Y.M-6-

67 0 0
                                    

Kırılan bir kalbin eskisi kadar atmadığını babamdan filan değil kendimden öğrendim. Ne zaman çarpıntım başlasa mutluyum derdim hep kendi kendime.

Eskiler hatırlanınca acılar yeni oluyor galiba. Neyse....Pek beceremeyenlerdenim yaşamayı. Ama öyle pes edenlerden değil. Bir şeyler olsun diye çok şey yaptım, hiçbir şey olmadı. Aslında çok şey oldum. Bekletilen oldum, aldatılan oldum, kandırılan, kaybeden oldum,yalnız oldum yanlış insanlara tükendim,hep birşeyler olsun dedim sonra hayat 'sen kimsin ki?' Dedi.Mutsuzluğun o kekremsi tadını sanki ağır bir ilaç içmişimde sabahında miğdemdeki zehiri ağzımdan soluyormuşum gibi hissettirdi.

Neye elimi atsam kuruyor sanki doğduğumdan beri.
Mutsuzluktan geberiyorum değil de umutsuzluk bitiriyordu beni.
Çocukluktan tek farkım birinde aşağı yukarı salıncakta sallanırken diğerinde birileri ruhumu sallıyordu sanki,aşağı yukarı. Oturduğum yerden kalkmak inanın eziyet geliyor bana kimileri buna üşengeçlik diyor...Bıraksalar yüzyıllarca uyurum diye düşünüyorum geceleri..

Sabah uyandığımda ise beklentilerin sadece insanı yıprattığına bilmem kaçıncı kez daha şahit oluyorum.

Pencereden baktığımda günlerden ne bilmiyordum ama ormanin ucsuz bucaksız oluşu bana kendimi hatirlatiyordu her seferinde ve gözlerimin önünde bitişimi seyrediyorum daha önce hiç rastlamadığım televizyon kanallarında.Gerçekçi olmalıydım dun ellerimi cözdükten sonra gitmişti...düşüncelerim arasında o kadar sesli nefes alıp veriyordum ki ormana bakarak hicbirsey duymaz oldum adımlarımı posetlere cevirdim sabah uykuarasında birisi gelip paketleri dizmisti insanca veya kabaca bilemem ama giyecekler oldugunu biliyordum 3 gün gecmisti ve hic yanıma gelmiyor konuşmuyordu masadaki kutu ve üstündeki not ilgimi cekti paketleri ellerimden yatagın üstüne bırakıp nota dokundum siyah bir zarftı sadeydi ama onun karakteri gibi simsiyahtı gözleri geldi aklima icim titreti o alkol alırken birdaha onu kızdırmıyacaktım buna kendime söz vermiştim gece uyumadan önce zarfı açtım o keskin ses kulagımı doldurdu ve kartı çektım....'Hepsini aç dolaba yerleştir ve giyinip seni bekleyen kapıdaki adama eşlik et kaçmaya çalışmayacaksın.' Sesli bir nefes alıp verdim ah hayır! Paketleri önce actım sonra dolaba yerlestirdim sanırım kendi dolabımın 2 katıydı kiyafetler her pakette bluzlar etekler elbiseler pantolonlar ayakkabılar aksesuarlar iç çamaşırları iç çamaşırları aşırı benden uzaktı.. iç sesime katılıyordum benden cok uzaktı ben sade renk tercih ederdim ama giyemeyecegim kadar cüretkâr ve istek gerektiren pijama ve gecelikler evet burdaki ömrüm ya cok uzundu ya başkası yapmıştı bu alişverisi onun yerine...

Evin bir kısmı sadece orman özellikle onun odası sanki içindeymiş hissi veren orman diğer kısmı ise şehre bakan yolu karayollarına bağlanan bir villa olarak gözüküyor bu evi nasıl konumlandırmış bilmiyordum ama dudak uçuklatacak zevkleri vardı ilk geldiğim gün kaçmaya çalışırken ön mimaride oluşan herşey şimdi daha netti. Kafamı pencereden ve elimdeki kıyafetlerden arındırarak kısa bir duş almak icin adımlarımı banyoya yönelttim ne kadar banyo denebilirse adamın duş almak icin yaptırdığı yer bile korkutucu degil mi alya? Diyen içsesime katıldım belki denize yakınızdır diye banyonun camlarına baktım sonra orman arkamda duran yatak odasının camındaydı nasıl bir mimariydi tamam odalar uzun ve genişti camlar farklı açılara bakabilicek kadar akıllı mimarlar vardır diye düşündüm...

(Görsel)

Kısa bir duş alıp yerlestirdigim kiyafetler arasından siyah yırtmacı üst baldirimda biten kisa kollu bir elbise birde havanin kapali olmasindan dolayi yagmur yagabilir hissi verdigi icin deri bir ceket aldim ceket belimde bitiyordu saclarımı topuz...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kısa bir duş alıp yerlestirdigim kiyafetler arasından siyah yırtmacı üst baldirimda biten kisa kollu bir elbise birde havanin kapali olmasindan dolayi yagmur yagabilir hissi verdigi icin deri bir ceket aldim ceket belimde bitiyordu saclarımı topuz yapıp gunes kremi ve allığı boca ettikten sonra solgun gozlerime aynada bakip ne telefonum ne cantam olmadigi icin spor ayakkabilarimi yine giyerek merdivenlerden indim sanki dün sürüklenerek bu merdivenlerden cıkartılan ben degilmişçesine merdivenler bittiginde önüme çıkan adam ellerini birleştirip önümden yürümeye başladı onun nottaki kişi oldugunu düşündüm bana yardim edebilicegini sonra vazgectim kapıya geldigimizde dış kapıya çıkmak icin koridordan gecip yürüdük dış kapıya geldigimizde ise sanki o manzara arkasında orman yokmuşcaşına tahminen 4 5 kmlik bir araba yolu ve etrafinda havuz oturma yeri olan bir ön bahçe yolun sonlarına dogru bu evden cok cok küçük 2 adet ev ama bu evin heybeti yanında onlar normal benim kiraladığım müstakil ev gibiydi benimkisi tek kat ama orası 2 katlı gibi gözüküyordu pencere sayılarını düşünürsek...

Kapının önündeki adamların sayısı bir anda cogaldı hepsi beni korkutuyordu o burada bile degildi sesimin titremesine özen göstererek 'şey biz hangi şehirdeyiz ankaradamıyız' dedigimde aralarından en arabaya yakın olanı güldü 'patron sizi bekliyor arabaya binin' dedi adımlarımı hızlandırdım anladım ki kimse benimle konuşmayacaktı.

YALNIZLIĞIN MERANI +18Where stories live. Discover now