GERCEKLERE ADIM ATARKEN

105 7 69
                                    

Selam arkadaşlar lafı yine çok uzatmayacağım herkese iyi okumalar.

Dayıda benim baktığım yere odaklandı. Selim’i tanıyor olamazdı. Benim kardeşimi emanet ettiğim kız şimdi karşıma bir veliaht olarak çıkmıştı. Hem de bana düşman olan birisinden iyi de niye böyle bir şey yapmıştı. Damla’yı kaçırmak için yardım mı etmişti yoksa onları kaçıranlar yardım mı etmişti? Ne kadar kotu tarafta olursa olsun niyet önemliydi. Neredeyse iki yılın birlikte geçmişti. Damla ile hastane hastane gezmek zor olduğu için Ankara’da kalmıştık. Tabi tek sebep bu değildi. İyi doktorlar vardı ve burada iyi olacağına inandığım için kalmıştım.

“Okan Öztürk’ün veliahtlarından biri böyle ufak tefek durduğuna bakma oldukça güçlü bir veliaht.” Dedi. Oturacağımız yere sonunda gelmiştik ama kendimi Selin'e bakmaktan alıkoyamıyordum. O kadar iyi tanıdığımı sandığım insan tam bir hain çıkmıştı. Beni ve kardeşimi o kadar korumuştu ve şuan bakıyorum ki hepsi bir yalanmış. Yerime oturduğunda arkamı dönerek bakmaya devam ediyordum. Beni görmediği için rahattım ama ya benim gerçek kimliğimi biliyorsa bunca şey bu yüzdense buna şaşırmam gerekir miydi?  Yanıma bu yüzden sızmış olabilirdi. Tek amacı ben ve Damla olabilirdi. Salondan bir uğultu yükseldiğinde herkesin pür dikkat baktığı yere odaklandım. Büyük kapıdan içeriye beyaz pelerinli biri girdi. Üzerindeki elbise benim üzerimdekinin aynısıydı. Burada nasıl bir oyun dönüyordu?

“Damla mı?” sorduğum şeyle başımı hızla Sayıya çevirdim. Ne olur kardeşimi bulmuş olsun. Ya tüm o hayallerim ne olacaktı? Damla ile tatil hayalim vardı. Yağız’ı bırakıp gidebilir miydim? Bir kere daha bunu yapabilir miydim? Onun beni bırakıp gitmesinden deli gibi korkarken buna benim kalkışmam ve beni sorgusuz sualsiz affeden, ailesinin içine sokan, bana ilk defa aşkı öğreten adama bunu yapabilir miydim? Şuan şunun  farkına vardım. Karşımda bize doğru yaklaşan kişinin Damla olduğunu düşününce bile sevinemiyordum. Aklıma ilk gelen şey Yağız'ı bırakamama düşüncesi oldu. Burada onunla kalmayı çok isterdim ama Damla buna izin vermezdi. Onun için aşk zayıflıktı tek gecelik ilişkileri oldu hep daha ileriye gitmesi bağlanmadı. Onun aksine ben hep inandım bir gün aşkın beni bulacağına ve buldu da. Dayının başını iki yana sallamasıyla ne tepki vereceğimi ilk defa bilemedim.

“Kim peki?” diye sordum.

“Seni tek başına aç kurtların önüne atmamı beklemiyordun herhâlde.” Dedi. Onun kafasında gezinen tilkileri tam anlamıyla birleşen de tahmin ediyordum ve hiç iyi gelmiyordu. Bir kahin değildim ama  hikayenin kötü sonla biteceğini şimdiden görüyordum.  İlk baştan biliyordum İstanbul'a ilk ayak bastığımda sonu mutlu bitmeyen bir hikayenin baş karakteri olduğumu biliyordum. Bunu bilerek geldim ama şimdi hayatımda hiç korkmadığım kadar korkuyordum.

“Amacını tahmin ediyorum. O da benim gibi giyiyor çünkü asıl amacın beni korumak değil. İnsanlara Ölüm ikizlerinin tekrar döndüğünü ve Damla'nın kaçırılma olayını kapatıp onların ağzını kapatmak istiyorsun işte tam olarak bunu istiyorsun.” Dedim. Sesim beklediğimden daha yüksek çıkmıştı. Buna rağmen bizi kimsenin duymadığını biliyordum.

“Tatlım biraz sakin olur musun?” arkamda duyduğum sesle ikinci şoku yaşıyordum. Sanki tüm dünya bana bir ders vermek için sıraya girmişti. Neden kimse bu kadar şeyi kaldırabilir misin diye sormuyordu? Cevap bilindik olduğu için mi herkes sessiz kalma hakkını kullanıyordu. Hayat ne zaman adil olmuştu ki ben bu günde bana tolerans göstermesini istiyordum. Bu duygu benim için bir beklenti haline gelmişti. Bir gün benim de adil bir yargılamam olacaktı o günü iple çekiyor olacağım.

“Yaren” diye bildim. Arkamda dikilen kadının elini omuzumda çıplak kalan omuzumda hissediyordum. İşler her günün bir önceki güne bakarak daha karmaşık bir hal alıyordu. Başladığım noktaya bakıyorum da bu kadar karmaşık bir duruma ne ara gelebildim? Gözlerim Dayıyı buldu. Bu kadarı yapmış olamazdı demi? Bu kadar yalanlar, entrikalar hepsi oldukça fazlaydı.

BİN YILIN ŞAFAĞI   (TAMAMLANDI) #Wattys2018Where stories live. Discover now