4. Bölüm - PATLAMA

16.6K 679 49
                                    

Neredeyse bir hafta olmuştu ama hala babamla bir çift laf etmişliğimiz yoktu. Normalde azarlamak için bile en az on dakika konuştuğumuz oluyordu ama son tartışmamızdan -ki belkide tartışma bile sayılamaz, küçük kızlar gibi kıskançlığımı sergilememden demem gerek- sonra ikimizde sanki suskunluğa yemin etmiş gibiydik.

Başka bir olaysa, son üç gündür Arel bizde kalıyordu.

Pekala, pekte inançlı biri değildim, ama her şeyin ters gelmesine neden olacak kadar inançsız da değildim. Babam evin büyük olmasından yararlanarak yanımıza taşınmasını istedi. İstemiş. Bir yanım deli gibi merak ediyordu, ne olduğunu bağırıp çağırarak sorgulamak ve cevap alana kadar susmamak istiyordu. Diğer yanımsa, ne kadar kurcalarsam o kadar boka batacağımı ve susmamı söylüyordu. Okula beraber gidip eve geri geliyorduk. Yarkın abinin yanında çalışmıyordum, zaten çalışmazdım, ama ev-okul-Arel üçlemesi vadı. Eh, hal böyle olunca sürekli olarak patlamaya hazır bir bobma gibi geziyordum. Kimseyle konuşmadığım içinde, yastığıma bağırıp zavallıyı yıpratıyordum.

Esma ve Doruk tabiki de bunu bilmiyorlardı, onlarla uzun zamandır arkadaştım ve aramızda sır yoktu. Ama onlara Arel'in bizde kaldığını söyleyememiştim. Ya da Yarkın abinin yanından ayrıldığımı. Yinede ilk başlarda Doruk Arel'i dövmeyi düşünmüş, Esma'ysa onunla pempe hayaller kurmuştu. Daha sonra beraber hiçbir yere gidemediğimizde, daha doğrusu Arel bunu kesin bir dille reddettiğinde, Doruk yine Arel'i dövmeyi düşünmüş, Esma'ysa bunu desteklemişti. Çok mutluyduk.

Bütün bu olayların arasında en iyi olay sargımı çıkarılmasıydı ve dolayısıyla elim iyiydi.

Öğlen arasında Esma'nın ısrarıyla behçeye çıkmış, banklardan birinde oturuyorduk. Dün Doruk'un basketbol anrtemanları başlamıştı. İkinci, üçüncü ve dördüncü sınıflar vardı takımda. Ve Serkan. Aslında bahçeye Esma'nın ısrarıyla çıkmam bahaneydi, daha çok Serkan'ı izlemek içindi.

Serkan, neredeyse 1.85'ti. Tişörtü ağız sulandıracak şekilde üzerine yapışmıştı. Sarı saçları terdem tutam tutam olmuş, o her saçlarını arkaya ittiğinde geri öne düşüyordu ve bende saçlarını ellerimle tarama hissiyle dolmama neden oluyordu. Pekala biraz- tamam çok fazla sapıkça bir düşünceydi, ama okulun kızlarının yarısıda benimle aynı fikirdeydi.

''Sen beni dinlemiyor musun?'' Esma sert bir şekilde parmaklarını gözümün önünde şıklatınca sıçradım, yalan söylemenin gereği yoktu. ''Aslında, evet, dalmışım. Ne diyordun?'' Yeşil gözlerini kıstı, bana sevimli, siyah bir kediyi hatırlatmıştı. ''Serkan'dan bahsediyordum, ama dinlemek istemi-'' ''Esma!'' Son harfi öyle bir uzattım ki birkaç kişi dönüp bize baktı. ''Serkan, Aleyna'yla çıkmaya başladı.'' Gözlerimi devirdirdim, neden şaşırmamıştım acaba? Aleyna'yla asla geçinememiştik, aramızda sözsüz bir nefret vardı. Cidden, asla kavga etmememize rağmen bakışlarımızdan bile birbirimizden nefret ettiğimizi çıkarabiliyorduk. ''Ne yapabilirim?'' diye mırıldandım. Hala Serkan'ı izlerken Esma koluma vurdu. ''Sen bu çocuğu sevmiyor muydun?'' İç çektim ve göz devirmesine göz devirdim. ''Onu sevmiyorum, hoşlantı bu. Ama ben gerçekçiyim, benden hoşlanmayacağını biliyorum. Yine de uzaktan bakmakla yetinebilirim.'' Tekrar koluma vurdu, ama daha yumuşaktı. ''Neden kendini bu kadar küçümsüyorsun ki?'' ''Çünkü kendimin farkındayım. Ne senin gibi yeşil gözlerim var, nede Aleyna gibi sarı saçlarım. Kahverengi gözlü, siyah saçlı, normal bir kızım.'' Kaşlarını çattı, bakışlarını benden çevirirken beni düşüncelerinde bıçakladığını biliyordum. Ama oda benim haklı olduğumu biliyordu. Serkan benim gibilere bakmazdı, bakımlı kızlara bakardı. Hergün saçlarını yapan, makajlı ve genelde okul kurallarına uymayacak derecede kısa etek giyen kızlarla çıkardı. En azından benim gözlemlerim böyleydi.

SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin