0.3 | Kilometrelerce Uzak

477 41 26
                                    

"Lisa, biz ne zaman beraber olabileceğiz? "

"N-ne?"

"Neden kimse bizi sevmiyor, anlamıyor?"

Lisa, büyük ve pofuduk koltukta bacağına uzanmış olan sevgilisinin yüzüne baktı.

"Bilmiyorum meleğim, keşke bilsem..."

"Lisa..." diye mırıldandı Rose, saçlarıyla oynandığı için mıyışmıştı ve Lisa bunu çok seviyordu.

"Efendim sincabım?"

Lisa, Rose'ye yanakları yumuşacık olduğu için bu lakabı bulmuştu. Rose'nin ise, başka birisinde duysa sinirlenip kızacağı bu lakap Lisa'dan duyduğunda sakinleşmesine ve mutlu olmasına sebep oluyordu.

"Ya... Bir gün ayrılmak zorunda kalırsak?"

Lisa duyduğu cümle ile, Rose'nin saçlarında hareket eden parmaklarını bir anda durdurdu.

"N-nasıl?"

"Ya ailelerimiz, arkadaşlarımız veya komşular öğrenirse? Ya hoş karşılamazlarsa?"

Lisa'nın bunları duyunca gözlerinden birer damla yaş süzüldü.

Bunların bir gün olacağını biliyordu, bunların farkındaydı da. Fakat sevdiğinden bunları duymak, bu ona tuhaf bir şekilde ağır gelmişti.

"Merak etme meleğim, her şey iyi olacak. Sana söz veriyorum."

"Bilemiyorum Lisa..." diye iç geçirdi Rose.

"Rose, ne dersin yarın aileni ziyaret edip onlara her şeyi anlatalım mı?"

"Ben... Bilemiyorum Lisa."

"Kaybedecek bir şeyimiz yok Rose, gerçekten."

"Tamam Lisa, öyle yapalım. Sen nasıl istersen..."

Birbirlerine sımsıkı sarılarak uyudular o gece. Lisa'nın içinde buruk bir his, boğazında ise yutkunmasını zorlaştıran ve her an hıçkırarak ağlayacakmış gibi hissetmesini sağlayan bir ağırlık vardı. Sanıyorsa buna yumru deniyordu.

Rose'nin kollarında olduğunu hatırlattı kendine. Defalarca, bunu hatırlattı fakat sanki ondan kilometrelerce uzakmış gibi hissediyordu.

~

"Rose, meleğim! Meleğim kapıyı aç!"

Lisa çıldırmışçasına kapıyı yumrukladı ve bağırmaya devam etti.

"Git buradan Lisa! Beni böyle görmeni istemiyorum."

Lisa, Rose'nin son kelimesinde beliren acı hıçkırığı duyduğu an kendini geri çekti ve kapıya omuz atmaya başladı.

"Rose! Lanet olsun, ailenin bizi onaylamamış olması ayrılmamızı falan gerektirmez! Söz veriyorum meleğim, her şey daha iyi olacak!"

Rose içeride hüngür hüngür ağlamaya başladığında Lisa yumrukları sıktı.

Bir anlığına, sadece bir anlığına yumruklarını Rose'nin babasına geçirebilmeyi diledi. Rose'ye dedikleri hala beyninde, bir zehir gibi yayılmaya devam ediyordu.

"Ben, sapık bir lezbiyen yetiştirmedim! Erkek bulamadınız mı lan!?"

"Bu kadar ye-"

"Sen kes sesini! Zaten hepsi senin kızına doğru düzgün sahip çıkmadığından oldu ya!"

Lisa, bunları düşündükçe çılgına dönüyordu.

Rose'nin babasının, onu sakinleştirmek için kolunu tutan eşini savuşuru... Rose'ye tükürüklerini saçarak bağırışı...

Lisa'ya küfür etmesi şuan sinirleneceği son şeydi.

Sevdiği kadın içeride ağlıyordu ve o sadece kapının arkasında onu dinleyebiliyordu.

Yavaşça sırtını kapının yanındaki duvara yasladı ve gözlerini kapattı.

"Meleğim... Kimsenin seni bir kez daha üzmesine izin vermeyeceğim. Bu yapacağım son şey olsa da."

Sinirle yumruklarını sıktı ve duvara yumruk atmamak için kendini zor tuttu.

Sözünü tutabilir miydi?

~~~

Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın! 🌈💕

Elimi Tut (Chaelisa) (tamamlandı) Where stories live. Discover now