Çapulculardan Daha Beter

482 24 84
                                    

  Ben geldiiim! Evet biraz geciktim ama uzun bir bölüm sizi bekliyor! Keyfini çıkarın!


"Lily ne yapacak bir daha söyle?"

Derin bir nefes aldım. Kızın lakabı resmen Kızıl Bombaya dönüşecekti. Lily, balkabağına çok takılmıştı, tabi sonununa kadar haklıydı, o ayrı mesele. Peter'in dehşet dolu göz bebeklerine odaklandım gözlerimi ve az önce söylediklerimi tekrar ettim." Balkabağını koyanın kim olduğunu biliyor ve ona kaliteli şaka nasıl yapılır gösterecek." duraksadım. "Gerçekten yapacağı şey üst düzey ve müthiş derecede orijinal. Benim bile aklıma gelmezdi."

"Ne yapacak peki?"
"Kime yapacak?"
Aylak ve Pati aynı anda soruduklarında ikisinin olduğu tarafa vücudumu döndürdüm. "Alessia Moonlight ve Morianna Geagle, ikisi de dördüncü sınıf Slyterin. Geçen sene benimle konuşmaya çalıştıklarını hatırlıyorum, biri sarışın öbürü esmer ve gerçekten iyilerdi. Lily olmasa bakacağım kızlar listesindeler. Her neyse, geçen gün de geldiler ve inanın bana çok boğuculardı, ben onlara da bunu söyledim. Belli ki soluğu Lily'de almışlar. Lily de aldıkları soluğu bir nevi boğazlarına tıklayacak. Ev Cinleriyle anlaştı, yarın sabah Balkabağı suyundan başka bir içecek olmayacak. Onların içecekleri ise Balkabağı suyundan daha farklı tabi... Bu akşam bir iksir yapacak ve iksir onların içeceklerinde olacak. "Zevkle sırıttım ve boğazımı temizledim." İçtikleri anda ikisinin de dudakları ve burunları şişecek sonra da deli gibi hapşırmaya başlayacaklar. "

" Vay canına. "dedi Sirius. Belli ki hayranlık duymuştum bu fikre." Bizden beter mi çıktı ne? "

" Hayır, bizden daha beteri olamaz. Ama kesinlikle bize yaklaştı. "diye atladı Remus. Bu gün dolunaydı. Biz de az sonra gidecektik. Tabi, Lily de bize haritadan takip edecekti. Kimin ne olduğunu ne kadar anlayacağını merak ediyordum açıkçası.
 Mesela benim animagus halim haritadan belli olacak mıydı? Aylak'ın ismi haritadan silinecek miydi? Saat iyice geç oluyordu. Düşüncelerimi terk edip diğerlerine baktım.
"Kalkalım mı artık?"
"Olur." dedi Aylak. İyice bitkin düşmüştü sevgili dostum. 

 Sessizce yatakhanelerden indiğimizde istemsizce kızlar yatakhanesine tırmanan merdivenleri kontrol ettim. Lily şu an yukarıda olmalıydı, haritayı koruyor olmasını umdum. Hızlı adımlarla Gryffindor ortak salanundan da çıktık.

 Bu işi her ay yapıyor olmamıza rağmen her seferinde çok ciddi anlamda heyecanlanıyordum ve bu gece de aynı duyguyu yaşıyordum hatta biraz daha yoğun bir şekilde. Okuldan da çıktıktan sonra Şamarcı Söğüte yöneldik, Sirius elindeki dalı yumruya dokundurdu ve biz de ağacın dibindeki girişten dar tünele daldık.

 Dumbledore eğer buradan Remus dışında herhangi birilerinin de Remus ile birlikte tünelden geçeceğini bilseydi, dört yıl önce eminim daha geniş bir tünel yapardı. Tek sıra halinde Remus önde biz arkada tüneli geçtik. Bağıran Baraka'nın içindeydik.

 Bununla beraber ay iyice yükselmişti ve Remus'un dönüşümü de iyice yaklaşmıştı. Birkaç dakika sonra dönüşeceği için animagus formuma geçtim. Tabi, benimle birlikte diğer iki arkadaşım da. Remus iyice güçten düşmüştü, artık yere oturuyor ve bekliyordu. Her zamanki gibi rahatlamak için bizimle konuşmaya başladı.

 "Bu gün nereye gitmeyi planlıyoruz?" cevap olarak kafamı güneye, boş tarlaların olduğu tarafa çevirdim. 

 "Çikolata almadım bu gün." dedi hafif sırıtarak.  "Hadi bu gün fazla yorulmayacaksınız." Bunun üzerine Peter, Aylak'ın üzerine tırmandı ve gıdıklanan Remus gülerken son cümlelerini söyledi, "Dönüşüyorum, in Kılkuyruk."

 Peter hızla Remus'un üzerinden indi ve yanımıza geldi. Kolay bir gece olacaktı. En azından Aylak çikolata yememişti ki bu daha sakin olacağı anlamına geliyordu. Çikolata yediği günler gücü neredeyse iki katına çıkıyordu. İlk toplu gecemizde ne yazık ki çikolata yemişti ve biz en çok o gece yaralanmıştık. Madam Prompfy (Julia: kadının ismini hatılamıyorum, lütfen biri buraya yazabilir mi?) dışında kimse izinsiz animagus olduğumuzu bilmiyordu. Kadını seviyordum, bize çok kızmasına rağmen kimseye ne sırrımızdan bahsetmişti, ne de sık sık yaralandığımızdan.

 Aylak dönüşümünü tamamladığında her zamanki gibi canhıraş bir çığlık attı ve odayı darmaduman etti. İlk dönüştüğü zaman, her zaman en güçlü ve en hırçın olduğu anlardı. Beş dakika sonra duruldu ve bize döndü. Yavaş yavaş alışıyordu bize artık, her ay yanında oluyorduk ve son aylarda normale döndüğünde bizi çok ama çok az da olsa hatıladığını söylüyordu. Patiayak, rahatça çıkışa doğru yürüdü. Aslında evin bir çıkışı yoktu, sadece ev gibi gözükmesi için dekor olarak yapılmış ve aslında duvardan farkı olmayan dış kapı ve pencereler, okula giden tünelin girişi ise bir kurtadam için fazla küçüktü fakat biz geldikten sonra Hogsmade'in dışına çıkan daha geniş bir tünel yapmıştık. Bu sayede hem Remus daha rahat oluyor hem biz onu daha kolay kontrol edebiliyor hem de sinir bozucu bir evde tüm gece takılmak zorunda kalmıyorduk.

 Tünelden geçip boş tarlalara doğru koştuk. Yakınlarda kimse olmadığı için burası bizim adımıza harika bir düzlüktü. Remus deli gibi koşarken biz de ona eşlik ediyorduk, alanın sırlarına yaklaştığımızda onu geri çeviriyor ve tekrar koşuyorduk. Şu geri çevirme olayı biraz sıkıntılıydı, Remus normalde bize zarar vermiyordu fakat onu engellediğimizde çok sinirleniyordu. Bu, tüm gece, Remus insana dönene kadar sürdü. Boş arazide sabaha karşı insana dönüştüğünde onu sırtıma aldım ve hızla Bağıran Barakaya döndük.

 Remus normale döndüğünde üzerinde pek kıyafet olmaz. Bu yüzden evde her zaman bir kıyafet sandığı olur. Yılda iki kez falan doldurmamız haydi haydi yeter.

 Tabi fakir biri gelip tüm kıyafetleri çalmazsa.

 "Ah, hadi ama!" diye sızlandı Aylak utançla. Bu ilk defa başımıza geliyordu.

 "İyi de içeri nasıl girmiş ki?" dedi Peter.

 "Büyü yapabildiği için?" diye yanıtladım onu. "Burada başka kıyafet yok mu?"

 "Hayır." diye mırıldandı Pati. "Ben gidip Argo'nun annesinden kıyafet isteyeceğim."

 "Verir mi?"

 "Annemler bana arada bir para yollamıyor  ve kıyafete ihtiyacım olduğunda onlardan sonra ödemek adına kıyafet alıyorum." diye yanıtladı Aylak'ı. Sonra evden köpek formunda hızla çıktı.


***


Hepimiz kıyafetlerimizle okula vardığımızda ve pansumanlarımızı yaptırdığımızda kahvaltı başlayalı on beş dakika geçmişti. Olacakları görebilmek için aceleyle Büyük Salona gittik. Beklediğimiz gibi masalarda balkabağı suyu dışında hiçbir tür içecek yoktu. Bizle birlikte iki Slyterin masalarına doğru yürüdü.

 Başlarına geleceklerden zerre haberleri yoktu.

Expecto PatronumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin