Hilal pembe olmuş yanakları ile koşturarak mutfağa gitti. Cezveyi ateşe koydu. Kahve pişmeye başlamıştı. Köpüklerini kaşık ile sıyırdı tekrar ateşe koyup kaynamasını bekledi. Kolunda hissettiği yanma ile yanına döndü. Annesi kolunu çimdikliyordu.

"Ayyy!" Leon ve Cevdet Hilal'e hızla döndü. "Yok yok bir şey kahveyi taşırıyordum da ondan şey ettim."

Azize fısıldayarak konuştu. "Kız ne diye kuyruğuna basılmış kedi gibi cırlıyorsun? "

"Acıdı çünkü sen niye çimdiriyorsun?"

"Bir daha yalan söyleme diye."

"N-ne yalanı ya"

"Leon gitsin alacağım ifadeni. Hadi getir kahveleri yanına da lokum çikolata bir şey koy suları da yok bunların."

"Unutmuşum."

"Aklının nerede olduğunu biliyorum ben senin ya sonra konuşacağız." Azize kızının panik hallerine gülmeye başladı. Uzun zamandır Hilal'in gözlerinin içinin güldüğünü fark etti. İçerideki genç adam kızına iyi geliyordu. Leon konuşmalarını, hal hareket ve tavırlarını beğenmişti. Saygılı biriydi. Şimdilik gözlemleri olumlu yönde olmuştu.

Kahveler gelince tavla faslı yarıda kalmıştı. Hilal, ilk anne ve babasına daha sonra ise Leon'e uzattı tepsiyi.

"Teşekkür ederim." Hilal gülümseyerek yerine oturdu.

Leon bulunduğu ortamın keyifli olduğunu düşündü. İster istemez kendi ailesi ile karşılaştırdı onları. Bu denli sıcak bir ortamda bulunmayalı çok zaman olmuştu. Eve gitmek istemiyordu ama daha fazla da kalamazdı. Müsaade isteyerek ayaklandı. Hilal ona kapıya kadar eşlik etti.

"Teşekkür ederim Hilal çok güzel bir akşamdı."

"Rica ederim."

Leon cebine koyduğu telefonu çıkardı. "Bunu unutmuşsun o yüzden gelmiştim."

"Aa. Hiç farkında değilim. Teşekkür ederim."

Leon uzanıp Hilal'i yanaklarından öptü. Kokusunu ilk defa bu kadar yakından alıyordu. Az önce bu evden ayrılmak istemediği düşünüyordu yanıldığını hissetti sonsuza kadar Hilal'in kokusunu alabileceği bir yerlerde olmalıydı. Kokusunu içine çekerek geri çekildi. "Ben kendi telefonumu çaldırdım ve kaydettim. Belki arada konuşuruz diye."

"Olabilir belki konuşuruz." İlk başlarda tabiki ağırdan alacaktı.

"Ben artık gideyim o zaman. İyi geceler."

"İyi geceler."

Hilal kapıyı kapatıp arkasına yaslandı. Çok hareketli ve güzel bir akşam olmuştu. Babasını uyuyacağını söyleyerek odaya çekildi. Annesi ile baş başa kaldılar. İşte şimdi yanmıştı.

"Hilal hanımcım."

"Ya anne bakmasana bana öyle."

"Nasıl bakıyor muşum?"

"Bir şey saklamışım gibi."

"Saklamıyorsun sanki. Kızımın sevgilisi var ve ben bunu sonradan öğreniyorum." Annesinin trip atmasına gülümsedi Hilal.

"Öyle bir şey değil."

"Nasıl değil çocuk elinde buket ile geldi kapıya."

"Arkadaşım sadece ufak bir sorun olmuştu aramızda kendince özür diledi."

"Hiç arkadaşça bakışlar değildi onlar."

"Nasıl bakışlardı onlar?"

"Çocuk bütün gece senden gözünü alamadı. Dalıp dalıp gülmeler. Gülmek demişken siz ikinizin masada otururken neye güldünüz öyle?"

"Aa canım ortak bir anımız vardı ona güldük. Hadi annecim ,hadi uyuyalım. Sorularını sonra sorarsın hatta liste yap unutursun falan mazallah."

"Bak birde dalga geçiyor Hilal işi gücü var mı? Bak hiç duyuyor mu beni! Kız gelsene buraya."

Hilal odasını kapısını kapatıp derin bir nefes aldı. Annesinin soru yağmurundan kaçabildiğine sevindi. Geceliğini üzerine geçirip kendini yatağına bıraktı. Leon'un kapı önünde onun kokusunu içine çektiğini fark etmişti. Kalp atışlarının hızlandığını fark etti. Tuzlu kahve deyişi aklına gelince kıkırdamaya başladı. Eli kalbinin üzerine gitti. Telefonundan gelen mesaj sesi ile komodine uzandı. 'Leonidas' yazısını görünce meraklanarak yatak içinde oturdu. Sırtını başlığa yasladı.

'Uyudun mu?' Daha bir saat olmuştu ayrılalı mesaj atması Hilal'i mutlu etmişti.

'Uyumuyorum.' Yazdı. Cevap verdiğine göre zaten uyumamış oluyordu. Yazdığını sildi. 'Henüz değil.' yazıp mesajını gönderdi.

Leon sokakların boş olmasından yararlanarak hızlı bir şekilde eve ulaşmıştı. Bahçedeki hamağa uzandı bir bacağını yere koyup kendini sallıyordu. Hilal'in numarasını almıştı normalde birilerinin telefonunu kurcalamazdı ama başka türlü utanıp sıkılacak numarasını isteyemeyecekti. Olay soğumadan ona telefondan ulaşmalıydı. Arasa dahi iyi olurdu hem sesini duyardı. Bu fikrinden vazgeçti az önce beraberdiler şimdi araması biraz abes kaçabilirdi. Telefonu çıkardı mesaj bölümüne girerek yazmaya başladı ilk 'Uyuyor musun?' yazıp sildi uyuyor olsa nasıl cevap alabilirdi. 'Uyudun mu?' yazdı ilkinden pek farklı değildi ama yazacak başka bir şey bulamamıştı mesajı gönderdi. Çok geçmeden cevap geldi. Gelen mesaja gülümsemeye başladı.

'Umarım bu gece sana çok iş çıkarmadım. Çat kapı oldu.'

'İş çıkarmadın ne yaptımki altı üstü bir yemek ve kahve.'

'Olsun benim için önemliydi. Elin lezzetliymiş.'

'Senin pastacı kadar değil. Şu kekin tarifini isteyecektim ama vermezler diye çekindim açıkçası.'

Leon konuşmanın başından beri yüzünde var olan gülümsemesini genişletti. Hilal kendisine iltifat ediyordu.

'Ben biliyorum. Bir gün beraber yaparız sana öğretmiş olurum.'

Leon mesajına cevap alamadı. Çok mu hızlı gidiyordu ? Bu konularda tecrübesiz olması hiç iyi değildi.  Gözlerini gecenin karanlığında parlayan yıldızlara dikti. Bir yıldız kaydığında içinden geçirdiği dileğini fısıldadı.

"Kokusu burnumun hep yakınlarında olsun.. "

İki İken BirWhere stories live. Discover now