1.BÖLÜM

9.6K 322 27
                                    

Araçtan indikten sonra karşımda duran karakola baktı. Çatısına kırmızı boya ile ''Çelik Tepe '' yazıyordu. İçinden ''işte geldim çelik tepe babamın yarım bıraktığı işi tamamlamaya geldim.'' Kendinden emin adımlarla nöbetçi askerin geçmesi için açtığı nizamiye kapısından geçti. Kendini bekleyen komutana çantasından çıkardığı belgeyi gösterdi. Bir yandan da komutanın yüz ifadesini izliyordu. Komutan belgeyi inceledikten sonra kendini tanıttı ''Asteğmen Hakan Küçükarslan diyerek elini uzattı. Kızda ''Doktor Sude Arslan memnun oldum komutanım'' diyerek uzatılan eli sıktı...

#####

Karakola geleli iki gün olmuştu. Bu iki gün içinde karakola alışmıştı. Buraya gelirken içinde biraz şüpheleri vardı. Neden olmasınki sonuçtu çalışacağı yer dağ başıydı ve otuz erkeğin arasında görev yapacaktı. Bunu aslında kendi istemişti ama yinede biraz ürkmüştü. Çünkü otuz erkeğin arasında tek başınaydı. Ama bu şüphelerini yıkmışlardı. Sude burada bir aile ortamı bulmuştu. Sanki orada onlarla beraber yıllarca yaşamış gibi kendini rahat hissediyordu. Ona ''Abla'' diye hitap ediyorlar, bir kardeşin ablasına yaklaştığı gibi yaklaşıyorlar. Geceleri yatmadan önce beraber türkü söylüyorlar, bir birleriyle şakakaşıp sohbet ediyorlar, bir birlerine hayat hikayelerini anlatıyorlardı. Asteğmen Hakan ve Durali Başçavuş ile askerler hakkında konuşuyorlardı. Bu iki günde Sude gerçek dostun nasıl olacağını öğrenmişti.

Sude gök yüzüne bakarak bunları düşünüyordu. O kadar dalmıştı ki yanına gelen Mahmut'u fark etmedi. Mahmut konuşmaya başladında yerinden sıçradı. Mahmut o kadar telaşlıydı ki Sude'nin kortuğunu fark etmedi.

''Abla hemen hazırlan görev var.'' dedi.

####

İki komutan kayaların arasında zikzak çizerek ilerliyordu. Hedefleri bir an önce karakola varmaktı. Soluk soluğa, yürürlerken Yağız Komutan konuştu

''Abi, çarşı iznine çıkınca bir hamama gidelim mi?''

''Gidelim kardeşim. Hem poyraz timi de alırız. Hatta Durali Başçavuşuda alırız yanımıza.''

İki komutan aynı anda güldüler. Ama bu gülmeleri kısa sürdü. Osman komutan
''Yağız yere yat'' diyerek arkadaşını kayanın arkasına ittirdi. Kendi de kayanın arkasına geçerek nereden ateş edildiğini anlamaya çalıştı. Sonra iki komutan da ateş etmeye başladı.
Yağız komutan
''Arkadaş, bir müsade  edin de biraz gülelim.''

''Bence gülmeni karakola sakla. Bir an önce buradan nasıl kurtulacağımızı düşün.''

''Abi, yarısını sen halledersin yarısını da ben sonrada güle oynaya gideriz korakola.''

Osman komutan sinirle güldü. Kendi kendine konuşur gibi

''Göreve çıkarken Hüsamettin Albay yanına istediğin birini al dediğinde neden seni seçtim ki.''

'' Benim cazibeme dayanamadığın için.''

''Ağzın çalışacağına elin çalışsın''

''Benin elim çalışıyor ama seninki pek çalışıyormuşa benzemiyor.''

Osman komutan içinden sabır çekti. Yağız komutanı duymamış gibi davranıp bir plan yapmaya başladı.

''Yağız şimdi geri geri şu kayaların arkasına gideceğiz. Ordan tüm gücümüzle aşağıdaki köye gideceğiz. Eğer şansımız varsa onlar bize yetişmeden izimizi kaybettirip bir eve saklanacağız ve bizimkilerin gelmesini bekleyeceğiz. Eğer şansımız yoksa biz bir eve saklanmadan bize yetişecekler ve bizde son nefesimize kadar çatışacağız, sesleri duyan köylüler karakolu arayacaktır eğer şansımız varsa biz son nefesimizi vermeden bizimkiler gelip bizi kurtaracaklar, şansımız yoksa  bizimkiler gelmeden son nefesimizi vereceğiz.''

ASKERİYE DOKTORUWhere stories live. Discover now