Gerçekler

6.1K 360 17
                                    


İki hafta sonra: 

     Genç çınar ağaçlarının birbiri ardınca dizilişini, yemyeşil yapraklarının gri asfalt yolla oluşturduğu kontrastı izlerken hayatın ona verdikleri ve aldıkları arasında denge kurmaya çalışıyordu genç kadın.
     Adil olmak...
     Bütün yaşamı boyunca hep adil olmaya çalışmış,hatta bunu neredeyse takıntı haline getirmişti. İki bardağa çay dokerken bile ikisinin de demini eşit koymaya çalışır,bunu farkettiği anda kendi için endişelenirdi. Ama bir süre sonra bu duruma alışmıştı ve artık endişelenmiyor, adaletten hiçbir zaman ona zarar gelmeyeceğini bilmiyordu.

      Kaynanasının oturduğu evin kapısına geldiklerinde kendini kaynanasına nasil adaletli davranacağını hesaplamaya çalışırken buldu.
      O anda elini tutan sımsıcak ele baktı,sonra da sevdiği adamın yüzüne.. O gözlerde hem aşk,hem mutluluk görüyordu ama bugun gördüğü birşey daha vardı. Endişe...

      Selin de çok iyi biliyordu ki,kocasi onun annesiyle tekrar bir araya geldiğinde ne yapacaklarini düşünüyordu. Selin'in hiçbir suçu olmadığı halde arada kalan kocasına üzüldü.

      Elini tutan elini güven verircesine sıktıktan sonra "Merak etme. Annen ne derse desin olgunlukla karşılayacağım."dedi. 

       Sinan ona minnettarlıkla gülümsese de "Benim endişe ettiğim sensin. Annem yine seni üzecek. Koskoca adamım ama kendimi çok çaresiz hissediyorum. İkinizin arasınin anne kız gibi olmasının derdinde değilim. Ben sadece bir arada olabilmek için sizi şuan karsı karşıya getiriyorum. Torunu olduğunda bu küslük düşmanlık ne olacak? Ben çocuğumuzu alip seni evde bırakip babaannesini görmeye mi getireceğim?"dedi.

        "Ben seni çok iyi anliyorum Sinan ama bunun için şimdiden bu kadar endişe etmemelisin. Elbette torunları olduğunda annen bunu devam ettirmeyecektir." 

       Sinan genç kadını tuttugu elinden çekip kendine çevirdi. Onu tutkuyla,aşkla, adeta tum kalbini dudaklarina birakarak öpmeden önce neşeyle fısıldadi.
        "İnsanların seni sevmemek için ne sebebi olabilir ki?"

       Tolga kapıdan girdiğinde karanlık odada sadece masayı aydınlatmak için konulmuş lambanın altındaki adama baktı.Daha düne kadar onunla burada bu Emniyet Müdürlüğü'nde suçluları kovaladığına inanamıyordu.
       Tecavüz suçlularına takındığı o bilindik yüz ifadesi ile yaklaştı yanına. Her ihaneti kabul edebilirdi ama bir polis nasıl görevini bu kadar kötüye kullanırdı? Asayişi sağlayacağına yemin etmişken,nasıl olur da bir kadını kaçırıp namusuna göz koyardı. Karşısında oturan şahıs,onun gözünde bir tecavüzcüden farksızdı.
       Elindeki dosyayı adamın önüne fırlattı. "Oku bakalım hakkındaki şikayeti." dedi.

       Kenan polisken olduğu gibi bakımlı değildi artık. Uykusuz ve dağılmıştı. Küçük bir operasyonla evine yakın bir alanda yakalandıktan sonra bu odada neredeyse oniki saat geçirmişti. "İyi polis." dedi alay ederek.
"Beni yakalamayı başardın ama bundan gurur duyma. Çünkü hepsinin intikamı var!"

       Tolga ellerini masaya vurup eğildi. "Bir korkak olsaydım polis olmazdım.  Ve..sen de bir cesur olsaydın korkakların yaptığını yapmazdın. İlk işiniz tehtid etmeye çalışmak!"
Sonra düşünür gibi konuştu.
"Sahi ya bu psikolojik, değil mi? İnsan engel olamıyor çünkü. Sen de mesleğin boyunca en az benim kadar insan sorguladın." 

      "Yaptıklarımdan pişman olduğumu veya beni pişman edebileceğini mi sanıyorsun? Benim Selin'i bırakmam için ölmem gerek."

       "Bunları aleyhinde delil olarak kullanacağım. En..en az iki yıl yiyeceksin.  Artı suç anında polistin, görevindeydin ve silah kullandın. Şiddet ve aşağılayıcı tavır sergiledin. Bunların toplamında alacağın ceza aklını başına getirmeyecekse..." dedikten sonra eğilip yüzüne fısıldadı. 
       "Ölürsün o zaman!"

DÖRT MEVSİM [Tamamlandı]Where stories live. Discover now