7 Karmaşık

485 40 8
                                    

Haftanın ikinci günü Hilal şirkette Leon ise kafe de işlerini sürdürüyordu. Öğle tatiline çıkan Hilal, Mine ve Soner Hilal'in önerisi ile kafeye gelmişlerdi. Hilal ve Mine salata söylerken Soner yemek tarzı bir şeyler seçmişti. Yemeklerini yerken hoş bir sohbete daldılar.

"Hakikaten güzel bir yermiş Hilal sayende yeni bir mekan öğrenmiş oldum." Soner hem yemeğini yiyor hem de etrafı inceliyordu.

"Evet güzeldir. Bir de tatlılarını denemelisin tavsiye ederim."

Hilal'in etrafa olan bakışları Mine'nin dikkatini çekmişti. Kolu ile Hilal'i dürttü. "Hilal didikleyip duruyorsun yesene. Hem kime bakınıyorsun sen öyle, birini mi bekliyoruz?"

"Kimseye baktığım yok canım hava yağacak gibi duruyor da ona baktım sadece."

Mine bir şey demeden yemeğine döndü. Hilalin aklında ise Leon'un neden yanlarına gelmediği sorusu vardı. Kafeye gelirken Leon'un da içeriye girdiğini görmüştü. Geçen gün ona özel olduğunun imasında bulunmuş şimdi ise onun yanına gelmemişti. Belki de işi vardı tek müşteri kendisi değildi ya.

Leon üst kattaki odasının camından bahçede keyifle sohbet eden üçlüyü izliyordu. Hilal'in en güzel gülüşlerini kendisinden başka bir adama sunmasını dişlerini sıkarak izledi. Onun geldiğini görmüş tam yanına gideceği sırada görüş açısına sanki başka bir yer yokmuş gibi dibinde oturan adamı fark edince gitmekten vaz geçmişti. Keşke masaları alırken daha geniş seçseydim diye düşündü. Leon içinde anlamlandıramadığı duygu ile abarttığının farkında bile değildi. Yemek yiyen üç kişiyi ondan başka gören herkes arkadaş diyebilirdi. Tırnaklarını yemeye başlamışken Hilal'in ona doğru dönen bakışları ile hızla pencerenin önünden çekildi. Nasıl fark etmişti. Bir süre daha yerinde bekledi. Tekrar pencereden baktığında ise Hilal'in yerinde bıyıklı bir adam oturuyordu.

Hilal yol boyunca camdan dışarıya baktı. Deliriyor muydu acaba? Çok kısa bir an Leon'u gördüğüne yemin edebilirdi. Gözlerini kırptığında ise kaybolmuştu. Liseli ergenlere döndüğünü geçirdi içinden. Soner arabayı park ettiğinde geldiklerini fark edip arabadan indi. Soner bunu sık sık yapmaları gerektiğini söylerken ona gülümsemekle yetinmişti. Masalarına dağılıp dosyaları ile ilgilenmye başladılar.

Leon Çiğdem'i yanına çekti kafede de kimse kalmamıştı zaten.

"Sevgilisi gibi değildi diyorsun yani."

"Yani Leon abi çokta dikkat etmedim ama olsa anlardım." -'Tıpkı şu an senin neden kıvrandığını anladığım gibi.' Bu sözler Çiğdem'in iç sesiydi.

Leon Çiğdem'i Hilal ile ilgili soru yağmuruna tuttuktan sonra kendini mutfağa attı. Hilal'in yanına gitmediğine pişman olmuştu. Kurabiye hamurunu yaparken iş görüşmesine birinin gelmesi ile hamuru bir köşeye bıraktı. Yeni gelen kişi ile anlaşmıştı. Oda Çiğdem gibi üniversite öğrencisiydi gündüz öğrenimi olması işine gelmişti. Çiğdem ile vardiyalı olarak ayarlayabilecekti.

Akşam üstüne doğru Hakan gelmişti. Leon son kalan işlerini halletti üzerini değiştirip kafeden ayrıldılar. İkisi yarışma için gerekli başvuruları yaptı. Güneş geride kızıllığını bırakarak batmıştı. Leon arabasını spor salonuna doğru sürdü. Bugün olanları Hakan'a anlatıyordu.

"Yani diyorsun ki yenge diye erken sahiplendim. "

"Gayet samimiydiler oh oh gülüşmeler kıkırdaşmalar."

"Belki arkadaştırlar bizim yok sanki arkadaşımız öyle."

"Salatasına sos döküyordu ağabeyciğim."

İki İken BirWhere stories live. Discover now