4: Kurtarıcı

1.8K 198 80
                                    


Chuuya'nın tek gücü yerçekimi değildi. O gücü sayesinde özelliğini bir kara deliğe çevirebiliyordu. Fakat bu gücünü her aktif edişinde bilincini yitiriyordu ve kendi değil, önüne gelen her şeyi yok eden bir canavar oluyordu. İlk başta, ellerindeki gücü hissedebiliyordu. Ateş ettiği her noktadaki adamlar öylece yok oluyordu. Gerilerinde ne kan ne de kemik bırakıyorlardı.

Chikafusa, ilk başta dehşete düşmüş bir ifadeyi yüzüne yerleştirdi. Fakat sonra yüzüne eski sırıtması tekrar döndü, "Görüyorum ki yeteneklisin," diye mırıldandı. Ardından ellerini iki yana açarak bağırdı. "AMA BEN DAHA YETENEKLİYİM!" Chikafusa kahkaha atmaya başlarken Chuuya bir süreliğine durmuştu ve Dazai ile beraber adama bakmaya başlamışlardı. "İstediğin kadar adamımı yok edebilirsin, Chuuya." Parmaklarını şıklattı ve aniden Chuuya'nın ateş ettiği yerlerde yeni güvenlik görevlileri belirdi. Şimdi eskisinden bile fazlalardı.  "Her seferinde daha fazlasını yaratacağım."

Chuuya durdu. Gücü hala aktifti fakat saldırmıyordu, bu yüzden henüz bilincini yitirecek kadar güç yüklenmemişti. Şimdi tek yaptığı Dazai'ye bakmak ve bir komut beklemekti. Dazai ise kısa bir şaşkınlığın ardından gülümsedi, "Demek yeteneğin bu, Chikafusa..."

Chikafusa güldü, "Şu anda etrafınızda bulunan hiçbir güvenlik görevlisi, etten ve kemikten değil!" diye haykırdı. Öyle gururluydu ki, gözleri parıldıyordu ve şimdiden zafere ulaşmış gibiydi. "Hepsi son teknoloji silahlarla donatılmış robotlarım. Hepsi, yeteneğim yapay zekanın bir ürünü!"

"Ve bu da en başından beri nereye ilerlediğimizi çok iyi takip etmeni ve bu tuzağı kısa sürede kurmanı açıklar," diye devam etti Dazai. "Etkileyici."

"Elbette." Chikafusa burnunu havaya dikerek konuştu. "Onların hepsi benim gözlerim. Gördükleri her şeyi ben de görebilirim ve yapacakları her şeyi seçen de benim. Kısacası, sadakatinden asla şüphe duymayacağım sonsuz bir orduya sahibim!"

Chuuya dişlerini ve yumruğunu sıktı. Doğruca adama saldırmak istiyordu. Fakat adamın etrafı tamamen korumalarla çevriliydi. Tabii, kendi etrafları da öyle. Chuuya en ufak hareketinde birileri tarafından durdurulacağını biliyordu. Birkaçını yok edebilse bile, önünde sonunda birileri onu yakalamayı başaracaktı. Dazai ise tüm adamlara tek tek dokunamayacağından yeteneğini de kullanamazdı. Ama... Bir şekilde Dazai'yi Chikafusa'ya ulaştırırsa?..

Chuuya gözlerini kararttı. Tek çözüm savaşmaktı ve Chuuya emindi ki, Dazai de bunu çok iyi biliyordu. Fakat ses etmiyordu, çünkü savaşacak kişi Chuuya'ydı ve Dazai onu fazla hasara sürükleyecek bu savaşa itmek istemiyordu. Ama Chuuya bunu dert etmemişti. Dazai'nin komutunu beklemeden atıldı ve ilk kez, başlangıç komutunu verdi:

"Dazai, şimdi!"

Neredeyse tüm görevlileri şaşırtacak bir hızla öne atıldı. Hepsi Chuuya'yı canlı yakalaması gerektiğini bildiğinden ona dört bir yanından yaklaşmaya çalışıyordu. Fakat Chuuya şaşılacak bir hızdaydı ve şaşılacak bir güçte de... Tıpkı bir kara delikti. Ona dokunmaya kalkışan her görevliyi yutuyordu. Etrafı kapkara bir aurayla çevrilmişti fakat vücudu saçları kadar kıpkırmızıydı. Onu tutmayı başaran görevlileri büyük bir kuvvetle savuruyordu, savurur savurmaz da onları kendi kara deliklerinden birine hapsediyordu.

Dazai hayran kalmıştı. Chuuya'nın güçlü olduğunu zaten biliyordu. Ama bu hali... Chikafusa'nın sürekli kahkahasına rağmen Chuuya savaşmaya devam ediyordu. Dazai bu gücü kullanmanın Chuuya'yı ne kadar yorduğunun farkındaydı. Ama Chuuya'nın gözleri tıpkı bir kara delik gibi kapkaraydı ve aklında saldırmak haricinde hiçbir şey yok gibiydi. Chuuya'nın gitgide kendisini kaybettiğini biliyordu. Benliğini yitirip bir ölüm makinesine dönüşüyordu: Bir yok ediciye.

Remember Me (Soukoku)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt