Şimdi geçmişin bedelidir

En başından başla
                                    

Eric aklına, ruhuna, benliğine inat "Lanet olsun Melanie! Ölüp beni vicdan azabıyla bırakamazsın! Çabuk in oradan. Tamam, söz veriyorum ne şekilde istiyorsan bebek yapmayı deneyeceğiz!" diye isyanla bağırırken Melanie'den nefret ettiğini düşündü ama işin aslı en çok kendinden nefret ediyordu.

Melanie umut ışığını bulmuş gibi tekrar pervaza tutundu ama inmedi. Sesi canlanmış bir şekilde "Boşanma davasını geri çekeceksin doğru mu duydum?" diye sordu.

"Evet" dedi Eric bezmiş bir sesle. Melanie "Bebek yapmak için bana spermlerini vermeni istiyorum." Dedi ruhunu saran hırsla. Eric "Tamam lanet olsun! Lütfen in artık!" dediğinde Melanie şaşkındı.

"İnmem için yalan söylemiyorsun değil mi?" dedi duyduklarına inanmazca.

Kabullenişi yaşayarak "Yemin ederim doğru söylüyorum. Hadi bana elini ver" dedi Eric. Melanie titreyen elini uzattığında Eric onu tek hamlede kucağına aldı ve pencereden uzaklaştırdı.

Melanie gözyaşlarıyla "Özür dilerim! Özür dilerim! Affettin beni değil mi? Yemin ederim senden başka hiç kimseyi sevmedim. Ben sadece bir bebeğimiz olsun istedim" dedi kendini açıklar gibi.

"Bunları düşünme şimdi" diyen Eric'in sesi buz gibi çıkmıştı. Onu yatağa yatırıp üzerini örttü. Hızla camı kapattı. Beyni boşalmış ne yapacağını bilmez haldeydi. Tek bildiği Melanie yine onu yenmişti. Hemşire ziline bastı. Gelen hemşireye yatakta bitkin düşmüş karısının yanında kalmasını rica ederek odadan çıktı ve doktorun yanına gitti. Olanları anlattığında doktor sakinleşmesi için Melanie'yi uyutma kararı aldı ve karısın bir pskiyatra götürme tavsiyesinde bulundu. Eric doktora ne diyebilirdi? Sustu ve Melanie'nin yanına geçti.

Melanie uykuya dalmadan hemen önce kocasının elini tuttu. Bitkin bir sesle "Bana söz verdin. Bir bebeğimiz olacak" dedi ümitle. Eric bir bebeğinin olamayacağını yıllardır kabullenmeyen Melanie'nin yüzüne baktı. "Bebek aramızda hiçbir zaman sorun olmadı Melanie. Bunu biliyorsun. Biz..." diye cümlesini bitirmesine izin vermeyen Melanie "Biz... Bebeğimiz olunca yine mutlu olacağız. Hatırlasana beni hamile sandığın günlerde ne kadar mutluyduk. Bebeğimiz olunca beni yine seveceksin." diye hastalıklı gibi konuşurken Eric gözlerini kapattı çünkü söyleyeceği hiçbir şey Melanie'yi doğruya sevk etmeyecekti. "Bunları düşünme uyumalı ve dinlenmelisin" dedi.

Melanie gülümseyerek ona verilen yüksek miktarda sakinleştiriciye yenik düşüp gözlerini kapattı.

Eric yatağın yanında bulunan oturduğu sandalyeden kalktı. Kendini kapana kısılmış gibi hissederken saçlarının arasından geçirdiği parmaklarıyla kafatasını sıkıştırdı. Öfkeli, kırgın bir o kadar bıkkındı.

O sırada oda kapısı açıldı ve Melanie'nin kız kardeşi Johen usulca içeri girip ona sarıldı ve "Özür dilerim burada olmalıydım." Dedi.

"Özür dileyecek bir şey yok Johen. Senin bir hayatın var."

"Sen gerçekten iyi bir insansın Eric. Teşekkür ederim. Boşanmak üzeresin ve sen yine de buradasın." Dedi.

Eric "Teşekkür edecek bir şeyde yok Johen ama böyle bir şey olacağı aklımın ucundan geçmezdi" dedi.

"Gerçekten boşanma davasından vazgeçeceğini mi söyledin?"

"Pencereden atlamasına izin mi verseydim? Ölmesine izin veremezdim."

"Peki bu gerçek mi?"

"Maalesef" dedi Eric.

"Sen iyi birisin Eric" dedi Johen.

"İyi biri olmak istemiyorum Johen! Onun psikolojik tedaviye ihtiyacı var. Aileni ikna etmelisin. Ne zamana kadar ona evet diyebilirim bilmiyorum." derken ruhu çekilmiş yüzünden hiçbir duygu belli olmuyordu.

MUCİZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin