BENİMLE ÇALIŞ...

158 24 7
                                    

Destek arkadaşlar...

Medyadaki Dayı ve Arslan

Umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar.

                            ~•••~

Her yara tende bir iz için,
hatırlanması yasak bir giz için kabuk bağlar.

Araba daha önce geldiğim evin önünde durdu. Kulağımda müziğe o kadar uyumluydu ki şuan. Etrafı bildiğim halde tekrar baktım. Bir önce ki ziyaretimde pek mümkün olmamıştı. İki katlı oldukça büyük bir saray gibiydi. Alt kat genelde camla kaplıydı. Dayının koruma konusunda pek idareci olduğu söylenemez onun içinde güvenlikte sıkıntı çıkmıyordu. Gösterişe her ne kadar önem vermediğini söylese de bu sözü eve bakılınca apaçık anlaşılıyordu. Tam bir gösteriş meraklısıydı. Zenginliğini kullanmasını iyi biliyordu. Göstermekten de pek çekinmiyordu. Kulaklıkları çıkarıp çantama gelişi güzel attım. Tam kapıyı açacakken bir koruma benden önce davranıp kapımı açmıştı. Korktukları halde görevlerini çekinmeden yapıyorlardı. Bu da bir şey sonuçta. Dayı'nın ve benim korkum birleşince ortaya böyle sahneler çıkıyor ama beni tanımadıkları çok belli.

"Buyurun Su hanım!" Bu ilgi baştan beri sinirimi bozuyordu. Neden beni saygıyla selamlıyorlardı. Bir anlarını yakalasam da öldürsem diye hatalarını bekliyordum ama derslerine çok iyi çalışmışlardı. Yiğidi öldür hakkını yeme demişler. Korkuları hariç her şey tamdı. Etraf yine yoğun güvenlik önlemleriyle doluydu. Çantamı sırtlanıp arabadan çıktım.

İçeriye girdiğimde hızlı adımlarla salona geçtim. Ayakkabım tahta döşemeye  her değdiğinde farklı sesler çıkartıyordu. Dışarısı ne kadar modern görünse de içerisi eski kokuyordu. Her yer tarih eseri eşyalarla doluydu. Salona adımı attığım an dayım en son bıraktığım bıraktığım yerdeydi. Yan tarafında birisi daha oturuyordu. İkisini de sırtı bana dönüktü. Geldiğimi görmediler. Tam karşımda her zaman ki yerinde duran kılıçları fark ettim. Bütün ihtişamı ile oradaydı. 1600 yıllardan kalma iki kılıç çapraz bir şekilde ağır bir kabzaya oturtulmuştu. Görselliği ile beni hep cezbetmişti. Damla ile kılıçta ustalaştığımız da elimize bir kereliğine verilmişti. O anları düşledim. Şimdi deri koltuğun olduğu yer boştu. Bizim için tüm salon boşaltılmıştı. O zamanlar 15 yaşındaydık. Damla beni zorlasa da sonunda onu yere sermeyi başarmıştım. Bu anım gülümsememe neden oldu. Gözümden akan bir damla yaş yanağım izledi. Hızla ilerleyen göz yaşımı elimin tersiyle sildim. Her şeyi bırakıp büyük deri koltukta oturan adamlara döndüm. Dayının başında kare şeklinde bir gazlı bez vardı. Vurduğum yer için taktığı kesin. İyi olmuş az bile yaptım.

"Beni neden çağırdın?" Sesimi mümkün olduğu kadar sert çıkarmaya çalışıyordum. Ona kızgınım, sinirliyim, öfkeliyim...  Onun bize öğrettiği her şeye şuan sahiptim. Onu öldürmek için içimde bütün duygular vardı. Yüzünde harika bir gülüşle bana döndü ben ona karşı bunları hissederken o neden bana gülümsüyordu. Sevgi değildi bunu iyi biliyordum. Seven insan bunları yapmazdı. Beni yanına çekmek içindi bu tüm çaba yine kuklası olmamı isteyecekti.

"Hoş geldin tatlım sana bahsettiğim kişi işte" yanındaki adamı dürterek beni işaret etti benden neden adama bahsetmişti ki ve nasıl ne olarak bahsetmişti. Kimliğimi saklamamızın en önemli şey olduğunu söyleyen adam beni neden durmadan açık ediyordu. Burada da mı rahat yoktu. Ben bu şehire kardeşimi bulmak için gelmiştim. Onun zengin arkadaşları beni alakadar etmiyordu ve durmadan arkadaşlarına tanıtılacak biriside değilim. Benim öfkemi unutmuş anlaşılan.

"Sizin namınızı çok duydum harika işler çıkarıyordunuz." Adam yüzüme dahi bakmadan konuşuyordu. Sanki beni hesap almaz gibi adamı o an gebertesim geldi. Sen kimsin ki benimle yüzüme bakmadan konuşuyorsun. Bu ne cüret?  İşten kastı işlediğimiz  cinayetlerdi. Başka bir konu hakkında beni rahatsız etmezlerdi. İyi işler çıkarıyorduk evet ama artık o işlere geri dönmek istemiyordum. Damla'yı bulduktan sonra buralarda durmak dahi istemiyordum. Dayımın yanında ki adam kalkıp yanıma geldi. Ne yapıyor bu herif diye diye düşünürken ilk defa yüzünü görmem beni şaşırtmıştı. En fazla 28 yaşında falan olmalıydı. Biscolata reklamında oynayan adamlara benziyordu. Önünde durup bana elini uzattı. Harika bir gülüşü vardı.

BİN YILIN ŞAFAĞI   (TAMAMLANDI) #Wattys2018Where stories live. Discover now