(1 ay sonra)
Lisa yüzüne yerleşmiş olan anlamsız gülümseme ile, kalabalığın içinden sıyrıldı ve tenis masasına doğru ilerledi.
Rose, karşısında harika bir şekilde tenis oynuyordu. Mükemmel vücudu top her geldiğinde biraz daha hızlanıyor, panikliyor ve Lisa'ya biraz daha güzel görünüyordu.
"Meleğim!"
Rose, Lisa'ya baktığı an topun kendi sahasına sekip sayıyı kaybetmesi ile güldü.
"Güzel raket."
"Sağ ol."
Lisa, Rose'nin 'Sağ ol' demesi ile sırıttı.
"Güzel ses."
"Sağ ol."
"Güzel sağ ol."
"Ha?"
Lisa, ne dediğinin farkına varmış gibi safça baktı ve Rose onun bu haline güldü.
"Hadi, gidelim Lisa."
"Pekâlâ meleğim, günün nasıldı?"
"Yarışlara katılamayacağım söylendi."
"Ne? Fakat, sen burada olan en iyi tenis oyuncusunun. Neden?"
"Bilmiyorum, koç bana hep biraz gıcık yaklaşıyordu zaten. Eminim bir bildiği vardır." dedi Rose derin bir nefes verirken. Sonra mutsuzluğunun, Lisa'yı iki kat daha fazla üzdüğünü hatırlayıp gülümsedi. "Senin günün nasıldı?"
Lisa'nın gözleri, onlardan birkaç metre uzaklıkta olan bir ağaca dalmıştı.
"Lisa!"
"Ha? Ne? Şey... Efendim meleğim?"
"Günün nasıldı?"
"Ah, iyiydi. Su alıp geleceğim, beni burada bekle olur mu?"
"Tamam."
Rose, Lisa'nın ondan beklenmeyen bir hızla tekrar spor salonuna doğru koşuşunu izledi ve arkasından el sallayıp yeniden derin bir nefes verdi.
Lisa büyük bir gürültü ile spor salonunun kapısını açtı ve ona dönen gözlere aldırmadan tenis koçuna doğru koştu.
Adam gözlerini temizlediği tenis toplarından kaldırıp, sarı saçları ve siyah deri ceketi ile karşısında dikilip kollarını birbirine kenetleyen Lisa'ya baktı.
"Ne istiyon?"
"Birincisi, 'istiyorsun?' diyeceksin. İkincisi, Rose'yi neden maçlara almadın?"
"Seni ilgilenirir mi?"
Lisa adam ile göz göze gelebilmek için, tek dizinin üzerine çöktü ve kolunu da o dizinin üzerine koydu.
"O, diğer sürtükler gibi yarışlara katılabilmek için farklı yollara da başvurmuyor diye öyle değil mi? Umarım takımındakiler kaybettiğinde Rose'ye koşmazsın. Çünkü, artık bu spor salonundan ayrılıyor."
Koçun hayretle açılan gözlerine aldırış etmeden, küçümseyici bir bakış attı ve kalkıp hızla spor salonundan çıktı.
"Su bulamadın mı meleğim?"
"Hayır, Rose..."
"Evet?"
"Seni seviyorum."
"Ben de..."
"Diğer tenis kursuna gitmeye ne dersin? ."
"Neden?"
"Yarışlar için daha avantajlı." deyip, deri ceketinin yakasını düzeltti ve Rose'yi kendine çekip omzuna kolunu sardı.
"Nasıl istersen."
Yavaş adımlarla, ailelerine 'arkadaşız' yalanlarını sıralayarak çıktıkları öğrenci evine doğru yürüdüler.
"Yarın işe gideceksin öyle değil mi?"
"Ah, evet. Sadece beş saat."
"Lokantada sana... Bakanlar oluyor mu?" diye sordu Rose gülerek. Lisa da gülüşüne karşılık verdi ve "Bana senden başka kimse bakmıyor bebeğim, veya ben senden başkasını görmüyorumdur." dediğinde Rose, Lisa'ya biraz daha sokuldu.
"Seni seviyorum Lisa..."
"Ben de seni, Rose..."
~~~
SELAAAĞM
Bu daha çok tanışma bölümü gibi bir şey olduğu için sarmadı.
Lisa'nın, Rose'yi ne kadar korumacı bir tavırla sevdiğini ve Rose'nin sevgisinin de ne kadar saf olduğunu anlamanız içindi. Iy öğk tamam yeter bu kadar vote verin.
İyi okumalar 💕🌈💕🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elimi Tut (Chaelisa) (tamamlandı)
Romance"Rose, elini uzat. Artık erkek arkadaşlarımı neden sevmediğim hakkında yalan söyleyemem!"