Yeniden

2.2K 91 1
                                    

Bir bölüm daha herkese keyifli okumalar❤😁
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın😘

Trabzondan dönüşümün üzerinden tam bir hafta geçmisti. Ben şimdiden ailemi çok özlemiştim özellikle de bunu yalnız başıma oturup yemek yemeye çalıstığım zamanlarda anlıyordum. Masa da duran sandvic ve meyve suyuna uzun uzun bakıyor içimden yemek gelmiyordu. Tam o sırada çalan telefonun bu ise bir çözüm bulacağını bilmeden açtım. Arayan Elaydı.
"Efendim canım"
"Günaydın kuzum kahvaltı yaptın mı"
"Denedim ama yapamadım"
"Güzel o zaman gel birlikte yapalım"
"Süper olur sen bana konum at hemen geliyorum"
"Tamam canım atıyorum"
Ne iyi bir fikirdi bu hem biraz kafa dağıtmış olurduk hemde karnımızı doyurmuş. Masadan kalkıp çantamı aldım çantamı son bir kez kontrol edip dısarıya çıktım. Ve arabama binip yola çıktım. Yarım saat sonra Elanın yanındaydım. Oturdugu masaya yaklaştım sıkıca sarıldık dün görüsmemize rağmen birbirimizi çok özlemiştik can dostum iyi ki vardı.
"Canım"
"Hosgeldin"
"Hosbuldum"
Masaya oturdum.
"Beni yalnız yeme derdinden kurtardiğın icin sana ne kadar tesekkur etsem az"
"Ne tesekkuru efendim"
"Hadi hemen siparisleri verelim"
Hemen garsonu çağırıp birseyler sipariş ettik ve istahla yemeye basladık. Yemeklerden başımı kaldırıp etrafa baktığımda kapıdan içeriye giren Ali ve yunusu gördüm.
"Aaaa " dedim şaşkınlıkla.
"Ne oldu"
"Tanıdık birilerini gördüm de"
Onlarda beni farketmislerdi. Ali ve yunus masaya dogru yaklaştılar.
"Oo derya hanım buradaymıs"
"Oo kuzenler ne yapıyorsunuz burada"
Yunus aliyi gostererek "biraz karnımız acikti da" dedi.
"Sey bu arada ben sizi tanıştırayım arkadaşım ela bunlar da can kuzenler yunusla ali"
Birbirlerinin ellerini sıktılar.
"Memnun oldum"
"Memnun oldum"
"Oturmaz mısınız" dedi Ela.
"Olur"
Yunus ve Ali de masaya dahil oldular.
"Ee ne yapiyorsunuz bakalim"
"Hep aynı deryacım ne yapalım"
"Görüsemedik trabzondan döndükten sonra"
"Aynen"
Onlarda siparişlerini verdiler ve yemeklerini yemeye başladılar.
"Başka kaza yapmadın degil mi benden sonra" dedi yunus.
"Çok abartmadın mı"
"Dilimden kurtulamazsın öyle kolay kolay"
"Allah Allah"
Gülen gözlerle yüzüme baktı.
"Kuzen yemekten sonra ne yapıyoruz"
"Ben biraz hava alacağım hiç sirkete gelesim yok"
"Seninle gelmemi ister misin"
"Yok kuzen yalnız kalayım biraz"
"Peki sen bilirsin kuzen"
Bir süre sonra yemeklerimizi bitirdik.
"Kalkalım mı" dedi yunus
"Peki olur"
Hep birlikte hesabı ödeyip masadan kalktık ve dışarıya dogru yöneldik.
"Benim sirkete gitmem lazım kendinize iyi bakın" dedi Ali ve hepimize tek tek sarıldı.
"Hoscakal canım"
"Bende biraz takılırım buralarda sonra görüşürüz" dedi yunus.
"Sen büroya gitmeyecek misin "
"Ela sey aslında ben gitmesem daha iyi olur yani sey gitmek istemiyorum"
"Iyi peki kalayım derdim ama benim gitmem lazım biliyorsun"
"Tabi canım git sen isinin başına"
"Tamam canım hadi dikkat et kendine"
Sarıldık. Ela arabasına binip oradan ayrıldı.
"Bende gideyim artık" dedi yunus
"Nereye gideceksin"
"Sahil kenarına hava alacağım biraz"
"Bende gelebilir miyim"
Bu soruma biraz şaşırmıştı. Karşı tarafa dogru baktı daha sonra bana dönüp "gelme desem gelmeyecek misin" dedi.
"Istemiyorsan giderim"
"Neden beni yanlıs anlıyorsun öyle mi dedim ben"
Onu dinlemiyormuscasına başımı egdim.
"Gel laz kızı gel"
"Tamam o zaman hadi gidelim"
Arabalarin arasından geçerek yolun karşısına ulaştık.
"Nereye gidiyoruz şimdi böyle bildiğin kafa dinleyebilecegimiz bir yer var mı?"
"Ayaklarımız bizi nereye götürürse belki buluruz öyle bir yer".
"Hadi bakalım"
Bir süre yürümeye devam ettik. Bu güzel havayı  fırsat bilen herkes sahil kenarındaydı çimenlerin uzerine oturup sohbet edenler ailecek piknik yapanlar yürüyüş yapanlarla doluydu her taraf. Onlara çok imrenmiştim.
"Şuraya oturup piknik yapasım geldi biliyor musun" dedim yesil bir alanı gostererek.
"Valla ne yalan söyleyeyim bende çok kıskandım onları"
"O zaman seni bugun yalnız bırakmadığım için bana bir piknik borcun var" dedim gülerek.
Gülerek bana döndü. "Piknik borcu kahve olsa olmaz mı ya"
"Peki öyle olsun"
Artık dönelim mi benim şirkete gitmem lazım"
"Olur araba Alide degil mi"
"Evet"
"Istersen ben seni bırakabilirim benim araba cafenin önünde"
"Çok iyi olur"
Yürüdüğümüz yolu geri yürüdük ve bir süre sonra cafenin önüne geldik. Ellerini açıp yüzüme baktı. Birsey söylemek istiyordu ama anlamıyordum. Anlamsız gözlerle baktım.
"Anahtarları verir misin" dedi elini geri çekmeden.
"Nedenmiş o"
"Arabayı kullanacağım"
"Ben kullanırım"
"Bir beyfendi varken bayanın araba kullanması hiç hoş degil bence hem birine falan çarparsın canımdan olmak istemiyorum"
"Ne kadar da bencilsin sen ya"
"Nereden vardın bu kanıya acaba"
"Canımdan olmak istemiyorum diyorsun"
"Peki sen beni oyalıyor musun"
"Niye oyalayayım ki seni"
"Hadi ver anahtarları"
"Ver"
Indirdigi elini tekrar uzattı. Çantamı açıp anahtarı çıkarttım. Avucunun içine anahtarı bıraktım. Arabanın kilidini açtı ön koltuğa geçip oturdum ve emniyet kemerimi bağladım. Sürücü koltugunu geriye dogru çekip "boyunda kısaymış" dedi gülerek.
"Sen uzunsun ben kısa degilim bir kere"
"Benim boyum normalin üzerinde degil türk erkeklerinin boyu böyle zaten"
"Aman türk erkegi kadınlarının boyu da böyle o zaman" dedim ve camdan dısariya bakmaya başladım. Gülerek arabayı çalıştırdı ve yola çıktık. Bir süre hiç konuşmadan yola devam ettik. Trafik ışıklarinın bulundugu noktada durdugumuzda yüzüme bakarak güldü.
"Niye gülüyorsun ya"
"Alınmadın degil mi"
"Ne alınacağım ya"
"Hadi ya alınmadın mı bende alınırda biraz rahat verir dedim ama başaramadım desene"
"Gıcıksın"
Yeşil ışık yanmıştı ama biz hala atışıyorduk. Arkadaki arabaların korna çalmasıyla tekrar gaza bastı. Aynadan arkadaki arabaya bakarak. "Ne acele ediyorsunuz ki gidiyoruz iste" dedi.
"Şimdi alındım işte demek rahat vermiyorum sana" dedim. Istedigi olmamış bir kız edasıyla.
"Şaka yapıyorum neden alınıyorsun ki"
"Alındım işte konusmuyorum bundan sonra seninle"
"Şımarık küçük kız çocugu seni"
"Allah Allah sen nesin ukala Londra beyfendisi hem arabamda oldugunu hatırlatırım sana"
"Bende arabayı kullandığımı hatırlatırım"
"...."
"Hem sen hani benimle konusmayacaktın"
"Off bu sefer konusmayacağım iste"
"Sen konusmayacaksın... sanmam"
"Iddiaya girelim mi"
"Tamam nesine giriyoruz"
"Bir kazanayım o zaman karar veririz"
"Bu kadar eminsin yani kazanacağından"
"Tabiki"
"O zaman başladı sirkete kadar konusmada gorelim bakalım"
Ben sustuktan sonra ne isteyecegimi dusunmeye başlamıstım bile onun kazanacagına hic ihtimal vermiyordum. Çünkü bu isi inada bindirecektim bu da onun sansini oldukca azaltacaktı. Yol boyunca beni konusturmak icin herseyi deneyecekti. Çok geçmeden sinirime dokunan ne kadar şey varsa söyledi ama ağzımı açıp tek kelime bile etmedim sadece sakince dinliyor arada umursamıyor dışarısını izliyordum. Şirkete dogru yaklaşırken sabrımı o kadar sınıyordu ki konusmamak icin kendimi zor tutuyordum. Nihayet şirketin önüne gelmistik. Ben zaferimi ilan edip arabanın icinde dans ediyordum. Gülerek bana bakı ve Arabadan indik. Ali Dışarıda bir arkadaşıyla konuşuyordu.
"Tamam kazandın konusabilirsin artık"
Bu söz beni büyük bir yükten kurtarmıştı iddialı başladiğım konusmama sürecinde az kalsın maglup oluyordum.
"Oh be sonunda ne demistim sana ben" dedim sevincle.
Arkadaşının yanından ayrılıp yanımıza gelen Ali şaşkınlıkla olanları anlamaya çalışiyordu.
"Hosgeldiniz"
"Hosbulduk"
"Hayırdır Deryacım bu nesenin sebebi nedir acaba"
"Iddiayı kazandım kuzenin sana uzun uzun anlatır daha sonra"
"Hic sorma kuzen bu inat hic kimsede yok"
"Ben simdi gideyim dikkat edin kendinize"
"Sende dikkat et"
"Gorusuruz"
Tam arabaya binecekken ne isteyecegimi bulmustum.
"Yemek isterim yunus bey hemde iki arkadaşımla birlikte Ali ve Ela"
"Ali olmasa"
"Nedenmiş o"
"Kuzenim diye soylemiyorum ama çok yemek yer beni batırır"
"Ask olsun kuzen'
"Ben anlamam valla iddiayı kazandım mı kazandım"
"Tamam bakalım"
Bu sevincle arabaya bindim kendine gore ayarladiğı koltugu düzeltip büroya gitmek icin yola çıktım. Bir süre sonra büroya ulaştım.

LAZ KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin