Gerçekten şu dört ay içinde onun o mavi gözleri sonsuzluğum olmuştu.O gözlere bakınca kayboluyordum. Sen Deniz, sen benim mavim, sonsuzluğumsun...
'Sonsuza kadar birlikte yaşayalım mı? Mutlu sonumuz değil mutlu sonsuzumuz olsun. Gözlerinin mavisi be...
"Ne böleceksin be, 'ooo' layıp durma ağzının ortasına çakarım"
"Tamam neyse onu bunu bırak, hazırlan cafeye gideceğiz, Bora falan da gelecek. Yarım saate seni almaya geliyoruz, bay bay" diyerek telefonu kapattı.
Onu bir tarafıma takmayıp giyinecek bir şeyler bakmaya başladım.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Zehra'nın kombini 👆👆
Giyecek bir şeyler bulup giyindim. Saçlarımı doğal halinde açık bıraktım ve biraz makyaj yaptım. Deniz'lerin gelmesine 10 dakika falan kalmıştı. Bende biraz İnstagram'da gezinip Deniz'in son attığı fotoğrafa 'Bir tarafıma benziyorsun, çok malsın ' yazdım.
Deniz beni çaldırıp kapatınca çıktım ve gelen arabaya bindim.
"Allah'ın fakiri. Çaldırıp kapatıyor." diyerek dalga geçtim.
"Üşendim aramaya" dedi.
Göz devirip diğerlerine de selam verdim.
"Ee nereye gidiyoruz?"
"Cafeye dedim ya gerizekalı!"
"Mal!" diyerek telefonumla ilgilenmeye devam ettim.
Sonunda cafeye geldiğimizde arabadan indik ve cafenin dışarıda bulunan yerine oturduk.
Garson yanımıza gelip ne istediğimizi sordu.
"Ben bir çikolatalı pasta ve kahve alayım." dedim. Sonuçta eniştem buradaydı ve her şey beleşti.
"Bende çikolatalı pastayla çay alayım" dedi Deniz.
"Ben iki tane meyveli pasta, bir tane de büyük boy limonata istiyorum." dedi Bora.
Oha lan ayıya bak.
"Bora sen ödeyeceksin kardeşim."dedi Ulaş. Tabii bu gerizekalı yusuf yusuf oldu.
"O zaman ben bir çiklet alabilir miyim?" dedi masumca.
"Ulan salak, rezil etme beni. Al ne alıyosan tamam."
"Ulaş kankam candır" diyerek tekrar eski istediklerini istedi. Bizde bu haline gülüyorduk.
