8

325 52 29
                                    

Umarım sorun düzelmiştir 🙏

Benim dünyam önceden beyazdı. Sadece beyaz kanatlarım vardı gökyüzünde süzülmek için.

Diğer kelebeklerin gözlerini alamadığı saf beyazlığım vardı. Daha sonra ise bu kanatlardan korkmaya başladılar. Beyaz kanatlarım onlar için bir lanet olmaya başlamıştı. Ölmüyordum, ölmediğim içinse gittiğim her yere ölüm götürüyordum. En azından diğer kelebekler böyle düşünüyordu.

Beyaz kanatlarımdan o zaman nefret etmiştim. Doğruluğundan korkmuş ve onlardan kurtulmak istemiştim. Ellerimin bile uzanamadığı kanatlardan nasıl kurtulabilirdim ki?

Özgürlüğümün tek yolu olan kanatlarım hayatımdaki tek şey değil miydi? Sahi neden kelebektim ben?

Ne zaman kelebek olarak doğduğumu bile hatırlamıyorum. O kadar zaman geçmişti üstünden. Amaçsızca yoluma devam ettiğim, ardımda bütün hislerimi bıraktığım yollar katetmiştim. Hala beyazdım. Bunca şeye rağmen beyazlığım bir lanet gibi beni takip etmişti.

Bilmiyordum neler olduğunu. Neler yaşadığımı, neden ölmediğimi, amaçsız dolaşmalarımın sebebini bilmiyordum. Sonra bu kelimeden de korkmaya başladım.

Bilmemek korkunç bir şeydi. Karşındaki sana bir soru sorduğunda bilmiyorum dersen aslında ona çok şey anlatmış olmaz mıydın? Gerçekten bilmiyorum, bilmiyorum ama seni korumak istiyorum ve bunun gibi daha niceleri.

Bazı şeylerin nereden geldiğini de bilmez insan. Sanki kafasının içinde varolan bir şey dudaklarından dökülür o an. Ama sorsan nereden bildiğini bilmez. Bende bilmiyordum hayatımın neden böyle olduğunu. Sadece içimde hep bir şey vardı. Yapmam gereken bir şey. Ama anlamlandıramıyordum. Küçücük bir kelebekken neyi başarabilirdim ki?

O an kendimden daha çok nefret ettim. Ölümü andıran beyazlığımdansa iki kat. Beyaz renginden nefret ettim. Görmek istemedim o rengi hiçbir yerde. Ta ki onunla tanışana kadar.

Beni olduğum gibi sevmişti. Beyaz rengimi sevmişti. Kanatlarımı sevmişti. Güzel olduğumu söylemişti. Bu iğrenç hayatımdan kişinin beni sevmesi her şeyimi değiştirmişti.
Ona milyonlarca duygunun ev sahipliği yaptığı gözlerimle bakarken, onun gözlerinde yeşeren umudu görmek bana yetmeye başlamıştı.

Küçük kanatlarımı ve özgürlüğümü geride bıraktığım insan her geçen gün hayata daha çok sarılmaya başlamıştı. Daha çok gülüyor ve benimle daha fazla dolaşmak istiyordu.

"Başarabildim mi Baekhyun?" Kısık sesimle o anki düşüncelerim ile ağzımdan çıkan soruyu duymamış olmasını istemiştim. Lunaparka gidişimizin üstünden beş gün geçmişti. O zamanki konuşmamızın üstündense kalbimdeki fırtınalar.

O gün hislerimi saklamamaya karar vermiştim. Bunu tabiki de sözlerle dile getiremezdim ama davranışlarımdan bunu anlayabilirdi.

Yavaştım. Eakisi gibi görünmeye çalışırken onu her şeye bağlamaya çalışıyordum. Çiçeğin rengine, bir yemeğin kokusuna, gözlerimdeki duygulara.

"Başarabildin." diye cevap vermişti kısık sesiyle.

Hem duymamı istemiş, hem de istememişti. O gün parkta Baekhyun hayatının değiştiğini fark etmişti. İçindeki hala şüphe ise yerinde duruyordu. Bahçede oturmuş hafif rüzgarın saçlarımızla oynamasını hissederken Baekhyun'un ameliyatına iki hafta kalmıştı.

"Senden önce o parka çok gittim." Bu sözleri beni germişti.

"Ben de gittim." diye cevap verdiğimde onun neyi anlamasını veya neyi öğrenmesini istediğimi bilmiyordum.

Alba Papillionem 〜 Chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin