On İkinci Bölüm☎

En başından başla
                                    

 "Bir şey yok, sakin olur musun ilk önce? Sadece şey yap-" sözümü bölerek "Ne yaptı? Kim?"

 "Yahu bir dur. Hırsız, kim olacak. Ben kollarım bağlı sandalyedeyken yere düşürdü sandalyeyle. Ellerim de bağlı olduğu için yere düşerken de kendimi koruyamadım. Pek önemli değil ama boş ver." Ezgi tam bir şey diyecekken tekrar kapım açıldı. Ne çok açıldı şu kapı!

 İçeriye annem ve babam girerken annemin halini gördükten sonra gözlerim dolmaya başladı. Kadın şu 2 günde çökmüştü resmen. Onun bir bebeği vardı. Böyle yapmamalıydı. "Anne." Dememle kollarıma girdi. Çok özlemiştim. Kokusunu, sıcaklığını. Her şeyini. Annemle yaklaşık 1 dakika sarıldıktan sonra gözleri kızarmış olan babama sarıldım. Sanırım uzun zamandır ilk defa sarılıyordum babama. Onu da özlemiştim. O benim hayattaki değer verdiğim tek erkekti. Onu sevmeyecek miydim?

 "Özür dilerim kızım." Dedi babam. Babam. Benden. Özür diledi. Bu hayatta bir babanın kızına özür dilediği ya da oğluna özür dilediği, görülebilecek bir şey midir? Ama baba suçluysa görülebilecektir, görülmüştü de. Benden ayrılırken gözleri yaşlıydı. Babamın daha fazla ağlamasını istemediğim için kafamı salladım. Babam benden uzaklaşırken gözlerini sildi. Sonra annem şimdi taburcu edilebileceğini söyleyerek odadan çıktılar. Geldiklerinden beri ayakta duran Ezgi ve diğerleri boş bulduğu yere oturdular. Özgür'e teşekkür etmek istiyordum. Ama bu teşekkürü şu andaetmeliydim? Daha sonra etsem olur muydu? Bence şu anda etmeliyim. Hafifçe öksürerek gözlerimi Özgür'e çevirdim. "Teşekkür ederim." Herkesin gözü bana çevrilirken Özgür sabitti. Sonradan kendisine denildiğinin farkına vararak gözlerini bana çevirdi. Konuşmama devam ettim.

 "Teşekkür ederim çünkü beni kurtarmaya çalıştığın için. Özür dilerim. Çünkü seni kurtaramadığım için." Kafamı aşağıya eğerek gözümden akan yaşı sildim. Neden ağlıyordum hemen? Ayrıca hayatımda ilk defa babamdan sonra bir erkekten özür diliyordum ve kendimi çok mahcup hissediyordum. "Almila saçmalama senin ne suçun olabilir ki? O adi şerefsiz seni arabayla kaçırırken ben kaza yaptığımda elinden ne gelebilirdi? Kendini suçlu hissetme. Ben iyiyim. Biz iyiyiz. Şimdi kalk ve hastaneden çıkalım bir an önce. Annenler halletmiştir taburcu işini. "Bir şey söylemeyi unutmuş olmalı ki kaşlarını kaldırdı. "Bu arada rica ederim, ne demek." Dedi ve gülümsedi. Ben de artık kendimi üzmemem gerektiğini anladım. Yattığım yerden Ezgi'nin yardımıyla kalkarken hiçbir eşyam olmadığı için kapıya doğru yürüdüm. Koridorda çete gibi yürüdüğümüzün farkındaydım. Bir kişi hastane kıyafetiyle önde ölü gibi yürüyor, arkasında 4 kişi onu takip ediyor. Bir dakika. Hastane kıyafeti? Buraya gelirken üstümde olan kıyafetlerim nerede? Anneme doğru yaklaşınca kulağına kıyafetlerimi sordum. O da boş ver eve böyle git cevabını verdi. Hepimiz hastaneden çıkarken karşımızda 3 tane araba vardı. Biri bizim biri Özgür'ün diğerini tanımıyordum herhalde bizim çocuklardan birinindir diyerek arabaya bindim. Tahminim doğru çıkarak araba bizimkilerden yani Aykut'un arabasıymış.

Yanlış Numara?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin