Y.M-4-

85 5 4
                                    


BÖLÜMLER DÜZENLENIYOR(COK ESKI ERGENLIKTE YAZDIGIM KITABI GÜNCELLIYORUM) IYI OKUMALAR ASKOLAR:)




Etrafı inceliyordum gereksiz bir rahatlık vardı odanın siyahlığı huzur veriyordu camdan baktığımda yağmurlu günlerimden birinde idim, yağmurlu günlerin uğursuzluğu mu demeliyim bilmiyordum.Pencereden baktığımda günler mevsimler degişiyor her seferinde gözlerimin önünde bitişimi seyrediyordum daha önce hiç rastlamadığım televizyon kanallarında,gerçekçi çizgifilmlere.
Bendeki hep bi kaçıp gitme isteği,hep bi uzaklaşmak. Nereye bilmiyorum.
Galiba kendimden uzaklaşırsam bir gün, toparlarım gibime geliyor. Olmuyor çünkü. Halı saha maçlarında sürekli kaleye koyulan insandan halliceyim hani heves var ama insanlar sürekli engeller koyuyor hayatıma...Bazen arkadaşlar çağırıyor...tek gülümserken mutsuz olan ben gibiyim galiba.Bildikleri şeylerden umut ettikleri kadar dolu görünümlü neşeli insanları izliyorum bazen. Başka şekilde yaşanmıyor zaten hayat denilen bu illet diyorum kendi kendime. Sonra kendimin fazlasıyla çürümüş ruhumla yaşadığımı biliyorum bilmek değilde hissediyorum diyelim....Yazınca değil, kusunca rahatlıyorum uzun suredir.

Odanın duvarları bana bu cümleleri anımsatıyordu kapı aralanınca arkamı döndüm ve yavaşça bir adım attım 45lerini geçmiş hafif tombul bir teyzeyle karşı karşıya kaldım ben onu o da beni inceliyordu elindeki siyah spor çantayı hafifçe yatağa bıraktı ve gülümseyip çıktı.

İlk başta umursamayacaktım ama bakma isteği uyandırdı sanki kendi evimde misafir ediliyormuş gibi davranıp çıkmıştı teyze ama ben yabancıydım. Fazlasıyla... ellerimi birbirine kenetlemis cantaya odaklanıyordum gözlerim istemsizce gezinirken yerden destek alarak ayaga kalktım ve bir kaç adım sonra elimi çantaya uzattım.

Fermuarın hışırtılı sesiyle çantayı açtığımda 2 çeşit kıyafet küçük makyaj çantası ve iki farklı beden iç çamaşırı

Hah hemde koca bir hah

İlk önce iç çamaşırları inceledim siyah olanını üstüme geçirdim siyah tayt üstüme sporcu atletini ve kalçamı bile kapatmayan kapşonu giydikten sonra ayağıma spor ayakkabıyı gecirdim çoraplar ve spor ayakkabı da hoş duruyordu makyaj çantasına göz attım güneş kremi rimel ve kahverengimsi allık sürüp kapattım tenim çok soluktu her kim hazırladıysa bu makyaj malzemelerini güneş kremi koyacak kadar tenimin beyazlığını fark etmişti çünkü hemen kızarırdım...herşeyi toplayıp ağır ağır odadan çıkıyordum ki sert bit kayayamı tostladım yoksa harbiden kayamı bilemedim. Dikkatimi çeken kollarından aşağı inen damarları ve o kafam kadar elinin güzelligiydi boyu uzun olduguna cok emindim cünkü ben 1.67 isem o 1.95 falan olmalıydı gögüsüne carpan kafam kaya kadar sert oldugunu aklıma tekrar not almamı sagladı.

Bedenim bedenine değdiğinde çarptığım sertlikten çok soğuk elleri ilgimi çekmişti çünkü aynı anda oda benim kolumu kavrayıp sıkarken yüzüme odaklandı...'ne yapıyorsunuz BIRAK!' dediğimde

'Bu sadece başlangıç bu çantandaki kutuyu açacaksın bana duydun mu!' bağırışı kulağımda idi sadece 'NEDEN!' diyebildim ; o ise hala yüzüme bakıyor bir hareket bekliyordu benden...onu ilgilendirmeyen onu tanımamamaktı ama uzun zamandır tanıyor gibi beni hırpalaması beni öfkelendiyor.

(Geçmişten kesit)
Ara sokaklarda öylece yürürken tek bir şey düşünüyordum sahiden bu kutu neden bendeydi bilmiyordum kaçmam mı gerekiyordu yoksa yeni biri olmam mı fikrim yoktu.

Ait olunmama duygusu tamamen bedenimde hissettiriyordu.

Bazen yürürken yön bulma duygum kayboluyordu hissedilen şeyler izin vermiyor da olabilirdi...

Sessizliği bozan beni incelemesi oldu derin nefes verip "bu odadan çıktığın anda o kutuyu açacaksın yada anlatacaksın başka seçenek vermiyorum sana" demesi ve kapıyı sertçe yüzüme vurması bir oldu ben sadece kapanan kapının bile siyah oluşuna bakıyordum o sıra nasıl anlatabilirdim...bilmediğim detayları o kimdi bunu bile bilmiyordum saatlerce bu detaylar arasında zaten kaybolmuştum ona anlatıp ne diyebilirdim anlatmazsam eğer ne kadar beni tutabilirdi beni bırakmasını isteyecektim evet kesinlikle bunu isteyecektim.

İç ses; Bir camdan bak aptal.

"İç sesim gerçekten bazen beni yanıltıyorsun"

Cama doğru yürüdüğümde bu odanın tamamı uçsuz bucaksız ağaçlarla kapli olduğunu gormem daha da içimdeki tedirginliği arttırdı... kapıdan çıkıp gitmeme izin verse nasil gidecektim bu ormanın ortasındaymış gibi gözüken evden benim konuşup anlaşmam gerekiyordu fakat bunu nasıl yapacağımı kestiremiyor kutuyu bana vermesini isteyip istemeyecegimi bile bilmiyordum...

YALNIZLIĞIN MERANI +18Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt