5: Çifte İntihar

1.9K 173 383
                                    


Chuuya gözlerini araladığında kendi odasında, yatağındaydı. Vücudu daha önce hiç olmadığı kadar çok ağrıyordu. Tek bir parmağını kıpırdatacak hali yoktu ama kalkması gerekiyordu. Olan biteni hatırlamakta zorluk çekse de kalkması gerekiyordu. Çünkü Dazai bir yerde onu bekliyor olmalıydı.

Dişlerini sıkarak doğruldu. Odasındaki boy aynasına baktığında iç çamaşırına kadar soyulduğunu ve sargı bezleriyle sarıldığını gördü. Bunları Dazai mi yaptı..? Gözleri şaşkınca açıldı. Yanakları anında al al olurken gözlerini yumdu. O geceki saldırısını hatırladığında iç çekti. Bitkin düşmüş olmalıydı.

Gözlerini tekrar açtıktan sonra üstüne bir tişört ve eşofman alıp koridora çıktı. Evi hiç olmadığı kadar ferahtı, sanki birisi tüm camları açmıştı. İçerisi tamamen aydınlıktı.

Kendi evine şaşkın şaşkın bakarak salona vardığında koltukta kitap okuyan Dazai'yi gördü. Tüm dikkati kitapta gibiydi, Chuuya'yı bile fark etmemişti. Chuuya kendini göstermek isteyerke konuştu, "Beni buraya kadar taşıdın mı?"

Dazai sesle beraber irkildi ve diğer çocuğa baktı, "Uyanmışsın..." Gülümsedi. "Evet. Evin çok karanlıktı, ben de sorun olmayacağını düşünerek perdeleri açtım."

"Ah..." Kendi salonunu bir kez daha süzdü Chuuya. "Kendi evim olduğuna inanamadım."

"Neden hep agresif olduğunu anlar gibiyim," dedi Dazai alayla. "Bundan sonra perdelerini açık tutmaya çalış."

Chuuya iç çekti ve yavaşça Dazai'nin yanına ilerledi. Tam önünden geçip cam kenarına ilerledi. Dışarıdaki şehri izlemeye başlarken konuşmaya devam etti, "Hala alaylı davranabilmeyi nasıl başarıyorsun?"

Dazai de kitabını kapatıp ayağa kalktı. Chuuya'nın yanına ulaştıktan sonra dışarıyı izleyen çocuğu izlemeye başladı, "Planımın başarısızlığına rağmen mi diyorsun?"

Chuuya kaşlarını çatarak arkasını döndü, "Ne başarısızlığı?"

"Sana ölü sayısını olabildiğince azaltmak istediğimi söylemiştim ya," diye açıkladı Dazai. Bu sefer o gözlerini Chuuya'nın üstünden çekti, dışarıya çevirdi.

Chuuya o anda durumu kavradı. Dazai'nin kastı, karşı tarafın adamlarıydı. Kendi adamları değil. "Ben düşünmüştüm ki..."

Dazai güldü, "Ucunda ölüm olan bir göreve seni sürükleyeceğimi mi?"

Chuuya kızararak arkasını döndü. Üstelik, görev öncesinde öleceklerini düşünerek romantik şeyler bile söylemişti Dazai'ye! Tanrım, rezalet... Yüzünü elleriyle kapatarak ofladı. "Dazai! B-ben sandım ki... İkimiz de ölecektik..."

Dazai gülmeyi keserek Chuuya'ya baktı, "Doğrusu... A planım işleseydi riske bile girmezdik. Fakat B planının sonu öyle gibiydi." Eğer yetişemeseydim, ölecektin, diyemedi. Ama düşünmek bile yüzündeki gülümsemeyi yok etmişti.

Chuuya Dazai'nin aniden mutsuzlaştığını görerek konuştu, "Neşelen hadi, koskoca bir örgütü tek gecede çökerttik! Sahi, gelişmeleri patrona söyledin mi?"

"Oh, evet..." Dazai başıyla onayladı. "İki gündür uyuyorsun."

"HA!?" Chuuya'nın gözleri anında fal taşı gibi açıldı. İki gün mü!? "Hayır, hayır... Hemen limana dönmeliyiz!" Hızla hareketlenerek koridora yönelmeye çalıştı.

Dazai gülerek aniden hareketlenen çocuğu bileğini tutarak durdurdu, "Sakinleş biraz... Patron durumundan haberdar, hafta boyu izinlisin."

Chuuya şaşkınca Dazai'ye döndü, "Ama... Tutuklanan üyelerin sorguları?"

Remember Me (Soukoku)Where stories live. Discover now