İhanet Çeşit Çeşittir

7.1K 345 26
                                    

 
     O akşam Selin ve Sinan evde yiyecek hiçbirşey olmadığı için dışarıdan pizza söylediler. Sinan genç kadını izlerken içi burkulmuştu. Neredeyse dört gün boyunca elleri bağlı kalmaktan yara içindeydi ve yüzündeki morluk,dudağındaki yara Sinan'ı hem çok üzüyor,hem de Kenan'a karşı öfkelendiriyordu. Bir daha Selin'e yaklaşsın,o evde kendisini neden öldürmediği için yalvaracaktı.

      Selin ıslak mendille elini temizledikten sonra masa üzerindeki çöpleri poşete doldurup mutfağa götürdü.
     "Bu eve dair hiçbirşey hatırlamıyor musun?"dedi tezgahta ufak tefek işleri yaparken.

      "Malesef. İnan o kadar istiyorum ve o kadar uğraşıyorum ki..."
      Sonra yerinden kalkıp Selin'in yanına gitti. Elindeki temizlik bezini elinden aldı ve tezgahın üzerine bıraktı. Ona karşı içinde asla tarif edemeyeceği duygular besliyordu. Bu sevdaydı...aşktı...Bu bambaşka birşeydi. Elini usulca kaldırdı ve sanki bir gelinciğe dokunur gibi,büyük bir hassasiyetle dudağının kenarındaki yaraya,oradan da yanağındaki morluğa dokundu. Eğilip elinin geçtiği yerleri bir tüy kadar hafif bir şekilde öperken genç kadının adeta nefesi kesilmişti.

     "Özür dilerim."dedi Sinan tekrardan. "Eğer o gün sana inansaydım başina bunlar gelmeyecekti.Annem.." 

      Selin parmaklarını sevdiği adamın dudaklarına kapattı. "Şimdi annenden konuşmayalım olur mu? Sadece sana sarılmak istiyorum."

     Sinan başını onaylarcasına sallayıp kollarını beline sardı. "Bu eve dair hiçbirşeyi hatırlamiyorum biliyorsun..."dedi kollarını ondan çözerken.

      "Evet?" 

     "Belki sen hatırlamama yardımcı olursun diye düşünmüştüm."

      Selin ona bakıp tek kaşını kaldırdı. Ama onu bu özlemle asla reddetmeyecekti. Derin bir nefesten sonra cesaretini topladı ve genç adamın elini tutup onu takip etmesini sağladı. Merdivenleri tek tek çıkarken anıları dün gibi tazeleniyordu Selin'in. Onu yatak odasına kadar sürükleyip arkalarından kapıyı kapattı. Sonra aheste aheste yaklaşıp genç adamın dudaklarına minik bir öpücük kondurdu.
     Sinan genç kadının bu tavrindan o kadar hoşlanmış,o kadar etkilenmişti ki bir sonraki adımının ne olduğunu görmek için elini bile oynatmıyordu.

     "Bu sadece hatırlaman için özel bir seans olacak."dedi Selin.

      Ellerini kaldırıp kirli sakallarını okşadı. Uzanıp tekrar dudaklarını genç adamın dudaklarına bastırdı ve bekledi. Sonra geri çekilip tekrar tekrar öptü.
      "Ne yapıyorsun?!"dedi Sinan zorla yutkunarak.

     Selin kıkırdayıp "Kocamı tedavi etmek istiyorum."dedi ve yeniden dudaklarına uzandı.

     Sinan "Eski kocanı."diye düzeltse de "Hala dini nikahımız var."dedi genç kadın.   Bu kez bir yandan da genç adamın tişörtünü çıkarıyordu.

     Sinan öylece durup beklemek istedi ama yapamadı. Birbirlerini bu kadar isterlerken artık kimse duramazdı.  

    Onu neden bu kadar çok sevdiğini düşündü. O kalbine yerleşen his bambaşkaydı. Onu ilk gördüğü anda hissetmişti bu duyguları. Yeniden birşeyler tazelenmiş,tozlu raflardaki kitapların içi açılmış gibiydi. Kendi unutsa da kalbi hatırlamıştı. Ama neden hafızası geri gelmiyordu? Neler yaşadığını bilmek istiyordu,onunla nasıl kavga ettiğini,nasıl eğlendiğini...
     Onu yeniden tanımaya çalışmak zor değildi evet,hatta onun için herseye değerdi. Ama annesinin de yaptığı gibi, gereksiz şeyleri anlamadan dinlemeden karar vermekle boşuna vakit kaybedecekti. O eski tanıdığı Selin'i hatırlamak istiyordu. Belki hafızası yerine geldiğinde ona şimdikinden daha az güvendiğini hatırlayabilirdi ama bundan korkmayı istemiyordu. O seviyordu,herşeyi sevgiyle çözebilirlerdi değil mi?
    Bu düşünceleri bu akşam bir kenara bırakması gerekiyordu  Şimdi karşısındaki bu hanımefendiyle ilgilenme vaktiydi.  Bir ara genç kadından küçücük bir an uzaklaştığında
     "Umarım pişman olmazsın,çünkü herşey için artık çok geç."dedi.

DÖRT MEVSİM [Tamamlandı]Where stories live. Discover now