37.Doğanların Kuşu

64.2K 2.7K 289
                                    

"Mehir!"

Kulaklarıma dolan Arenin sesiyle zonklayan başımı kaldırıp sesin geldiği yöne baktım.

Kapının önünde bakışlarından okuduğum büyük şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Aren!" diye mırıldandım umutla. Tüm gördüklerim yalan olabilirdi. Su bütün bunları planlamış olabilirdi. Aren ile konuşmadan inanmayacaktım.

"Bunu neden yaptın?" sorusuyla kaşlarım çatıldı.

Ne?

Aren, Su'yu itip duvara çarptığında bana değil ona söylediğini anlamıştım. Aynı anda kalbim bir sızıyla tekledi ve hayal kırıklığı büyük bir hızla tüm bedenime yayıldı.

Doğruydu!
Doğruydu!

"Bunun hesabını vereceksin!" "Bunu çok fena ödeteceğim sana!"

"Ne oluyor burada?"
Kapıda Eren göründüğünde , Su'nun "Ödetirsin tabi." dedi dediğini duydum.

Gözyaşlarıyla dolmuş gözlerimle anlamsızca etrafımda olanları anlamaya çalışıyordum. Herşey hayal gibiydi. Sanki puslu bir çerçeveden olanları izliyordum.

"Kahretsin , kahretsin!" diye mırıldanan Aren hemen dibime çömelip beni yavaşça kaldırmayı denedi.

"Bana neler söylediğini duymadın." dediğim andan itibaren gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı. Tüm duyduklarım üzerine bir de bunları Su'dan duymuş olmak içimde tarifi olmaz duyguların patlamasına neden oluyordu.

Aren "Üzgünüm, çok üzgünüm." derken sesindeki ızdırap daha fazla ağlamama sebep oldu.

"Aksini söylemiyorsun." "Yani tüm bunlar doğru." diye mırıldandım gözyaşlarımın arasından.

"Anlatacağım, her şeyi anlatacağım."

"Nasıl?" "Beni kandırdığını mı?"

"Hayır!" Gözlerini yumdu. "Beni dinlemelisin Mehir, o zaman anlayacaksın."

Gözlerimin önünde Arenin yıkılmış ifadesini izlerken Erenin yüksek ve gür çıkan sesiyle irkildim. "Tüm bunlar ne demek oluyor?"

Tekrar "Kahretsin." diye fısıldadı Aren.

"Kız kardeşimin kim olduğunu biliyordun!" diye bağırdığında kulaklarımı kapadım. Vücuduma tüm anlamıyla dokunan her şey çok fazla geliyordu.

"Haklısın, haklısın ama şimdi sırası değil."dedi kafasını Erene çevirerek."Önce onu buradan çıkarmalıyım Eren."

Birkaç saniye sonra Arenin kolları omuzlarımdan ayrıldığında ayakta kalabilmek için duvara yaslandım.
Eren yakasına yapışmış ve onu benden ayırmıştı.

Avaz avaz bağırıyordu. "Bunu nasıl yaparsın piç!" "Bana bunu nasıl yaptın sen?"

Gözlerimin önünde kavga eden ikilinin durmasını istiyordum , çıkan seslerin durmasını istiyordum ama kendimde aralarına girecek gücü bir türlü bulamıyordum.

Aren , Erene hiç vurmadı. Elini kaldırdığını dâhi görmemiştim. Onu öyle canı yanarken görmek yüreğimi burkuyordu. Kaşı yarılmış , sağ gözü morarmıştı. Burnu kanıyordu. Erenin kuvvetle attığı son yumrukta çıkan çatırdama sesinden sonra "Dur!" diye çıkan çığlığımı engelleyememiştim.

Eren bana döndüğünde irkilmeme engel olamadım. O benim kardeşimdi! Hayır! Hayır, değildi! Babam! Evet, babama gitmeliydim. Artık bana doğruyu söylemek zorundaydı!

KORWhere stories live. Discover now