29. bölüm: Yeni nakil

Começar do início
                                    

"iyi misin sen?"

"babamı özledim." Dedim hafif bir gülümsemeyle. Aslı yan gözle Ediz'e bakıp 'teşekkürler' dedi dudaklarını oynatarak. Onu tartışmadan kurtardığım için baya rahatlamış olmalıydı. Ediz Aslı'ya bir şeyler söyleyip odadan çıkarak bana adımladı.

"başka bir şeyin olmadığına emin misin?"

"Babamı çok özledim daha ne olsun?" diyerek göz devirdim.

"birileri Koray amcayı tahminimden çok özlemiş galiba." Dedi gülerek ve beni kolunun altına alarak sarıldı. "Zaman zaman hâlâ şaşırıyorum ama güzel bir şaşkınlık. Geçen seneye kadar bunları falan hayal bile edemezdim."

"Ediz, beni ağlatmaya falan mı çalışıyorsun?" diye kızarak ondan ayrıldığımda güldü. "Tamam tamam sustum. Aslı'ya bakayım ben, sen de Alaz'ın yanına git hadi."

Onu başımla onaylarken merdivenlerden inmeye başladım.

ilk gözüme çarpan gülüşen Yiğit ve Derin'di. İkisi sürekli dip dibeydiler. Dıştan gören sevgili derdi onlar için. Her şeylerini biliyorlar ve her şeyi birlikte yapıyorlardı. Yiğit sürekli Derin'i gıcık ediyordu. Bazen o kadar çok gıcık ediyordu ki Derin en sonunda pes edip susuyordu. Yiğit ise beş dakika sağa sola sataşıp gıcık ediyordu ama beş dakikanın sonunda Derin'i gıcık etmenin daha zevkli olduğuna karar vererek yanına oturup 'kuzu' diye yalakalık yapıyordu. Derin nadiren onun bu davranışlarına yanıtsız kalıyordu. Yiğit ise buna karşılık 'kuzu ya. Kuzular bu kadar çok kafa çevirmez. Hemen bana bak bakayım. Kuzusun sen, kuzuluğunu bil.' Diye patlıyordu. Derin tabi bundan sonra yelkenlileri suya indiriyordu. İkisi çok güzeldi. Birbirlerini en iyi onlar biliyordu. Tabi tek farkla... Yiğit Derin'in duygularını göremiyordu. Derin dışa karşı Yiğit'e olan duygularını gizlese de onun yanındayken gözleri parlıyordu. Duyduğum havlama sesiyle gözlerimi çiftten çekip sesin kaynağını bulmuştu. "Şanslı!" diye sevinçle tepki verirken kucağımdaki Carlos havlamaya başlamıştı.

Şanslı'nın önünde diz çöküp onu severken Carlos'u da yere bırakmıştım. Ama sanırım bu Carlos'un hiç hoşuna gitmemişti. Üzerime çıkmaya çalışırken aynı anda da havlıyordu.

"Ya sen kıskandın mı?" Carlos'u kucağıma alarak havaya kaldırdım gülümseyerek.

"Kıskanır tabi. Sen kendisini bırakıp başkasını seversen kıskanır." Yanıma diz çöküp Şanslı'yı sevmeye başlayan Alaz'a baktığımda gülümsediğini gördüm. "sen Şanslı'yla ne zaman tanıştın?"

Carlos bu sefer de Alaz'a havlamaya başlarken ben tamamen onu tutuyordum. "Tartıştığımız akşamı hatırlıyor musun?" dememle Şanslı'yı seven eli durdu. Bana dönüp "sen o gün Ercan abinin yanında mıydın?" dedi şaşkınca.

"evet."

"Biz Ercan abiye sormuş-" kaşlarını çatarak sustu. "biz seni sorarken de oradaydın demi?" başımla onayladım. Ercan abiye bakıp "alacağın olsun Ercan abi." Diye söylendi. "bana bakma valla. Şanslı sen gelince çok havladı ama sen onu bile duymadın. Duysaydın görürdün Simal Hanım'ı." Ercan abinin sözleriyle gülümseyerek Alaz'a baktım. Aklına bir şey gelmiş gibi kaşlarını çatıp Ercan abiye döndü. "akşam Simal'in arkasından gelen p*zevenk kimdi?" göz devirdim. Alaz'ın değişmeyen derdi de buydu işte. O kimdi? Ben bile bilmiyordum, kabalık etmemek adına tanışmıştık. "bu sene geldi ilk defa Can Bey. O günde bana bir şeyler sormaya gelmişti Simal Hanım da yanımda olunca nezaketen tanıştılar. Sonra Simal Hanım giderken benim kulübede şapkasını unuttu. Ben getirecektim ama ben giderken veririm deyip peşinden gitti."

Alaz bana baktı. Ona gülümseyip konuyu değiştirdim. "Şanslı'yı sen bulmuşsun."

"Ercan abi anlattı demek." Dedi gülerek Şanslı'ya dönerken. "kocaman olmuş."

Kuzey Yıldızı (Tamamlandı)Onde histórias criam vida. Descubra agora