🌿🌿🌿Bölüm _9

129 86 5
                                    

°°°°      GÜVENMEK Mİ ¿¿¿¿     °°°°

Güldürdü beni. Yediğim kazıkların haddi hesabı yokken ki hepsi de güvendiğim için  başıma geldiyse güven bana yabancıydı.
Zaten yaşamımızdaki çoğu sorun güvensizlikten olur. Evlilikte... Arkadaşlıkta.... Çalışma hayatında... Hep güven olmalı, güvensizlik varsa kazandığımız değerler yavaşca silinir.
Tüm olumsuzluklara rağmen güvenmek isteriz. Sırtımızı yaslayacağımız, gözümüz kapalı gösterebileceğimiz insana, insanlara ihtiyacımız var.. Güvenmek salaklık değil tam tersi saf, temiz, kişiye verdiğimiz değerdir. Bizim yapmadığımız şeyleri başkasının da yapmayacağını düşünüyoruz. Aslında güvenmekteki mantık "ben ayağına çelme takmamışken karşımdaki neden ayağıma taş atsın?  Veya  O YAPMAZ"  düşüncesi....

Değil işte herkes siz değil.

☘️☘️☘️ Güvenmek kelimesinde bile GÜVENME varken  ben sana nasıl güveneyim ......

Boğazımdaki bıçak ölümün soğukluğunu kabullendirmişti bana. Gözlerimi sıkıca yumdum. Bir nefeslik ölümü bekledim. Boğazımdaki acıya kendimi hazırlarken metal bıçağın yere düşerken bıraktığı tiz sesle gözlerimi açtım. Seslice yutkunurken Adel  beni bırakıp buzdolabına  doğru yönelip içinden sandviç ekmeği ve birkaç ıvır zıvır çıkardı. Saniyeler önceki olayı sindirmeye çalışırken bu korkunun bana kırk sene  yeteceğine emindim. Ellerim istemsizce boğazıma gittiğinde göz çukurlarımda biriken gözyaşlarını kovalayıp, kuru ama  yalvarır ses tonuyla

" Eve gitmek istiyorum" dedim.

Çok tuhaf hissediyorum. Ağır ağır sandviç hazırlarken beni duymazdan geldi. Sinir kat sayılarım artarken

"sağır mısın? Ev diyorum! Ya Allah aşkına benim ne işim var burda!"

Yaprakları sarsacak kadar sert bi o kadar tok sesiyle

"cezanı verecektim fakat (gözleriyle ayağımı ve kesilen parmağımı gösterip) sakarlığın yüzünden ertelendi" dedi

Hazırladığı sandviç tabağını  bana uzatıp
"şimdi sus ve ye" dedi

Kendimi geri çekip

"yemem ben onu" dedim

Kuşkulu şekilde "neden?"

"yemem işte o dolaptan hiçbirşey"

Tek elini mutfak masasına dayadı şaşırmış ifade takınıp
"Dolaptan yemiyorsun ama tezgahtaki poşetlerden yiyorsun?"

Bıkkınlıkla gözlerimi devirip kanayan parmağıma peçeteyi bastırırken

"içki var dolapta!!!"

Umursamaz tavrıyla "eee nolmuş?"

Allahım ya.... Tabi sen gavur olduğun için normal tabi  tövbe tövbe.....

"o zıkkımın olduğu yerde hiçbir şey yemem ben" dedm

Adel' sen ciddi misin ' bakışı atıp poşetleri masaya bırakıp
"şaka gibisin... Ye şunları da açlıktan bayılıp başıma bela olma"

Çileklerin az olduğunu görünce aç gözlü demesin diye ne kadar istesemde çilekleri es geçip elmadan aldm. Elmayı yıkamadan yeni bir bıçak alıp soymaya başladm.

~ TESADÜF-Ü KADER ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin