Bir sessizlik oluşunca "Bu kadar ayrıntılı bir şekilde bilmiyordum." dedim aklıma ilk gelen şeyi söyleyerek. "Bana anlatmadın." Gerçeği Babamdan dinlemek beni dumur etmişti sanırım.

"Üzgünüm , doğru ve mantıklı bir karar veremedim."

Biraz daha süren sessizlikten sonra babam tekrar başladı. "Trafik kazası haberi geldiğinde , hiç unutamıyorum. Öyle korktuk ki. O enkazdan hiç kimsenin sağ çıkamayacağını biliyorduk. Sen mucizeydin. Annenin kolları altında sağ kalmıştın. Birkaç gün boyunca hastanede yattın. Bu süre zarfında cenaze işlemleri halloldu ve elime annenin vasiyeti geçti. Benimle kalmanı istediğini söylüyordu. Ben tabiki senin benimle kalmanı çok isterdim ama Dayının da söz hakkı vardı. Ekrem karşı çıkmadı. Sonuçta annenin isteğini yerine getirmeye karar verdik. Ama seni saklamayacaktık. Erene ise bir süre sonra söyleyecektik. Fakat işler sarpa sardı."

Ben yavaş yavaş olanları idrak etmeye çalışırken babam durmadan anlatıyordu. Tekrar bir nefes daha aldı ve devam etti. "Çok büyük bir ihale ve tehlikeli rakipler. Büyük bir ihale kazandık. Ve rakip taraftan durmadan gelen tehditleri sürekli göz ardı ettik. Kaza bundan bir hafta sonra gerçekleşti."

"Ne?" dedim hiddetle. Aklıma gelen şey ile darmaduman olmuştum.  "Bu..."

"Ne düşündüğünü biliyorum, bizde aynını düşündük. Tuzak olup olmadığına dair çok fazla araştırma yapıldı ama hiçbir açık delil bulunamadı. Fakat sonra artık işler rayına oturdu yine beraber olalım derken Eren kaçırıldı ve biz başımızın belada olduğunu tam o zaman anladık. 

"Ne?" dedim bir daha. "Eren kaçırıldı mı? O adamlar mı demek bu?"

"Evet. Meğer karşımızda bizim sandığımızdan daha güçlü bir rakip varmış. Hatayı bizden başka kimsede aramıyorum. Bu işe giren bizdik. Sonra da lanetler birer birer yağmaya başladı. Ereni sağ bir şekilde kurtarmayı başardıktan sonra hem maddi hem manevi bir savaş çıktı. Ben İzmir de olan şirketin başına geçerken Dayın burada kaldı. Biz aslında ortaklığı hiç bırakmadık. Senden haberleri yoktu. Senin güvenliğin için bu adamlardan kurtuluncaya kadar seni gizlemeye karar verdik. Herkes kazada öldüğünü sanıyordu, bunun açığa çıkmasına izin vermedik ve hastane kayıtlarının üstünü örttük."

Babam sanki anlattıkları ağır geliyormuş gibi derin, titrek bir nefes aldı. Bana da ağır geliyordu. Tam anlamıyla ruhen çöktüğümü hissediyordum. "Bizim bu adamlardan kurtulmamız tam on yılımızı aldı. On koca sene! Sen neredeyse on beş yaşındaydın. Gelişim çağında zaten sorunları olan bir çocuktun. Hatırlıyor musun?"

Ah. Evet hatırlıyordum , arkadaşlarımın olmadığı olanı da kendimden uzaklaştırdığım, sorunlu ve leş bir dönemdi. O sırada kızlar, yok gibiydi. Bunun üzerini kapatmış, bu konuyu hiç açmazdım.

"Biz, altından kalkamayacağını düşündük. Kolay olmayacağını biliyorduk. Bu yüzden bir yetişkin olmanı bekledik. Bilerek seni İstanbul'a gönderdim. Nasıl karşılayacağını tahmin edemiyordum. Düşünmekten kafayı yiyecek duruma geldim. Seni uzaklaştırdım. Seninle ilgilenmedim. Düştüğünde seni aramadım. Kısa süre içinde gerçekleri öğreneceğini sanıyordum. Her ayrıntıyı Ekremden öğreniyordum. Sonra ise Areni öğrendim. Bir anlamda çıldırdım.. Ben onun için senin diğer ağabeyin olacağını düşünürken bir ilişkiniz olduğunu öğrendim. Üstelik engel olmak için de geç kalmıştım. Böyle bir şeyin olabileceğini asla tahmin edemezdim. Bilseydim sana sadece ben söylerdim Hatalıyım. Büyük hatalıyım. Biliyorum. Seni anlamadığım , yanında olamadığım için özür dilerim." "Bizler sanki birer yetişkin değilmişçesine mantıksız kararlar verdik , hatalar yaptık. Ve bana geldiğinde söylediklerimle saçmaladığımı biliyorum. Kimse daha az suçlu değil. Hepimiz suçluyuz. Özür dilerim." "Ve her şeye rağmen Erenin seni aradığını bilmiyordum. Ekremin bana bilgi vermediği tek konu buymuş. Eğer bilseydim tüm samimiyetimle söylüyorum ki ona gerçeği söylerdim. Ölmediğine inandığından haberim yoktu Mehir."

KORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin