2.BÖLÜM

6.8K 228 26
                                    

Gece, yer yüzünü bir yorgan gibi örtü. Ay tüm parlaklığıyla gök yüzündeki yerini aldı.Ana kuzularının hepsi biraz sonra olacaklardan habersiz bir şekilde huzurla uyuyor. Bu ana kuzularının gecelerini zehir etmek isteyen bir grup ise son hazırlıklarını yapıyor. Sanki birşey olacağını hissetmiş ülkenin farklı noktasındaki iki ananın dudaklarından şu sözler dökülüyor ''Allah'ım sen evlatlarımızı koru. Hakkımızda hayırlısı neyse onu göster.'' Hasretle evlatlarını bekleyen, dillerinden dualarını eksik etmeyen yüreyi yanık iki ananın duası bitince çelik tepe karokoluna kurşun yağmaya başladı.

Silahını alan dışarı çıkıp onlara saldıran vatan düşmanlarına ateş ediyordu. Gecenin sessizliği gitmiş yerini silah sesleri, vurulan askerlerin inlemeleri, askerlere emir veren komutanların sesleri almıştı.

Sude, yaralı askerle ilgilenirken komutanlar da askerlere moral verici sözler söylüyorlardı.

Çatışma saatlerdir devam ediyordu. Ne Türk askeri pes etmişti ne de hain terör örgütü.

Osman komutan gözlerini su tankerine dikti. Bir süre tankere baktıkdan sonra bağırdı ''Sait''
Sait, sanki saatlerdir çatışan o değilmiş gibi gür bir sesle ''emret komutanım.'' dedi. ''Kanat; aydınlatma, bulabildiğin kadar cephaneyle su tankerinin yanına gel. Sakın vurulma, vurulursan kafanı kırarım.'' dedi. Komutanlarının konuşmasını duyan askerlerin yüzünde bir gülümseme oluştu. Çünkü biliyorlardı, komutanlarının bir planı vardı ve birazdan cehennemi andıran bu yerden kurtulacaklardı.

Yağız komutan, duyduğu sesle kafasını çevirdi. Bir asker yaralanmıştı. Kanaması durdurulmassa hayatını kaybedecekti. Yağız komutan sinirle soluyarak '' ne işin var senin orada.'' dedi. Yağız komutan bulunduğu yerden çıkarak yaralı askere doğru yaralı bacağının izin verdiği kadar hızlı bir şekilde ilerlemeye başladı. Asker ''gelme..!'' diyerek inledi.Yağız komutan askerin sesini duymuyormuş gibi ilerlemeye başladı. O askere doğru ilerlerken üzerlerine yağan kurşunlardan biri göğsüne isabet etti. Yağız komutan dizlerinin üzerine çöktü. Bir kurşun daha isabet ettiğinde sırt üstü yere düştü. Komutanının yere düştüğünü gören bir asker
''Uzman Yağız vuruldu'' diye bağırdı. Su tankerine gitmekte olan Osman koşarak Yağız komutanın yanına gitti. O an gözü hiçbirşey görmüyordu. Ne üzerine yağan kurşunlar umrundaydı ne de açıkta olduğu. ''Kardeşim.'' diyerek Yağız komutanın kafasını dizine koydu.
''Dayan kardeşim. Kurtulacaksın. Helikopterler birazdan burada olacak. Birazdan bu cehennemden kurtulacağız.''
Yağız komutanın yüzünde acı bir tebessüm oluştu. ''Kanımı yerde koyma, intikamımı al kardeşim.''
''Hayır, hayır, yaşayacaksın. Kurtaracağım seni bu cehennemden.''
''Eşhedü enle ilehe...illallah...ve eşhe...dü...muham...meden....ab...du..hu...ve...ra....su...luh...'' Osman komutan, Yağız komutana sarılarak bağırdı ''Alacağım kardeşim intikamını alacağım.''
Osman komutan, Sait'in kendisine seslenmesiyle kendine geldi. Ayağa kalkarak su tankerine doğru yürümeye başladı. Tankerin yanına geldiklerinde Osman derin bir nefes alarak tırmanmaya başladı. Silahını ayarlayıp Sait'e ''aydınlat'' dedi. Sait elindeki aydınlaymayı patlattığında etrafa bir kızıllık yayıldı. Osman gördüğü teröristleri bir bir vurmaya başladi.

Neye uğradığını şaşıran Küpeli Necla ''ne oluyor'' dedi.
Yanındaki kişi ''Bu poyrazın adamı olmalı.''
''Demek poyrazın adamı.''
''Kendisi uzman. Keskin nişancı. Şimdiye kadar altı adamı indirdi. Kafamızı bile çıkaramıyoruz. Geri çekilmeliyiz heval.''
Küpeli Necla sinirlenmişti. ''Geri geleceğim çelik tepe.'' Sinirle bağırdı ''geri çekiliyoruz.''

Nihayet saatler süren çatışma bitmiş hain terör örgütü geri çekilmişti. Askerler derin bir nefes aldı. Şafak sökmek üzereydi. Osman, elindeki rengini şehitlerin kanından alan ay yıldızlı al bayrağı kardeşim dediği can yoldaşının üzerine örttü. Gözlerini karşısında duran dağa dikti. ''Yanına geleceğim kardeşim ama ilk önce intikamını alacağım.''

ASKERİYE DOKTORUWhere stories live. Discover now