12. Bölüm - ANLAŞMA

8.3K 388 6
                                    

Selam. Uzun bir bölüm yazmaya çalıştım, bekletmemin nedeni yazma sorunumun olması. Sorunlar ve sorunlar. Her neyse, umarım beğenirsiniz. Ve şu yorum şeysini arttırsanız çok mutlu olacağım, görüşleriniz benim için çok önemli de :D
İyi okumalar!
...

"Kocaman bir boşluğun içindeyim.. Ne o boşluktan kurtulabiliyorum, ne o boşluğu doldurabiliyorum.."

...

''Yani sen birileri için çalışıyorsun, doğru anlamış mıyım?'' diye sordum ona.

''Kızım,'' diyerek yakındı Çınar. Boş shot bardakları kenarda dururken bir şişe almıştı ve onunla devam ediyordu. Şahsen, onun ciğerleri ve midesi için ben endişelenirken o sanki su içermiş gibi içmeye devam ediyordu. Sarhoş olmuştu, bu su götürmez bir gerçekti.

''Beni hiç mi dinlemedin?'' diye devam etti. Duraksayarak şişeyi kafasına dikti. Ama şişenin dibi çoktan gelmişti, elde ettiği tek şey geriye doğru sendelemk olmuştu bu yüzden.

Onu kolundan yakaladım, eğer düşseydi onunla beraber gideceğimi biliyordum ama iç güdüsel bir hareketti. Ama o düşmedi ve homurdanarak benden kurtuldu.

''Nerede kalmıştık?'' diye sordu. Ciddi gibi duruyordu. Tam gerçekten unuttuğuna inandığım sırada alayla güldü. ''Ah, evet. Artık bitti nin neresini anlamadın? Oldukça şairane söylemiştim üstelik.''

Sarhoş görünmesinin alaycı kişiliğini kaybettiği anlamına gelmediğini anlamıştım.

''İyi de, Arel senden uzak durmamı, hatta senin de benden uzak durmanı istedi. Ben de senin kötü adamlardan olabileceğini düşündüm.''

Barmene ona yeni bir şişe getirmesi için hareket yaptı. Elindeki şişeyi açarken, ''Kötü adamlar mı? Ne kadar da pozitif bir düşünce, senin için bile. Onlara öyle seslenebilirsin, ama evet. Ve soruna gelince, bir bakıma bende kötü adamlardanım.''

O kadar şiddetli gülmüştü ki birkaç kişi bize döndü. Yüzü, ışıkların altında kıpkırmızı bir şekilde parlarken kahkahalarını sürdürerek anlatmaya devam etti. ''Ama dediğim gibi, artık bitti. Ve Arel benden kötü adam olduğum için korkmuyor. Benim bildiklerimden korkuyor o, sana anlatabileceklerimden korkuyor.''

Kaşlarımı çattım. Mantıklıydı. Dediği şeyler o kadar mantıklıydı ki, sözleri beyin süzgecimden geçmeden bunu benimsemişti.

Ona soru sormak için zihnimin köşelerine dağılmış kelimeleri toplarken onun o hiddetli sesini duydum.

''Rüzgar!''

Kalbim kafesinde takla attı. Sesinin şiddetinden mi yoksa sesinden buram buram yayılan öfkeden mi emin değildim.

Sesin geldiği yöne, kapıya, öyle hızlı döndüm ki boynum acıdı. Gözlerimin önüne bir perde misali dökülen saçlarımı gözlerimin önünden çekerken onun alev alev öfkeyle yanan gözleri gözlerime çarptı ve aynı saniyede bana doğru yürümeye başladı. Aslında Çınar'a doğru yürümeye başlamıştı. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki, Mira'nın bağırma sesini duyana kadar farkına varamamıştım bile.

Arel, Çınar ve tabureyle beraber yere devrilmişti. Çınar'ın üzerinde onu yumruklarken bir yandan da öfke dolu sesiyle ona bağırıyordu.

''Sana, ona yaklaşma demedim mi lan ben sana?''

Gürlemesi kemiklerime kadar işlemiş, mekanın her yerinde yankılanmıştı. Kimse onları ayırmak için bir girişimde bulunmuyordu, hatta kimseden ses bile çıkmıyordu. Belki de herkes benim gibi şok olmuştu.

SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin