Y.M-5-

64 1 1
                                    

Saatlerce odaya gelen kuşburnunu içip günün bitmesini ve evdeki seslerin yeniden yükselmesini bekleyerek gecirdim sebebi ise cesaretimi topladığımda evden gelen silah sesiydi 2 kez ses geldi bende çıkamamıştım ama şimdi adımlarımı yavaşça merdivenlere yöneltmem gerekiyordu...

Aşağı indiğimde hicbir ses yok ışıklar kapalı sadece bahceye açılan kapının orda ışıklar vardı bir kaç adım ilerlediğimde karşımda havuz ve sağ tarafında bir konuşma duymaya başladım dinlediğimde o adamın başkasına tehtitler savuruyor oluşu odamdan çıkmamamın gerektiğini hissettirdi bir kaç adım daha ilerleyip elimi bahçe kapısını açmak için uzattım fakat iki el daha silah sesi duymamla birlikte önümde bir adamın ölü birini sürükleyişini izledim ve o sırada sürükleyen takım elbiseli adam benimle göz göze gelip şaşkınca bakışlarını üstümde tutuyordu o an kan görmemle gözlerimin ışıklarının kapanması bir oldu....

Güven duygusu kadar berbat bi duygu yoktu
Karşımdaki adam beni yatağa bırakırken içime sığmayan duygunun sebebini hatırlamaya çalışıyordum odanın kapısını kapattığında tamamen anladım naneyi yemiştim şimdi.
Güya kafamın icinden tekrarlıyordum;
Sorular soracak cevaplar alacaktım lakin cesaretim yoktu sert bakışlarının ardında güzel yürek görmek isterdim üstündeki kan lekesi olmuş gömlek belindeki silah herşeyini açıklıyordu ve fark etmiştim ki hiçbi şekilde buz kütlesi çekinmiyordu üstünün kan olmasından bile ayağı kalktı siyah duvarlari siyah dolapları olan boğucu odada dolabın birini açti kemarini açtığında anladım ki üstünü değiştirecek kafamı daha çok yastığa gömmeye çalıştım az önce çığlık atıp bayılan ben değilmişim gibi, kemer sesi bitti pantolon sesi bitti gömlek çıktı üstünü değistirdiginde bana dogru yürüdüğünü fark ettim.
Yatakta oluşan ağırlıktan sonra oturur pozisyonda durduğunu hisettim E ben napacaktım şimdi? odaklanıp düşüncelere daldım.
Belki uyursam büyürdüm.
Büyürsem yaralarıma alışırdım
Alışırsam baş edebilirdim.... yada uyursam kaçardım bu andan...

Sabah gözlerimin uykuya direnmesi sebebiyle sessizliği bozarak 'hey? Kimse yok mu' diyerek odadan koridorda sesimi duyurmaya çalışarak çıktım adımlarımı odalara bakarak atıyordum lakin o adam yoktu buz kütlesi dün geceden sonra benimle tek kelime etmeden kalabiliceğini düşünüyorsa yanılıyordu ben burda kalamazdım

Niye ölürsün diye mi?

Hayır ulan bu ev de neden varım onu bile bilmiyorum sus içses...

Meran'ın ağzından

Elimde kahvem bahçede otururken yukarıdaki ufaklığın sesini duymaya başladım evet başlıyordu mesaimiz farkında degildi ama kutunun onda olması önüme çıkması herşey fazlasıyla karmarışıktı ama hanfendi 48 saattir tek kelime etmiyordu bu sefer normal degil anormal olacaktım herne kadar bu konuda ayşe teyze yani mama bana iyi davranmamı söylese de benim bu duruma karşı iyi olacak sabrım yoktu... adım sesleri yaklaşınca ayağı kalktım ve tam dibimde duran kıza baktım 'bak küçük' dediğimde ağzını araladı fakat konuşmadı...'kutu hakkında bildiklerini anlat ve seni salayım tesadüf veya değil ama bana ya herşeyi anlatırsın yada ömrünün geri kalanını bu evde geçirirsin.' Karşımdaki kadının gözleri öyle titredi ki agzını aralayıp nefesini uflediginde gömlegimin iki açık dügmesinden sızan nefesi tahrik etmişti...kahretsin!
'Sen buna ev mi diyorsun? Sessiz bir mezarlık ah pardon unutmuşum SILAH seslerini unutmayalım. Mafya mısın sapık mı dağ başında ne işimiz var hastaneye götürebilirdin ayrıca ben o kutu hakkında birşey bilmi-' sözünü kesen benim onun kollarına yapışıp sürüklüyor olmamdı...

Alyanın ağzından

Hayvan herif oyle sürüklüyordu ki konuşamıyor ve elinden kurtulamıyordum direndikce daha sert tutuyor ve alt kata sürüklüyordu beni durduğunda etrafı incelemek istedim fakat bileğime takılan kelepçenin sesi dikkatimi dağıttı oda kırmızıydı ve bileğimi taktıktan sonra 'napıyorsun bırak beni yalvaririm' son şansım olan kısma geldigimi fark ettim... odayı incelemek isteyen küçük beynime durmasi gerektigini hatırlatıp karşımdaki sinirden alnında damarı cıkmış boş bakışlarla beni süzen ve...kahretsin ustumde sadece dün gece uyanip ne giydigime bakmadan tayttan kurtulmak icin giydiğim şey vardı..evet o bir gömlekti ve benim degildi!? Böyle odadan nasıl çıktığımı düşündükçe kendime kızıyordum...
Bazen herşey düzgünce konuşulmuyor bir dağ ayısı varsa! 'Lütfen bak bilmiyorum ben bişey bayıldım ve sana denk geldim bak bileklerimi bırak kime diyorum' sessizligini bozmayarak ellerimi ve ayaklarımı bir tahtaya bağladığında hayla ayakta duruyordum ama anlamıyordum ne bekliyor benden elini yanağıma yaklaştırdı 'küçük burda sana hayal edemeyeceğin işkenceler yaşatabilirim yada işkence olmayabilir, benim için' eli yavaşça boynumdan aşağı kayarken kapşonu indirdi ve kendime küfrettim sadece sütyen giymiştim dün...'sana 2 dakika süre çok mu degil ama azı da beni kesmez 48 saat oldu küçük' hayvan herif dakika mı sayayım saniye mi düşündükçe geriliyordum ben ne anlatacaktım nasıl ona istedigi bilgiyi verecektim 'ben bisey bi-bilmiyorum o gün çok kötüydüm ne olduğu hakkında fikrim yok kutunun nereden geldigini bilmi' lafımı kesen kollarımın daha çok yukarı kalkışıydı fark ettiğim elinde kumanda gibi birşey oluşuydu ve bunu yaparken dokunduğu yer tenimdi bakışlarında ki koyuluk beni korkutuyordu yapabilir miydi iki gündür iyleşmem için çabalayan tanımadığım o adam bir pisliğe dönüşebilir miydi...

YALNIZLIĞIN MERANI +18Where stories live. Discover now