24. Bölüm 《☆☆☆》 Gazap Ateşi

Start from the beginning
                                    

"Sizi yaptığı ile kandırmış olabilir ama ben artık o aptal Zeliş değilim baba. O adam değil kendini yakmak gözlerimin önünde kendini parçalara ayırsa, inanmıyorum artık ona. " Her ne kadar dışım bu sözleri söylese de içimden geçenler başkaydı. Kendime bile itiraf etmeye korkuyordum ama Tekin'in olanlardan sonra ısrarla burada kalması ördüğüm duvarlarda ufak bir delik açmıştı yüreğimde. Mantığım yüreğime şiddetle karşı çıksa da umut denen insanoğlunu bağlayan o duygu, gelip oturmuştu sol yanıma. Kendime bile itiraf etmeye korkuyordum ama durum buydu. Yine de kolay kolay içimdekileri dışıma yansıtmamaya kararlıydım. Ölsem o adamla artık bir geleceğim olamazdı. Sadece kandırılmışlığın o can alıcı etkisini yok etmek için beni biraz da olsa umursadığını bilmek istiyordum.

"Kızım bence bir sakinleş ve mantıklı düşün. Eğer bu gece Yusuf Amcanın oğlu ile söz kesseydik ne olacaktı? Tekin bizi büyük bir yanlıştan döndürdü. Tamam haklısın ona güvenmiyorum ama sonuç olarak gözümüzü de yine o açtı. Öfkeyle verdiğimiz karar masum bir insanın hayatıyla oynamamıza neden olacaktı. "Her kelime dudaklarından dökülürken zorlansa da haklıydı babam. Sırf ona inat olsun diye masum bir insanın günahına girecektim. Aklım başıma yeni yeni geliyordu ve ben az önceye göre etrafımı saran alevlerin ardını şimdi daha net görebiliyordum. Yüreğime oturan ağır yük ile salondaki kanepeye adeta çöktüm. Ellerimi başımın arasına koyup bir süre başım yerde, öylece halının desenini izledim.

Yaşadıklarım artık öyle ağır geliyordu ki omuzlarıma, giderek bütün sorunlarımın içinde kayboluyordum. Derin bir nefes alıp sessizce beni izleyen aileme tek söz etmeden, başımı onları anladığımı ifade etmek adına sallayarak odama ilerledim. Kafamı toparlamam için yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Yoksa bu öfke beni yakıp kül ederken etrafımdaki sevdiklerime de zarar verecektim. Odanın kapısını kapatıp üzerimdeki akşam için giydiğim elbiseyi çıkardıktan sonra üzerime kışlık pijamalarımı geçirip resmen bedenimi bir külçe gibi kalın kışlık yorganımın altına attım. Aslında uykum yoktu ama bedenim ve zihnim öylesine yorgundu ki uzanmak tek isteğimdi. Telefonuma gelen mesaj sesleri ise o anda umurumda bile değildi.. Sanırım kızlar yaşanılanlardan sonra beni merak etmişlerdi. Onlara bile cevap verecek kadar gücüm yoktu. O derece bıkkındı ruhum. Hafifçe yerimde yan dönüp cama vuran ay ışığına diktim gözlerimi. Bu şekilde daha ne kadar yaşayacaktım bilmiyordum ama Tekin içimdeki gazap ateşinden kesinlikle payına düşeni alacaktı. Madem burada kalıp bana meydan okuyordu ben de ona hak ettiği şeyi verecektim.

Bütün bu olumsuz düşünceler beynimi işgal etmişken, ne ara gözlerim kapandı ve uyku beni ne ara kollarına aldı anlayamadım.

☆☆☆

Sabahın ilk ışıkları yatağıma inatla vururken araladım yorgun gözlerimi. Öylesine acıyorlardı ki, adeta içlerinde bir kum yığını varmış gibi hissediyordum. Çalan alarma isyan edercesine yatağımdan bir milim dahi hareket edemesem de eninde sonunda kalkmam gerekiyordu. Aklıma ofiste yapacağım işler üşüştüğünde inleyerek dirseklerim üzerinde doğruldum. Çıplak ayaklarım saggy halının içine gömülürken, bıkkınca etrafıma bakındım. Kendime bile hayrım yokken başkalarına nasıl yararım olacaktı bir fikrim yoktu. Fakat madem ki ayakta durmaya karar vermiştim ve o arsız adama haddini bildirecektim, güçlü olmak zorundaydım. Ayaklarımı sürüye sürüye banyoya gidip elimi yüzümü soğuk su ile ayılana kadar yıkadım. Lavabonun üzerindeki aynadan kendime baktığımda oradan bana bakan genç kadını hiç beğenmedim. O lanet adam hayatıma girmeden önce oysa ne kadar da mutlu ve dertsiz bir kadındım. Bazıları hayatımıza girişi ile bize güneşi getirirken bazıları da karanlığın en koyusuna hapsediyormuş ruhumuzu, yaşadıkça anlamıştım.

Giyinip evden çıkmam ve bir şeyler atıştırmam onbeş dakikamı almadı. Eskisi gibi ne ailemle sabah sohbetleri yapmak geliyordu içimden ne de onların telaşlı bakışlarına maruz kalmak istiyordum. Tek istediğim sessizce bir köşede unutulup gitmekti. Üzerimdeki kışlık monta sıkı sıkı sarınıp evin önündeki kaygan zeminden duvara tutunarak ilerledim. Kar iyiydi güzeldi ama diğer yandan Yenidoğan'a yağınca bütün burada yaşayanların derdi oluyordu. Mahallenin konumu bir tepede olunca o tepelerden inmek de eziyet gibiydi. Eskiden bana büyük bir mutluluk veren beyazlık bile bu yıl sinir bozucu geliyordu. Yine de her şeye rağmen seviyordum mahallemi. Belki de kışın soğuğuna inat insanların içindeki sıcaklıktı bu sevgimi koruyan.

Kapı Komşum Where stories live. Discover now