Şimdi geçmişin bedelidir

118K 1.4K 149
                                    

                                                                               

Melanie hiçliğe o kadar yakındı ki, ölüme kavuşmak için bir adım atması, tutunduğu pencerenin pervazını bırakması yeterliydi. Gözlerinden süzülen yaşlar onun kadere olan yenilgisiydi. Bu kaçıncı hüsrandı yaşadığı artık bir önemi yoktu. Yine olmamıştı. Başaramamıştı. Bulunduğu lüks hastene odasının beyazı kadar siyahtı ruhu. Oysa uzun yıllar önce umut doluydu. Bebeğinin olacağına inancı sonsuzdu ama olmamıştı. Olduramamıştı. Melanie sayısını hatırlayamadığı kadar tedavi görmüştü. Defalarca denediği tüp bebek yöntemi sonuçsuz kalmıştı. Bırak hamile kalmayı döllenme bile gerçekleşmemişti. Ne bedeni ne de gelişen teknoloji ona istediği bebeği veremedi. Yıllar yılları kovaladı ve Melanie'nin bebek saplantısı onda ne onur bıraktı ne haysiyet. Hırs dolu ruhu yıllar içinde iyice karanlığa gömüldü. Gözünü karartıp hamile kalmak adına başka bir adamla birlikte olmayı bile göze aldı ama sonuç değişmemişti ve şimdi buradaydı. Gerçekler yüzüne bir tokat gibi vururken o son kozunu oynuyordu.

Pencerenin pervazına tutunmuş bir ayağı boşlukta öylece dururken arkasına doğru kafasını çevirdi. Göz göze geldiği Eric çaresizce ona elini uzatmış korkuyla yalvarıyordu. Eric'in "Melanie yapma!" diye haykırışına içi parçalanan Melanie gözlerinden akan yaşlardan görebildiği kadar metrelerce aşağıda, yürüyen, koşan, bir yerlere yetişmeye çalışan karıncalara benzeyen insanlara baktı. Bir o kadar sorunsuz görünen insanlara özendi. Bir annenin çocuğuyla yürüdüğünü gördü. Kahroldu. Keşke onunda bebeği olsaydı. Keşke o da anneliği yaşayıp Eric'e babalığı yaşatabilseydi.

Gerçekler aklını ele geçirirken "Yaklaşma Eric! Ben sadece bebeğimiz olsun istedim ama artık bitti. Dayanacak gücüm kalmadı!" diye haykırdı. "Konuşabiliriz Melanie lütfen! Ölüm bir çare değil!" diye kendini sakin tutmaya çalışan Eric'in ona doğru bir adım atmasıyla Melanie kendini pencereden daha bir aşağı sarkıttı. Ölmek istemiyordu bu bir gerçekti ama Eric onu terk ettiğinde o zaten yaşayan bir ölüye dönecekti. Onsuz yaşamaktansa ölmeyi tercih ederdi. Aklındaki bu cümle ona güç verdi. Son bir kez kocasına baktı. "Affet beni Eric, tek isteğim bir bebekti. Gerçekten seni aldatmak istemedim. O adamla isteyerek yatmadım." Diyerek gözyaşlarıyla kendini açıkladı.

Eric "Melanie yalvarırım in o pencereden, hiçbir şey hayatından önemli değil" derken elini uzatmış, kıpırdamıyor yaşadığı paniği örtmeye çalışıyordu.

"Beni terk edersen zaten ölürüm. Sensiz kalamam!" dedi Melanie hıçkırıklarının arasında.

Eric "Konuşalım Melanie hadi in lütfen!" dedi dişlerini sıkarak.

"Benden boşanmana katlanamam! Söyle hadi beni bırakmayacağını söyle!" diye haykıran Melanie karşısında Eric, pencereye doğru bir adım attı ama Melanie'nin duymak istediği cümleleri söylemek içinden gelmedi. Artık ne düşüneceğini ne yapacağını bilmiyor olmakla birlikte tek istediği huzurdu. "Lütfen in Melanie" dedi bezmişçe.

"Benim ölmekten başka bir şansım yok! Geçmişin bedelini ödüyorum... Ben... Ben bir bebeğimiz olmasını öyle istiyorum ki ama olmuyor. Sen beni bırakacaksın! Biliyorum!" diye bağırıp pervazı tutan ellerinden birini bıraktığında Eric "Melanie tamam! Ne istersen yapacağım. Yemin ederim seni bırakmayacağım. Boşanma davasını geri çekeceğim. Yine bebek yapmayı deneriz. Lütfen in oradan!" diye pes edip ona yenilirken kendinden nefret etti. Bir kere daha Melanie kendini öldürmesin diye onun isteklerine boyun eğiyordu. Kendini aciz, bir o kadar ezik hissederken Melanie'nin sesiyle kendine geldi.

"Sen beni kurtarmak için söylüyorsun biliyorum. Seni aldattığımı düşünüyorsun. Bırak burada bitsin. Artık acı çekmek istemiyorum!" diyen Melanie perişandı çünkü Eric'in yüzünde gördüğü bıkkınlıktı.

MUCİZEWhere stories live. Discover now