38. Bölüm; Lanet Olası Hormonlar

Start from the beginning
                                    

"Hayır devam et." dedi. Amacı neydi bu kızın ? Hem ağlıyor hemde devam et diyordu. Uzanıp yanağına minik bir öpücük kondurdum. İşte şuan ona karşı tüm sinirim geçmişti. "Hadisene devam et. İstediğini al bende. Bu gece senin olacağım işte." dedi tekrar. Gözlerinde öfkeyi ve acıyı görür gibi oldum. Aniden onu belinden kavrayıp kucağımdan indirdim.

"Üzerini giyin sana dokunmayacağım. Ağlamana gerek yok." dedim. Hiçbirşey demeden yerde duran kırmızı geceliği üzerine geçirdi. Biranda önüme oturdu ve gözlerimin içine bakarak sakinliğini korudu ve konuştu.

"Bana ne olursa olsun dokundun Ceyhun. Kendine engel olamadın. Sana kalbimi sunduğumda, sana geri döndüğümde gitmemi söyledin. Peki sana bekaretimi sunduğumda, tek bir gece geçirmek istediğimi söylediğimde neden aynı tepkiyi vermedin ? Neden gitmemi değilde kalmamı istedin ? İki dakikalık zevke kalbimden daha mı çok değer veriyorsun Ceyhun ?" söylediği her bir kelime vicdanımı delip geçmişti. Onun kalbini kırmıştım.

"Mira ben-" sözümü tamamlamama izin vermeden araya girdi. Bu sefer sakin değildi tam tersine çığlık çığlığa bağırıyordu.

"Senin hayatın, senin gururun, senin sikimsonik düşüncelerin, senin zevklerin, senin arzuların ve lanet olası hormonların, hepsinin canı cehenneme ! Sana inanmak istedim seni gerizekalı. Sana kendimden bile çok güvendim ben. Sadece o zamanki şartlar gereği öyle söyledim. Burada kalıp o bebeğin senden olup olmadığını araştırabilirdim. Ama burada kalmam seni bana daha çok çekecekti ve o zamanki tek düşüncem o bebeğe sahip çıkmandı Ceyhun. O zamanlar söylediğim her kelime bir bebeğin babasını çalmamak için uydurduğum yalanlardı. Oysaki senden nefret ediyorum derken bile sana taparcasına aşıktım ben aptal. Ben bebek için senden vazgeçtim, sende siktiğim gururun için ! Şimdi ise beni becerebilmek için bana dokunuyorsun. Sen.. Sen.. Cidden.. Pisliğin tekisin !" kalbim hiç olmadığı kadar çok acıyordu. Duyduğum kelimeler fazlasıyla ağırdı. Kaldıramayacağım kadar. Ama madem o içindekileri kusuyordu, bende kusmalıydım.

"Asıl aptal olan sensin Mira. Şimdi gelipte beni aptal yerine koyma. Bana güvenmedin işte. Şimdi pisliğini temizleme çabalarına girme. Ogün sana birçok kez beni dinlemeni söyledim. Hatta gitme diye yalvardım sana. Ağladım, haykırdım. Sen ise bitti deyip toz oldun. Sonra senin için ölmeyi göze aldığım günün ertesi günü suçsuz olduğumu öğrendin ve bana gerisin geriye, tekrar benim kollarıma döndün. Tek bir sözünle herşeyi bitirip ve tekrar tek bir sözünle herşeyi başlatabileceğini mi sanıyorsun ? Peki ya sana son bir soru ben senin oyuncağın mıyım ?" gözlerinde ki yaşlar sicim gibi boşalırken o an ona sarılmak istedim. Ama yapamazdım işte. Çok kırılmıştık artık biz. Çok kırmıştık birbirimizi. Aslında ikimizde suçluyduk ve bunu kendimizde biliyorduk ama birbirimize itiraf edemiyorduk. Özür dileyemiyorduk. Çünkü her ikimizde yaralıydık.

"Şimdi gidiyorum ve hiçbirşey yaşanmadığına göre, bu geceyi unutalım. Ayrıca bu gece için özür dilerim. Sana dokunmam tam bir aptallıktı. Bundan sonra birbirimizden uzak durmamız en iyisi." dedim ve yerde duran tişörtümü üzerime geçirdim. Mira'nın yüzüne dahi bakmadan evden çıktım ve koşar adım kapımı açıp içeriye girdim. Hızla kapıyı geri kapattığımda, odama gidip kapımı kapattım ve yan daireden gelen hıçkırık seslerinin canımı acıtmasını aldırmadan yatağıma yattım ve gözlerimi kapattım. En iyisi uyumaktı. Yoksa geçen her saniye azap gibi gelecekti bana.

***

Şayn bırayk layk e daymınt...

Abi kim lan bu saatte ?

Komidinin üzerinden telefonumu alıp direk açtım. Kim olduğuna bile bakmadım.

"Aliio" hepsi uykusuzluktan.

Manyak SevgilimWhere stories live. Discover now