POT KRALİÇESİ

1.9K 108 48
                                    

(Bölümü okuduktan sonra yorum yaparsanız çok sevinirim yorumlarınız benim için çok değerli iyi okumalar)

Olamazz!

B..u bu o...!Hava alanında karşılaştığım kişi ve ve vee!Ben ona saymadığımı bırakmadım.!

       İnanamıyorum ya... rüya mı bu?

Şu an ne yapmalıyım peki ?

A PLANI-)Kaybettiğim iş için af mı dileyim?

B PLANI-)Yoksa bana yaptığı muameleden dolayı yakasına mı yapışayım?!

C PLANI-)Bir de rezil olduğum için kaçma ihtimalim var tabi.

Ahh! Ne yaptım ben? Peki şimdi ne yapacağım? Ya sonra sonra ne olacak?

Şu an aynadaki donuk yüz ifademi az çok tahmin edebiliyorum.

    Gözlerim kocman açılmıştır.Yanan yanaklarımdan da kızardığımı hissedebiliyorum.Bir de hızlanan kalp atışlarıma bağlı olarak artan nefes alıp verişim...

    Koltuk döndüğünde söylediği ilk cümle "Demek ilk öpücuğündü" ve arkasından gelen pis sırıtma ile girdiğim şokun etkisinden bir an da olsa çıkabildim.

      " Ne!?"diyebildim sadece.

"Şaşkın yüz ifadenden anlamıştım zaten" diye devam etti.

"Ama sen biraz önce bana neler dedin..Ne!!!, bencilmişim, kendini beğenmiş bir de bir de ukala ha!?"dedi ciddi bir şekilde.

Rezil olmamın verdiği acı gerçek, canımı yakarken sarf ettiği bu sözler beni çileden çıkarmaya yetti ve B planını uygulamaya koyuldum.

"Tabi öylesin.S..sen.sen beni herkese sev..sevgilin olarak tanıştırdıktan ardından da...." dedikten sonra sözümü devam ettiremedim.Bu kelime ne kadar utanç verici.

Evet 'beni öptükten sonra' diyecektim ki gülerek lafa girdi ve yarım kalan sözümü "öptükten sonra" diyerek tamamladı.

"Hıhh!Hala gülüyorsun.İnanamıyorum sana.Komik mi?!!"dedim ses tonumu iyice yükselterek.

"Evet komik.Baksana heyecandan kekeleyip duruyorsun.Kızaran yanaklarına bakılırsa basit bir kelimeyi söylemekten bile utanıyorsun."dedi.

Basit gülümsemesi kahkahalara dönüşmüştü.Hatta öyle bir gülüyordu ki halinden gülmekten karnının ağrıdığı belliydi.Arabadaki suratsız adam şimdi gülmekten karşımda dört büklüm olmuştu.

     Sürekli "Sen..Senn..."diyor ve gülmekten cümlesini devam ettiremiyor.

      Bense ağzım açık şaşkın bakışlarım arasında onu izlerken, sesimi bastıran kahkahasından hiç bir şey söylemeden susmasını bekliyorum.

Şaşıran yalnız ben değilim odadaki sekreterde bir hayli şaşkın görünüyor.

Sonunda karnının ağrımasına dayanamayıp sustu.Bense her an sinirden ağlayabilecek yüz ifademle"İnanamıyorum sana!nasıl birisin sen böyle.Hem terbiyesiz sapığın tekisin hem de gülüyorsun haa?Sen nesin ya insan mı?!!"

Ben bunları söylerken o gülmemek için ağzını kapatıyordu.Arada bir kaçan gülüşleriyle beraber "pardon yüz ifaden çok komikti." dedi.

"Biraz önce saydığım hakartlerin sana ne kadar yakıştığını şu an daha iyi görüyorum."dedim yanına geldiğim kapıyı açarak.

"hââ bu arada  'sapık,pislik ve karizma' demeyi unutmuşum."

Neee?!

Karizma mı dedim ben?İyice rezil oldum.Kırdığım bu büyük potla POT KRALİÇESİ ödülünü kesinlikle hak ettiğimi söyleyebilirim.

Oysa o gülerken ben bu sahneyi ayarlamıştım.'Sapık,pislik ve küstah'deyip kapıyı vurup çıkacaktım.

Gülmesi birden durdu.Bense ıssırdığım dudağım ve alnıma koyduğum elimle ne dedim ben dercesine ona baktım.

Hemen orayı terk etmek istiyorum ama bu kelimeyi söyledikten sonra çıkarsam çok kötü olur.(sanki şimdi çok iyi :S)

"Yanii..,sapık pislik ve küstah"dedim ve "Hihihi"diye istemsiz şeker gülüşümü atarak kendimi dışarı attım.

Ahh!Konuşmak bir insanı bu kadar batırabilirdi.Ayrıca ne bahtsızım ben ya İstanbul'un en sapık insanı bana denk geldi.

      Hızlı adımlarla uzuuun koridoru yürümeye başladım.Bir an önce kurtuluş gemim olan asansöre binip dışarı çıkmam gerekiyor.

       Şu an farkettim ki artık bir işim de yok.Offf neden çıktı ki karşıma ya da ben hava alanının neden diğer kapısından çıkmadım ki.

       Bunları düşünürken adımlarım git gide yavaşladı.Sonra arkadan açılan büyük kapının sesini duydum ama arkama bakmadan yürümem lazım.

       Endişeli bir şekilde süslü koridordaki küçük adımlarımı hızlandırdım kiiiiii....

"Yağmur Hanım" sesiyle korkar bir şekilde gözlerimi yumdum ve yumruk yaptığım ellerimi daha da sıktım.

Durdum...

Ürkek bir şekilde başımı çevirdim ve bana seslenen  sesin sahibine yöneldim.

"Yağmur Hanım,bakar mısınız lütfen"

Bu, Bay Ukala'nın sekreteriydi.

Başımı tekrar önüme çevirdim ve yutkunduktan sonra 'Koş Yağmur koş'dedim kendi kendime.

Hızla koşmaya başladım.

Macera filminden alınmış bir sahne gibi koşup labirent gibi birbirine bağlı koridorlardan dönüp dolaşıp o uzuun koridora çıkıyordum.

Ve arkamda beni yakalamaya çalışan bir yığın takım elbiseli güvenlik görevlisi.

Koşarken kırdığım vazo tablo biblo ve daha bir sürü adını bilmediğim süs eşyalarının gürültüleri dışında arkamdan sesler geliyordu...

"YAKALAYIN ONU!!!"  "YAKALAYIN HEMENN"

YAĞMUR SONRASIWhere stories live. Discover now