(Cennet mi? Ayaklarımın altına bakın)

18.7K 741 26
                                    


                                                                                    Dokuz...


Beş yıl Sonra Chicago...

Suren çanta fermuarını kapatıp Matt'e döndü ve "Bence harika görünüyorsun. Git ve onların akıllarını başlarından al şampiyon." dedi.

"Keşke kadınlar kadar erkeklerinde başını döndürebilseydim" dedi Matt sırıtarak. Giydiği dizlerinin altına gelen kaşe kabanının yakasını kaldırdı. Deri eldivenlerini ellerine doğru çekti ve Suren eliyle onun atkısını düzeltti.

"Matt kendine ve iltifatlarıma haksızlık ediyorsun. Bana diyorsun ama aynaya bakmayan sensin. Bu şehirde senin gibi bir manken yok." dedi Suren.

"Haklısın burası tam bir çöplük. O yüzden benim gibisine rağbet var" dedi.

Suren ona ters ters bakıp "Senin derdini biliyorum. Onunla yüzleşmeli ve ona ne kaybettiğini göstermelisin!" derken ellerini tutmuş ona bakıyordu.

Matt ona sarılıp "Çocuklarla başedebilecek misin? Belki de gitmemeliyim." dedi çünkü gerçekten gitmek istemiyordu. Gideceği iki günlük defileyi onu şerefsizce terk eden organizatör düzenliyordu. Sorun şuydu adam Matt'i ayarlamak için üç ay uğraşmış bir gece beraberliklerinin ardından bir daha yüzüne bakmamıştı. Matt kahrolmuş uzun süre kendine gelememişti.

Suren "Bizi bahane etme. Belki de bu onun özrüdür. Sana bizzat kendi mesaj gönderdi değil mi?" diye sordu.

"Evet ama..."

"Hadi Matt bu paraya ihtiyacımız var. Hem büyük bir defile orada göze batacağından eminim" dedi. Matt her şeyden önce bencillik etmemesi gerektiğini biliyordu. Paraları her zamanki gibi yoktu ve her bir kuruşa ihtiyaçları vardı. Suren çocuklar yüzünden çok iş kabul edemiyordu. Omuzlarını düşürdü ve "Gidecek ve para kazanıp geri geleceğim" dedi.

Suren "Evet bu para bizi gerçekten rahatlatacak. Dik dur ve o sarı kafalıyı umursama. Ne kaybettiğini göster ona!" dedi ve Matt'e sarıldı. O sırada apartmandan gelen gürültülerle birbirlerine baktılar Matt "Fırtına geliyor. Yine bir şey olmuş" dedi ve birlikte daire kapısını açıp ciyaklayan Any'nin sesini dinlemeye başladılar. Kardeşine "Neden sana vurmalarına izin verdin? Bana öyle kötü kötü bakma ağlamamaya çalışıyorum görmüyor musun? Ayrıca bak yanağıma bak! Canım yanıyor Dean! Bunlar hep senin suçun!" diye bağırırken asansörden indiler.

Suren dehşetle saçı başı dağılmış kızına ve yakası yırtılmış oğluna baktı. Kızının sarı saçları neredeyse çamura bulanmıştı. Yanağında kırmızılık vardı. Dean sinirle çantasını yere fırlatıp koşarak odasına girdi ve kapıyı hızlıca kapattı. Suren'le göz göze gelen Any çantasını çıkarıp gözyaşlarını serbest bıraktı. Buraya gelene kadar ağlamamak için direndiği öyle belliydi ki. Suren ona sıkıca sarılıp saçlarını yüzünden çekti ve "Yanağın acıyor olmalı" dedi. Any "Kalbimden daha çok acımıyor" diye alt dudağını dışarı çıkıp daha bir ağlamaya başladığında Matt gülmemek için kendini zor tuttu.

Suren "Bana anlatmak ister misin?"

"Dean yine dayak yiyordu. Onu kurtardım" dedi Any özetle.

Suren "Peki kalbin neden acıyor?" Diye sordu. Matt artık dayanamadı sırıtarak "Kibritçi kız yine birini ısırmıştır ve bu sefer dersini almıştır" dedi. Suren ona gözlerini patlatarak ona bakarken Matt asansöre bindi ama hala onları seyrediyordu.

MUCİZENơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ