Uğur böcekleri

27.3K 1.2K 328
                                    

Bilgisayarı kapatarak telefonumu aldım. Rehberde Miray'ın numarasını aramaya başladım. İçimde bir sıkıntı oluşmuştu. Biraz çaldıktan sonra Miray telefonu açtı. ''Nerdesin sen!'' dedi. ''Evdeyim Miray, eğer şuan evdeysen tam alt katındayım demek oluyor!'' dedim. Sesi sıkkın geliyordu. ''Beni günlerdir aramıyorsun.'' Abartıyordu. ''Günlerce mi? En fazla iki gün olmuştur!'' Kendimi savunmaya çalışıyordum. ''Eskiden günde iki-üç kere aradığını göz önünde bulundurursak böyle söylemem normal Güneş!'' diye bağırdı. ''Miray hayatım eskisi gibi sakin değil tamam mı hem kurs hem ev idare edemiyorum.'' dedim. ''Kurs sadece birkaç saat, Lal desen burada bile değil, annen akşama kadar evde yok, bunun neresi karmaşık?'' dediğinde Lal'i hatırladım. Telefonu kapatınca onu da aramalıyım. 

''Üzgünüm Miray yarın dışarı çıkarız, biraz dolaşırız olur mu?'' dedim. En yumuşak sesimle. Derin bir iç çekiş sesi duydum. ''Öyle ilgisizsin ki Güneş...'' dedi. İlgilenmemi mi istiyordu? ''Ben annen değilim Miray.'' dedim. ''Annem ol ya da olma eğer en iyi arkadaşım olsan bir anneye ihtiyacım olduğunu bilirdin!'' dedi. Adeta bağırmıştı. ''Annen var Miray o kişi ben değilim.'' dedim. Bu sefer de ben bağırmıştım. Gelen sesleri dinlediğimde Miray'ın ağladığını farkettim. ''Eğer en iyi arkadaşım olsaydın...'' diyerek duraksadı. Sesi titriyordu. ''Annemin öldüğünü bilirdin.'' dedi ve telefonu kapattı. Duyduğum lafın etkisinden çıkamamışken bir mail sesi geldi. Telefon hala kulağımdaydı. Onu indirerek ekrana baktım. 

Yeni gelen mail i açmak için uğraşırken titreyen elime hakim olamıyordum. Mail'e yine bir fotoğraf gelmişti. Ama siyah bir fotoğraf. Yüklenmesini beklerken tırnak etlerimi yolmaya başladım. Fotofrafta yine aynı yazı vardı.

ETRAFINA BAK.

Kafamı masaya koyarak ağlamaya başladım. Ne demek oluyordu tüm bunlar? O eve girdiğimden beri bir şeyler peşimi bırakmıyordu. O evde bir ruh, hayalet ya da başka bir varlık vardı. Bir de o çocuk. Yine görüntüsü aklımdan gitmek üzereydi. Yine unutacaktım onu. Ve bana söylediği o kelimeler. Etrafına bak. Ne anlama geliyordu? Masadan kalkarak Lal'in çizdiği çocuk resmini aramaya başladım. Bulduğumda resmin arkasını çevirip yazmaya başladım.

Bunu okuyorsan Güneş, o çocuğu unuttun demektir. Ben senim. Unutmaman için yazıyorum bu notu. Çocuk kağıdın önündeki resme benziyor. Sokağın köşesindeki lanetli evde iki kez rastladın. İşin garip olan yanı onu gördükten sonra zamanla unutuyor olman. Önce görüntüsü gidiyor, sonra kulağında çınlayan sesi. Tek hatırladığın ise o kelimeler. ETRAFINA BAK.

Kalemi masaya bırakarak resmin önünü çevirdim. Buna benziyor. Böyle görünüyor. Aklımdan çıktı görüntüsü belki ama böyle göründüğünü biliyorum. Nasıl unuturum! Ses kaydı almıştım ben! Telefonu alırken elim hala titriyordu. Ama bu sefer korkudan ya da üzüntüden değil, heyecandan. Ses kaydını açarak dinlemeye başladım. Birkaç tıkırtı vardı.  ''Benim resmim mi o?'' diyen sesini duydum. O anı aklımda canlandırmak için çabalıyordum ama sadece bu ses kaydı ve yüzünün görüntüsünü biliyordum. ''Sen gerçek değilsin.''  diyen ses benimkiydi. Sesim berbat geliyordu kulağıma.  ''Sence gerçek değil miyim?'' diye karşılık verdiğini duydum. Aramızda geçen bu konuşmayı bile unutmuş olmam tuhaf.

''Değilsin, seni görüyorum aradan biraz zaman geçiyor seni unutuyorum.'' diyen sesimi duydum. Bunu ona da söylemişim demek. Verdiği cevabı hatırlamıyordum. Heyecanla dinlemeye devam ettim. ''Ama gerçeğim.'' diye cevap vermiş sadece!  ''O zaman neden bu evdesin?'' demişim. Hala aklım almıyor. Bu konuşmaları dahaönce hatırlıyorda şimdi unutmuş gibiyim.  ''Çünkü burası benim evim.'' diyen sesini de duyunca ses kaydını durdurdum. Resmi tekrar aldım ve ön tarafta bulduğum boş yere konuşmaları yazmaya başladım. Sesi tekrar tekrar dinledim ve harfi harfine doğru yazdığıma emin oldum. Kapımın tıklanma sesi ile kağıdı saklama gereği hissettim. 

Kamera | WATR yaz '14 En Iyi Korku HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin