Eski Hat -35-

94.8K 6.3K 3.2K
                                    

Gifte Sarp var. Bizim Sarpişimizi üzdüler... Bölüm şarkısı; Feride Hilal Akın & Hakan Tunçbilek - Gizli Aşk. İyi okumalar...

"Bana şu bilinmeyenin numarasını vermen lazım."

Duyduklarım karşısında kaşlarımı çatarken içimde pek tanıdık olmadığım bir duygu, bana yakın bir duyguyla birleşip kalbime baskı yapıyor, onu sıkıştırıyordu. Tanıdık duygu kıskançlıktı, kız kardeşim Sezin'e biri asıldığında da aynısını hissediyordum ama bu sefer oldukça farklı hissediyordum. Oldukça... Acılı? Neden acı çekiyordum ki?

"Sebep?"

"Çünkü o kıza ne büyük hayvanlık yaptığımı şimdi fark ediyorum. Söylediklerim oldukça ağırdı ve onları duymayı hak eden bir insan değildi. Hem bakarsın kıza aşık olurum. Eğer beni gerçekten seviyorsa benim tarafımdan sevilmeyi de hak ediyordur."

Şaka amaçlı söylediği son cümlesine gülmeyi bekliyordum ama hiçbir hücrem gülmek için istekli değildi. Sinirlenmiştim. "Boş yapma Ozan, sen içinde bulunduğun boşluğu dolduracaksın diye kızın duygularıyla oynayamazsın."

"Yok be oğlum, duygularıyla oynamayacağım. Cidden konuşmak istiyorum kızla. Sevildiğimi hissetmek için değil, kıza büyük ayıp ettiğim için. Ayrıca alt tarafı bir şaka yaptım, niye bu kadar sinirlendin?"

"Sinirlendiğimi nereden çıkardın?" Ozan, kaşlarını çatıp gözlerini yüzümde gezdirdi yavaşça. Gerildiğim için gözlerimi kaçırırken güldüğünü duydum, yeniden ona baktığımda Ozan, elini ağzına kapatıp gülüşünü durdurmaya çalışmıştı. 

"Sarp, sen aşık olmuş olabilir misin?" Yüzüm aniden gerildiğinde Ozan, surat ifademin değişimini görüp kaşlarını kaldırmıştı. "Oha," diye mırıldandı. "Kıza yürümeyeceğim lan sakin ol, sadece özür dileyeceğim. Ne de olsa senin bilinmeyenin..."

Evet, kalbi senin için atan 'benim' bilinmeyenim....

"Oğlum saçmalama lan, ne aşkı? Hiç görmediğim, adını bile bilmediğim bir kıza nasıl aşık olmamı bekliyorsun?"

"Bilmem, ona sen cevap verebilirsin." Ozan, omuzlarını geriye atıp konuştu. "Neyse, bilinmeyenin numarası lazım bana." Ellerini teslim olurcasına kaldırırken sırıtarak konuştu. "Sadece kendimi affettirmek için istiyorum Sarpiş, yanlış anlaşılma olmasın." 

"Pekala," dedim oldukça kısık bir sesle. Ardından boğazımı temizleyip sesimin daha yüksek çıkmasına özen göstererek konuştum. "Ama ona bir sormam lazım, yarın mesaj atarım, eğer isterse numarasını sana yollarım."

"Tamamdır, 2 saat sonra Kadir ve Behiç'le senin evde buluşacağız, biliyorsun değil mi?"

"Benim evimde buluşacağız, sence bilmiyor muyum geri zekalı?" dediğim sırada marketin kapısı açılmıştı. İsminin Gül olduğunu öğrendiğim kız elinde poşetlerle marketten çıktığında ikimizin de hala burada olması onu şaşırtmıştı. Yeniden Ozan'a dönüp omzuna dostça vurdum. "Görüşürüz."

"Görüşürüz Sarpişko." Ona gözlerimi devirdiğim sırada Ozan gülmüş ve gitmişti. Yalnız kaldığımda Gül'ün benden biraz uzakta, yürüyor olduğunu gördüm. Hızlı adımlarla ona yetiştiğimde yanındaki hareketlenmeyi hissetmiş olacaktı ki kulaklığının tekini çıkarıp bana dönmüştü. "Tuvalet kağıdını almışsın," dedim sırıtarak.

Güldü. "Evet."

"Sen gülünce-..."

Sözümü kesip bezgin bir şekilde konuştu. "Evet, o espriyi yapıyorlar. Sana 'Sarp sap' esprisini yapıyorlar mı?"

Gülümseyerek kafamı salladığımda aklıma bilinmeyenin bana yanlışlıkla 'sap' demesi geldi, gülüşüm genişledi. Hala bana yanlışlıkla 'sap' dediğine inanmıyordum. Bence kesinlikle bir art niyeti vardı, yalnızlığımı yüzüme vurmak gibi...

"Ne dinliyordun?"

"Erik Dalı Gevrektir."

Kaşlarımı kaldırıp şaşkınca Gül'e baktığımda gözlerini kaçırmıştı. "İnsanın motivasyona ihtiyacı oluyor. Bunu müzikten daha iyi sağlayabilen bir şey biliyor musun?"

"Birini biliyorum, ama bana özel." Aklıma az önce yaşananlar geldiğinde kendi kendime mırıldandım. "Ya da öyle olmasını isterdim."

Eğer bilinmeyen Ozan'a numarasını vermemi isterse ona eskisi kadar yazamazdım, ya da belki hiç yazmazdım. Sebebini bilmiyordum, canım acıyordu bunun farkındaydım ama hala reddetme ihtimaline sığınıyordum. Neden reddedecekti ki? Ozan'a aşıktı ve şimdi elinde onunla konuşma fırsatı vardı. Reddetmesi için doğru düzgün hiçbir neden yoktu ancak ben hala reddetme ihtimalini düşünüp kendimi rahatlatıyordum. Bunu neden yapıyordum ki?

Öte yandan Ozan bilinmeyene yürümeyeceğini söylemişti. Bunu neden bana söylemişti, bende ne görmüştü bilmiyordum ancak yapmayacağına adım kadar emindim çünkü Ozan hala deliler gibi Elvan'a aşıktı. Ama Ozan'ın ruh hastasına asılmamasını neyi değiştirecekti? O da hala Ozan'a aşıktı.

Gül, yanımda bir adım kaldırımda, bir adım yolda atarken yürüyüş stilinin ilginçliği tuhafıma gitmişti. Tam ona ne kadar tuhaf yürüdüğünü söyleyecektim ki adımları bana doğru tökezledi. Kolumu beline sardım, benim bu müdahalemle başı göğsüme yaslanmış, bir süre öylece kalmıştı.

Gül, kafasını kaldırıp gözlerime oldukça yakından baktı. İçime nedenini anlayamadığım bir suçluluk dolarken gözlerimi kaçırdım ve dengesini kurduğuna emin olduktan sonra kolumu belinden çektim.

"Teşekkürler," diye mırıldandı ağzının içinde. Utandığını yere diktiği bakışlarından anlıyordum. Açıkçası ben de utanmıştım. Kızla hep yanlışlıkla yakınlaşıyorduk ki kız güzel bir kızdı, bu durumdan faydalanmaya çalıştığımı düşünebilirdi.

"Gözlerin ne renk?" diye sordum aniden. Kafasını kaldırıp bana yakından baktığında gözlerinin güzelliği dikkatimi çekmişti.

"Değişiyor. Ama bence yeşil."

"Her göz rengini tadıyorsun, mis. Benimki dümdüz mavi."

"Gözlerin güzel değilmiş gibi konuşma. Kirpiklerin de uzun zaten." Tiksinir gibi çıkan sesiyle sırıtarak ona döndüm. Kendini açıklama ihtiyacı duydu. "Erkeklerin kirpiklerinin benimkilerden uzun ve gür olması sinirimi bozuyor."

"Anladım."

"Gül!" Gül ve ben aynı anda sesin geldiği yöne döndüğümüzde Kadir'e deniz anası taklidi yapan kızın buraya doğru geldiğini gördüm. Kızla göz göze geldiğimizde gözleri hafiften büyümüş, adımları yavaşlamıştı. Sanırım Kadir'le olan vukuatından sonra benden utanıyordu...

Hak vermek lazımdı, kız gözümüzün önünde deniz anası taklidi yapmıştı.

"Betül? Senin ne işin var burada?"

"Yüz kere aradım, açmayınca tuvalet kağıdını boynuna asıp intihar ettin sandım." Betül'ün bakışları Gül'ün elindeki poşetlere kaydığında dehşet bir surat ifadesi takınıp içinde tuvalet kağıdı olan poşeti hızla kendi eline aldı. "Neden tuvalet kağıdı aldın? Ay ben hissetmişim demek ki, Gül ne olur beni sensiz bırakma."

Gül, Betül'ün karnını cimcikleyip kasıntı bir gülümsemeyle bana döndü. "Benimle yürüdüğün için teşekkürler."

"Rica ederim, görüşürüz."

Gül, kolunu Betül'ün koluna dolayıp boşta kalan eliyle bana el salladı.

"Görüşürüz."

Ben Gül ve Betül shiplemeye başladım Sarp'ı boş verin gerçek aşk bu ikisi kxjdkcjjdjf. Hadi baayyy 😍😘

ESKİ HAT | TextingWhere stories live. Discover now