19-Oyun

270 42 61
                                    

[Düzenlendi]

"Elinden geliyorsa azcık sevsene beni. İçinden geliyorsa tutup öpsene beni."

-Yedinci Ev

*

Sabah kahvaltılarının en sevdiğim yönü, babaannemin bize yapmış olduğu o dumanı tüten mıhlamasıydı. Ekmeğin kenarını kopardıktan sonra gülümsedim. "Mıhlamayı kim en çok uzatırsa o kazansın."

Hepimiz birden yemeğe daldığımız sırada içeriye Sıla abla girmişti. "Afiyet olsun, gençler."

"Otursana Sıla abla." Diyerek ona nezaketimi göstermeye çalıştım. Sonuçta bize gelin gelecek bir kızdı.

"Teşekkür ederim." Gözleri Barış abimi buldu. "Barış, ben diyorum ki kahvaltıdan sonra çay içmeye mi gitsek ?"

İçimden, 'Ooo,' nidaları yükselirken, abimin buna ne cevap vereceğini merakla beklemeye başladım.

Abim öksürmeye başladı. "Çay mı ? O zaman Yağmur'da gelsin. Hem canın sıkılıyordu değil mi kardeşim ?"

Kafamı iki yana salladım. "Hayır, sıkılmıyor. Hatta ben dere-"

Abim masanın altından ayağıma tekme attığında kaşlarımı çatarak ona baktım. "Tabii, benim canım aslında sıkılıyor. Onur, sen de gelsene."

Onur kafasıyla onayladı. "Bora'da gelsin bizimle."

Sıla ablanın yüzü değişmişti. Aslında onun amacı Barış abimle baş başa kalmaktı fakat abim buna izin vermiyordu.

Onur, bana bakarak sinsice gülümsedi. "Biliyor muydunuz ? Feyyaz'da burada çalışıyormuş. O da gelsin."

Onur, az sinsi değildi. Resmen beni sinir etmek için elinden geleni yapıyordu. Peki ben de Ceylan'la olan konuşmalarını Feyyaz'a anlatsam, şu an güldüğün gibi gülebilir misin, Onur ?

Dişlerini sıktı ve sessizce mırıldandı. "Gelsin de bir dövelim."

Barış uyarıcı bir bakış attı Onur'a. "Babamız onu seviyor. Demek ki güvenilir biri. Gelsin tabii."

Sıla oflayarak mırıldandı. "Köy halkıyla beraber gitseydik o zaman."

"Abilerim." Dedim ayağa kalkarak. "Hatice teyzenin oğlu Hasan Ali'de gelsin mi ?"

Barış abim gülümsedi. "Gelsin. Ondan zarar gelmez."

Onur kaşlarını çattı. "Ama söyle ona bilimsel bilimsel konuşmasın. Çocuğun dilinden anlamıyorum."

Gülümseyerek babasının marketinde çalışan Hasan Ali'nin yanına gittim. "Ali, bugün biz bir şeyler içmeye gideceğiz. Sen de gelir misin ?"

"Benim gelmemi mi istiyorsun ?"

"He, senin gelmeni istiyorum. Çok eğlenceli olacak."

Bizimkiler hazırlanmış, çoktan minibüse biniyorlardı. "Hadi, geç kalıyoruz."

Ali, anahtarını babasına bırakarak benimle birlikte minibüse bindi. Yolda giderken de Feyyaz'a mesaj attım. Pazar tatili olduğundan gelebileceğini söylemişti. Zaten işi Şehirde olduğundan, bizden önce giderek yerlerimizi ayarlayacaktı.

--

Çaylarımızı içerken, Sıla abla birden ayağa kalktı. "Gençler, bir oyun oynayalım mı ? Eğlenceli zaman geçiririz."

Barış abim gözlerini kısarak ona baktı. "Ne oyunuymuş o ? Doğruluk cesaretlilik mi ?"

Abimin alaylı tavrına herkes gülerken Sıla, kızgın bakışlarla baktı ona. "Bir filmde görmüştüm. Herkes telefonlarını bir sepete topluyor. Kimin telefonu çalar veya bildirimi gelirse onu herkese okuyor. Barış, eğer cesaretin yoksa oynamazsın."

Martı OlsaydıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin