisine devler, tüccarlar, katırcılar, kürek mahkûmları göndermek istemiş olduğumu söylemek iyi olur. De ki bu sefiller onun parlak güzelliğini görmeye lâyık değillerdir ve ben yalnız onların kötü çehrelerini görmekle ne korkunç ölüm tehlikeleri atlattım. Haydi bakalım yolun açık olsun ey benim insanların en bahtiyarı olan sadık seyisim. Git ve bu yerin hüznü içinde beklemekte olduğum haberleri bir an evvel getir. Sanço eşeğine bindikten sonra: — Senyör şövalye, bana emniyet ediniz, dedi, bir defa beni bu prensese gönderdiniz. Vazifemi pek fena yapmamış olmakla öğünürüm. Bu sefer bana verdiğiniz vazife daha naziktir; fakat inanın ki bu seferde yüzümün akı ile döneceğim ve akşama getireceğim haberler sizi memnun edecek. Dün akşam prenses Dolcinee'nin sarayını bulamadımsa gece çok karanlıktı da ondan. Fakat bu kadar parlak bir güneş altında nasıl bulmam onu!. Bu cevaptan sonra Sanço eşeğini dehledi ve ağır ağır uzaklaştı. Seyisi gözden kayboluncaya kadar Don Kişot bulunduğu yerde hareketsiz durdu; sonra bir ağaç altına oturarak düşünmeğe ve seyisinin başarısı için dua etmeğe başladı. Fakat Sanço'nun yüreği rahat değildi. O da efendisinin göremeyeceği kadar uzaklaşınca eşeğini durdurdu ve hayvanı istediği gibi otlamağa bırakarak bir ağacın altına oturdu. Sonra

Don KişotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin