4.BÖLÜM 'Kavga'

65 10 0
                                    

**(Karakter ismi değiştiğğ)**


Günlerden sonra okula ilk defa yürüyerek gidiyorduk. Bunun nedeni biraz, havanın güzel olması; biraz da, ben partiden çıktıktan sonra çıkan kavgayı merak edip Bade'nin uzun uzun anlatmasını istememdi.

"Hayatımda ilk defa, gittiğim bir partiden erken ayrıldığım için mutsuzum. Nasıl başladı kavga? Detaylı anlatsana," dedim merakla. Sabah buluştuğumuzda bahsetmişti bana bu olaydan. Ve henüz nasıl bir kavga olduğunu anlatmamıştı.

"Sen ayrıldıktan sonra hediye açma faslı da çok kısa sürdü zaten. Aradan biraz zaman geçti. Hani şu, senin hayranlıkla incelediğin çocuk var ya, birden Kerem'in yanına gelip kolundan tutarak sürüklemeye başladı. Kerem'de nasıl içtiyse, çok sarhoş olmuştu. O çocukla gitmek istemeyince, çocuk yumruğu bir geçirdi. O kadar korktum ki Arelya! Zaten o anda herkes benim gibi sadece izlemekle yetindi. Birkaç kişi sonradan ayırmaya çalışsa da elinden alamadılar."

"Oha ya," dedim hayretle. O çocuğun sert yapılı biri olduğunu anlamak zor değildi. Bakışları bile farklıydı. Ama neden böyle bir öfke patlaması yaşamıştı? "Bade, dün gelip Kerem'in doğum gününü kutlamadı mı bu çocuk? Hem, arkadaş olduklarını söylemiştin. Neden Kerem'i dövsün ki?"

"Bilmiyorum ki hayatım. Ben de anlamadım. Artık Kerem ne yaptıysa, çocuğun gözlerinden alevler çıkıyordu. Çok sinirliydi."

"Umarım Kerem'e bir şey olmamıştır. O kötü bir insan değil," dedim hafifçe dudağımı büzüp. "Umarım," diye yanıtladı Bade.

Okula geldiğimizde derse ucu ucuna yetişmiştik. Gözümle Kerem'i arasam da bulamamıştım. Okula gelmeyişinin nedeni şu kavga olayı olmalıydı.

İlk üç ders hızlıca geçip tenefüse girdiğimizde, kapıdan içeriye girdi Kerem. Sol gözünün altındaki dikiş izlerine bakılacak olursa hastaneden geliyordu.

Kerem'in sınıfa girmesiyle birlikte, teneffüse çıkmayıp sınıfta kalanlar çaktırmadan onu incelemeye başladı. Ben ise daha cesaretli davranıp, yerimden kalkarak yanına gittim. Bade kantine indiği için beni durduran birisi olmamıştı.

Kerem'in önündeki sıraya ters bir şekilde oturarak kollarımı Kerem'in sırasına koydum. "Günaydın Kerem," dedim normal bir ses tonuyla. "Günaydın," derken bana değil, elinde tuttuğu cep telefonuna bakıyordu.

"Şey... nasıl olduğunu merak etmiştim. Dün, ben çıktıktan sonra bazı olaylar olmuş sanırım. Şimdi iyi misin?" dediğimde kafasını yüzüme doğru kaldırdı.

"İyiyim, teşekkür ederim," dedi normal olmaya çalışsa da sinirli olduğu anlaşılırken.

"Nasıl oldu peki? Yani, siz arkadaş değil misiniz?" dedim biraz çekinerek. Gözlerini kapatıp başını tekrar eğdi.

"Önemli bir işimiz vardı. O işi unutmamam gerekiyordu ama partide çok içtiğim için doğal olarak aklımda kalmamış. Bu yüzden kızgındı biraz. Haklıydı da."

Anladığımı belirtircesine kafamı salladım. Bu kadar olay olmasına rağmen hâlâ o çocuğun haklı olduğunu düşünüyordu.

Dudağımın kenarını hafifçe yanağıma çektim. "Yanlış anlamazsan, bir şey daha sormak istiyorum," dediğimde başıyla onayladı. "O çocuğun ismi ne?" dedim biraz çekinerek. Aklında yanlış yorumlar yapmasını istemiyordum.

"Ne yapacaksın?" diye bir ses geldi arkamdan. Tüm bedenim buz kesilmişti bir anda. Bu, o çocuğun sesiydi. Kerem'in gözleri sağ tarafımdan gelen sesin olduğu yöne kayarken, ben Kerem'e bakmaya devam ettim. Arkamı dönecek cesaretim yoktu.

"Sana dedim! Ne yapacaksın ismimi?" dedi tekrar. Yutkundum. Dün gece Kerem'i dövmüş olduğunu bildiğim için ona farklı bir gözle bakıyordum. O bir psikopattı.

Yavaşça arkamı dönerken oturduğum yerden ayağa kalktım. Boyu benden biraz daha uzundu. Gözlerimi yüzüne kaldırdığımda, kaşları çatık bir şekilde cevap bekliyor olduğunu gördüm.

"H-hiç," diyebildim sadece.

Kaşlarındaki çatıklığı bozmadan, gözlerini benden çekip Kerem'e yöneldi.

"Benimle gel," dedi Kerem'in sırasına bir kez vurup. Ardından arkasını dönüp sınıftan çıktı. Kerem'de arkasından çıkarken, Bade sınıfa girmişti. Gözleri kocaman açık bir şekilde yanıma geldi.

"Arelya, gördün mü? O çocuk okula gelmiş. Kerem'le birlikte yürüdüler şimdi," dediğinde "Biliyorum, az önce buradaydı," dedim. Ardından "Neden Kerem'i dövdüğünü öğrendim," diye ekledim.

Bade kolumdan tutarak kendi sıramıza çekti. Sandalyelerimize oturduğumuzda "Anlat," dedi heyecanla.

"Kerem'e neden o çocuğun böyle bir şey yaptığını sordum. Sanırım dün yapmaları gereken çok önemli bir iş varmış, ama Kerem sarhoş olduğu için o işi unutmuş. O çocuk da bu yüzden sinirlenmiş," dedim istihbaratçı gibi görünmeye çalışırken.

"Peki ne işleri varmış?" dediğinde "Bilmiyorum ki," deyip dudağımı büzdüm. O işin de ne olduğunu öğrenmeliydim. Çok meraklı bir insandım ve hiçbir olaydan geri kalmak istemiyordum.

Ders zili çalıp, öğretmen içeri girdiğinde, Kerem hâlâ ortalıklarda yoktu. Onu fazlasıyla merak ediyordum. Çok yakın olmasak da, sevdiğim nadir insanlardandı. Ona bir şey olmasını istemezdim.

Dersin yarısı bittiğinde Kerem'in hâlâ içeriye girmemiş olması sadece benim değil diğerlerinin de dikkatini çekmişti. Ona bakmak için sabırsızlanıyordum. Dersin bitmeyeceğini anladığımda hocanın yanına giderek tuvalet izni aldım. Böyle bir şey çok çocuksu olsa da, Kerem'i çok merak ediyordum.

Sınıfımızın bulunduğu katı gezsem de kimsenin izine rastlamamıştım. Bu okulda yapacak ya da konuşacak bir şeyleri varsa, gidebilecekleri tek yer spor salonu olmalıydı. Merdivenlerden hızla inerek spor salonunun bulunduğu koridora döndüm. Koridoru geçince, soyunma odalarının bulunduğu diğer dar koridora geçtim. Erkek soyunma odasının içinden sesler geliyordu.

"Sen dua et, bir dikişle işi kurtardın Kerem." Bağıran kişi o çocuktu. Neden Kerem'e böyle bağırıyordu?

"Tamam, haklısın Deniz. Uzatma artık. İnsanlık hâli işte ne yapayım? İçkiyi fazla kaçırmışım."

O çocuğun ismi Deniz miydi?

"Başlatma lan insanlık hâlinden. Bana bak Kerem, bir daha sakın böyle bir şeyi unutma. Sakın."

İçeriye girmek istesem de buna asla cesaret edemiyordum. Beni bile dövebilirdi bu siniriyle.

Soyunma odasının kapısı birden açıldığında, olduğum yerde kalmıştım. Sanırım sonum gelmişti...

HİPNOZWhere stories live. Discover now