"Gitme Vakti"

7.9K 410 7
                                    

     Selin tüylerini ürperten serinliğin altında Sinan'ın beline sarmış olduğu kollarla ısınıyordu. Sinan'ın yalvarırcasına söylediği o tek cümle tüm duygu sistemini alt üst etmişti. Onu seviyordu..hala... Peki yapabilecek miydi? Uzak geçmişteki gibi sabaha kadar mutlu bir gece geçirebilecekler miydi? Sabah uyandıklarında mutlu devam edebilecekler miydi?
     Iki yıl evli kalmışlardı ve gerçek anlamda huzurlu geçen sadece bir yılı vardı.

     Boynuna dokunan ateş gibi dudaklarla titredi. "Yapamam.."dedi fısıldayarak. Ama Sinan'ın duyacağı kadar iç içelerdi.

      Genç adam ellerini yavaşça Selin'in üzerinden çekti. Selin güçlü kolların varlığından yoksun kaldığında içini bir hüzün kapladı. Sinan ellerini, kokusuna doyamadığı eski karısının kollarına koyup yüzünü kendine çevirdi. Ona bakmak huzur vericiydi.
"Çok özledim Selin...Eski halimizi çok özledim. Sürünüyorum..."dedi genç adam.

     Selin ay ışığının parlattığı gözlere baktı. Özlemini çok net görebiliyordu. Kendisi de en az onun kadar özlemişti ama şimdi onu eve götürmek, affetmek sanılacaktı ve herşeyi daha da kötü hale getirecekti.

    Selin bir kez daha yapamam diyecekken Sinan parmaklarını o çok sevdiği dudaklara kapattı.
"Yaparsın..."
Sonra bir adım geri çekildi genç adam. Selin'den bir tepki bekliyordu ama kadın sus pus bakıyordu.
"Hiç mi özlemedin beni? Soylesene Selin!"dedi hayal kırıklığı içinde.

     Genç kadın karşısında yalvaran adamın gözlerine bakamadı. Başını yavaşça eğerken "özledim" diyebildi. O da ne kadar sesi çıkarsa. Ama bu Sinan için yeterliydi.
      Elleriyle Selin'in başını kaldırıp dudaklarına kapandı. Dayanmak,sabretmek,beklemek... Sinan'ın karakteri değildi. Usulca Selin'in ayaklarını yerden kesti ve bir zamanlar birbirlerine aşkla bağlı geceler geçirdikleri evine doğru yürümeye başladı.

     Selin Sinan yüzünden evden çıkarken kapıyı bile kapatamamıştı. Genç adam omzundaki başa bakıp gülümsedi. Selin onları gördüğünde çıldırmış olmalıydı.
      Aceleyle kapıyı kapattı ve merdivenleri çıkmaya başladı.

"Pişman olacağım." 

     Sinan sevdiği kadının mahmur sesini duyunca duraksadı. Herşeyi kabul edebilirdi ama pişmanlık...o bambaşka birşeydi. Bir anda kırılan kalbi onu ne kadar istediğini unutturmuştu.
     Hiçbirşey söylemeden Selin'i yatağına yatırdı ve üzerini örttü. Anlamsızca bakan kadını uzun uzun izledi konuşamadan. En sonunda sadece "Uyu."diyebildi ve evi terketti.

     Selin geç olsa da Sinan'ı kırdığının farkına vardı. Keşke söylemeseydim demekten kendini alamıyordu. Ama şimdi gözleri kapanmak üzereydi. Yarın bunu telafi edecek birşeyler yapabilmeyi umarak gözlerini kapattı.

     Hicran kırık camların üzerinden umarsızca atlayan abisinin bozuk moralini görünce yine yolunda gitmediğini anladı. Kendisini aşıp üst kata çıkan abisini kolundan yakaladı.
      "Abi?.."

     "Şimdi değil Hicran." 
    》 Sinan kimseyi görmek dahi istemiyordu. Saçma gördüğü evliliğini mumla arayacak hale gelmişti. Bu kafayla ertesi gün işe gitmek küçük ölümdü.

     Genç adam ertesi sabah kendisine uzatılan telefonla gözlerini açtı. Hicran'a bakıp bu saatte kim dercesine elini salladı. Daha işe gitmesine bir buçuk saat vardı.

      "Annem."dedi genç kız gözlerini devirirken.

     Sinan tavuklar uyanmadan arayan annesinin ne diyeceğini merak etmişti doğrusu. "Efendim anne." 

     "Oğlum sana ulaşamayacaksam o telefon neden var?" 

    "Uyuyorum anne,uyuyorum." 

DÖRT MEVSİM [Tamamlandı]Where stories live. Discover now