3 Hey Garson

473 28 4
                                    

Yeni bir güneş; yeni gün, yeni umutlar, yeni heyecanlar demekti. Hilal erken kalkıp kahvaltısını etmişti bu monotonluktan iki hafta sonra işe başlayarak kurtulacak olması onu yeterince memnun ediyordu. Aynanın karşısına geçti saçlarını topladı. Yok olmamıştı dağınık bırakmak daha güzeldi. Hazırlanarak moda atölyesine doğru arabasını çalıştırdı, arkadaşının nişanı için kıyafet diktiriyordu, son bir iki provası kalmıştı. Ortaya nasıl bir şey çıkacağını bir hayli merak ediyordu. İstanbul trafiğinden kurtulmak için ara sokaklara geçiş yaptı üniversite yıllarını burada geçirmesi onun için ne büyük bir avantajdı. Radyonun sesini yükselterek ara sokaklarda kayboldu.

Aynı saatlerde Leon kafenin mutfağında bir yandan poğaçaları fırından çıkartıyor diğer yandan makinede çırpılan kremayı kontrol etmeye çalışıyordu. Elemanlarından Fatih rahatsızlanınca Çiğdem tek başına kalmış, ona yardım etmeye gelmişti. Canına minnetti mutfak ile haşır neşir olmayı oldukça seviyordu. Fırından çıktıktan sonra minik birer pizzalara dönüşecek hamurların üzerine kestiği çeri domatesleri ekledi. Kaşar peynirini rendeliyor, hamurların üzerine ıslıklar eşliğinde serpiştiriyordu. Rendelenemeyecek kadar ufalan peynir parçasını ağzına attı. İşte en zevkli kısımlardan biri de malzemelerden aşırmaktı küçükken bunu evde hep yapıyor annesinden ise azarı işitiyordu.

" Leon Bey malzemeden çalmayalım lütfen sizin gibi bir müesseseye yakışıyor mu bu? "

Leon arkadaşı Hakan'ın sesini duyunca daldığı anılarından çıkmıştı ellerini önlüğüne silerek arkadaşını kucakladı.

" Az bir işim kaldı. İlgileneceğim daha sonra seninle. "

Hakan dilini dişlerine vurarak çıkladı sesini incelterek konuşmaya başlamıştı. Elini yukarı doğru kıvırarak alnına dayadı. Diğer eli ise belinde bükülüydü.

" Hep iş hep iş bir kere olsun bana zaman ayırdığın yok Leööööon. " sonlara doğru Hakan'ın büzülen dudaklarına karşılık Kerem hakanın alnına şaplağı yapıştırmıştı.

" Zevzeklik yapma! "

" Acıdı oğlum be yavaş olsana. "

Hakan eli ile başını ovalamıştı bu herifin elinin ayarı hiç yoktu. Leon önlüğünü belinden sökerek tezgahın üzerine bıraktı. Arkadaşını itekleyerek dışarı çıkardı elindeki poğaçaları servis tabağına bir maşa yardımı ile yerleştirmeye başladı.

" Dikilme öyle de hadi bize birer limonata koy şunlardan yiyelim. "

" Misafir çalıştırıyorsun olmuyor ama patron. "

Leon hiç bir şey demedi, ikisi için bir tabağa aktardığı poğaçaları masaya bıraktı az sonra elindeki limonatalar ile Hakan gelmişti.

" Uzun zamandır görüşemiyoruz dün uğradım ama gelmemişsin buraya. "

Hakan'ın ağzı dolu olmasından dolayı kelimeler yuvarlanarak çıkmıştı. Leon çıkan iğrenç sese istemsizce yüzünü buruşturdu.

" Yavaş ye boğulacaksın şimdi. "

" Olmaz bir şey. Hafta sonu halı saha maçı var adam eksik- "

" Ve yerine biri lazım. " Leon Hakan'ın sözünü tamamladı.

" Evet bildiniz, geliyor musun? " Adam kaşlarını kaldıracak cevapladı.

" Tabi sana daha atraksiyonlu şeyler lazım. " Sevmediği tipler ile aynı ortama girmek istemiyordu. Leon, bunun için her seferinde gelen talebi geri çeviriyordu. Boş muhabbet çekeceğine evinde oturmayı tercih ederdi.

" Onu bunu bırak şimdi de sana bir şey soracağım. " Elini cebine attı bir bez parçasına sardığı bilekliği çıkardı.

" Bunu yakınlarda tamir ettirebileceğim bir yer var mı? " Hakan ela gözlerini irileştirerek bilekliğe bakarak gülmeye başladı.

İki İken BirWhere stories live. Discover now