Giderek Üzdün Bizi Zaman

1.9K 98 11
                                    

Başladığım noktaya geri dönmem demekti bu. Oysa ben yeni yola girmemin ilk adımı şerefine gelmiştim hastaneye. Evet hala Erdem den ayrılabilirdim. Odadan çıkınca karşıma alır pat pat pat ayrılmak istediğimi söylerdim yani ama gel gelelim Erdem in aylardır beklediği ve yeni gerçekleşen bu mutluluğu yaşarken üzemezdim. Ah almaktan korkmaya başladım iyiden iyiye. Hem Erdem kaçmıyor ya ayrılırım artık zamanı gelince. Ayy bunu düşündüğüm için kendime kızıyorum ama annesi de uyanacak zamanı buldu. Kadın resmen oğlundan ayrılmamam için uyandı. Bunu beklediğini bilseydim çoktan ayrılırdım oğlundan teyze falan diyesim var odaya girip. Amaan neyse sevinen yanım daha ağır basıyor. Erdem mutlu Pelin mutlu hatta ben de mutluyum. Bakmayın saçma sapan düşüncelerime ya ne güzel kadın annesi ya. Saçları upuzun ellili yaşlarda olmasına rağmen o kadar genç ve güzel ki tarifi yok yani. Bir de aylardır uyuyor ve uyanınca bu denli güzel yani. Ben 8 saat uyuduktan sonra uyanınca aynaya bakmaya korkuyorum.. Banane ya banane madem çirkinim çirkin şansı istiyorum bende. Tüm çirkinler mutlu ben neden değilim ya? Acaba bu dünya çok acı çektikçe öteki dünyada beyaz atlı prenslerim mi çoğalıyor ne oluyor yani. Ayy prenslerim diyorum.. yani birden çok. Öteki dünyada bile orospuluk peşindeyim. Beni beyaz atlı prens değil beyaz atın kendisi bile beklemez. Pelin de karşımda mal gibi cevap bekliyor benden. Tabiki bu durumda ondan ayrılmayacağım yani. -Neyse biraz daha bekleyebilirim. Sende bu sırada Erdem in yanında ol. Ol ki ayrıldığımda fazla koymasın. Senin varlığın onu denli teselli eder bilemiyorum ama senden başka kimsesi kalmadı anlaşılan. El mahkum.
Pelin e de lafımı soktuğuma göre Erdem in yanına gitmeliydim. Odaya girmemle Erdem in annesinin yanından kalkıp boynuma atlaması bir oldu. Zaten annesinin onu ilişki konularında darlamadığını biliyordum ama pes yani. Erdem boynuma öpücükler kondurup iltifatlar yağdırıyordu. Yok ben bu aileye şans ve neşe getirmişim yok benim iyi kalpliliğim ve dualarım sayesinde annesi uyanmış.Tamam kadın uyansın diye dua ettim ama Erdem in yansıttığı hava annesi uyansın diye hatim indirdim havası yani. Bir ara kadının şaşkın bakışları önünde sevişmeye başlayacağız falan zannettim ama neyse ki böyle bir durum yaşanmadı. Annesiyle ilk defa konuşacaktık kendimi sevgilisinin ailesiyle tanışmayı nimetten sayan liseli ergenler gibi hissediyordum. Böyle yapmacık yapmacık gülümsüyorum oğluna aşıkmışım havası yaratmak için gayret gösteriyorum. Erdem in ayaküstü beni yeme bitirme politikasından kurtulup annesinin yanına gittim elinden tutup "Çok geçmiş olsun. Uyanacağınızdan hiç şüphem yoktu." Dedim. Annesi ise elimi şefkatle avucunda okşayıp "Saol evladım." Demekle yetindi. Yeni uyanmış sayılırdı. Hala tam kendinde olmadığı anlaşılıyordu. Erdem e dönüp "Annen istersen dinlensin biz çıkalım artık odadan. Zaten hep bizimle olacak artık." Erdem kafamın üstünden öpüp beni kolları arasına aldı. "Sevgilim haklı annecim sen biraz dinlen babam doktorlarla konuşuyor fazla sürmez eve götürür seni." Muhabbet faslını kısa tutup Erdem le birlikte odadan çıktım. Hafiflemiştim. Odadan çıkar çıkmaz ilk işim hastane merdivenlerinden inip çıkış kapısına yürümek oldu. Aklımda Buse ve Yekta dan başka birşey yoktu. Bana nasıl kızabilmişti o kızın yanında ya nasıl. Hala aklım almıyor. Tamam sinirlisin sinirini çıkarda bu da fazla oldu be öküzüm ya. Hastane bahçesi sakindi. Zaten içimde fırtınalar koparken kedimi hep sakin yerlere götürme isteği duyuyorum. Erdem bi huzursuz gibiydi herhalde annesinin yanından aldım götürdüm ya aklı annesinde. Ona gitmek isterse gidebileceğini söyledim. Oda dünden razıymış teklif etmemle hastaneye geri gitmesi bir oldu. Ah Yekta.. benim yarı canım.. bilsen ne zor şu sensizlik denilen boşluk.
-9 GÜN SONRA-
Günler günleri kovalarken Yekta dan hiç haber almadım.Ne bi mesaj attı ne arayıp sordu. Erdem annesinin varlığına alışmış durumda. Pelin lerde kalmak istemediğimden Erdem in evinde kalıyorum ama burada Yekta dan haber alamadığım her gün daha da kahrolarak geçiyor hayatım. Erdem sürekli "Ben seni mutlu edemiyor muyum? Benden kaynaklanmıyor da niye böylesin? Ben sana bana derdini anlatacak kadar güveni veremedim mi? Maddi bi sıkıntıysa ve bana söylemiyorsan inan gönül koyarım." Gibisinden şeyler söyleyip kafamı ütülüyordu. Artık dayanamayıp Yekta ya olan sevgimden bahsedecek duruma geldim. Allah kahretsin ya resmen mahvoluyorum. Mal gibi bütün gün yatıyorum evde. Ağlamamak için kendimi tutuyorum Erdem on dakika dışarı çıkınca firsat bilip gözyaşlarımı doyasıya özgür bırakıyorum. Arada Pelin geliyor sanırım Erdem den vazgeçti halimi hatrımı soruyor sonra da çıkıp gidiyor. O bile farkında gün be gün tükenen yaşama isteğimin. Yekta dan önce ben ne yapıyormuşum ya. Neye tutunup yaşıyormuşum. Onu o kadar özlüyorum ki hele de gece olunca nasıl dayanılmaz ağrılar giriyor kuş kadar yüreğime.
16 GÜN SONRA
Sanırım artık bittiğini kabul etmem gerek. Çünkü yazacak olsa çoktan yazardı. Benim umudum oltaya takılan balığın umudu gibi. Oltayı tutan insanın vicdanına kalmış. En çok aklına gelip gelmediğimi merak ediyorum. Mesela gün içinde ne kadar aklına geliyorum onun? Tamamen unutmuş olması imkansız. Çünkü.. çünkü eğer o beni unutmuş olsaydı ben bunu hissederdim. Allah ım hissedemiyorum! Telefonum sürekli sesli de gün içinde yüz defa bakıyorum mesaj ya da arama varmı diye. Mesaj sesi gelince heyecanlanmamam gerektiğini hala öğrenemedim. Sonra hiçbir mesaj ve arama olmadığını görüp kaderime boyun eğiyorum.
23 GÜN SONRA
Havalar iyice bozulmaya başladı. Bazı günler güneş hiç doğmuyor tıpkı kalbimin güneşi gibi. Sabahımı kaybettim ben. Geceyi kazandım. Geceyi kazanmak bir bakıma kaybetmekmiş bunu da anladım. Yekta yla onca güzel anılarımız varken aklımda hep o kapıdan beni kovuşu var. En son ne yaptıysan öyle kaldın Yekta. Sen aklımda böyle yer edecek adam değildin de bakma hepsi benim aptallığımdan. Hepsi..
1 AY SONRA
Sürekli kitap okuyor sonra da müzik dinliyorum. Erdem tüm mutsuzluğumu sevgiyle kucaklamış durum da. Bu şehir de ondan başka gidecek yer bulamıyorum. Bazen Pelin lere gitsem diyorum ama Yekta yla karşılaşma düşüncesi bile nefesimi kesiyor. Artık onu görecek cesaretim kalmadı. Hatta şöyle bi düşününce görmeme düşüncesi kafama yatmaya başladı. Çünkü görürsem içimde yavaş yavaş sönen aşkı bir ateş gibi küle döndürmek için gösterdiğim gayret, döktüğüm göz yaşı boşa gidecek. Bazen tamam diyorum bak canın acımıyor.. sonra bir an geliyor aklıma bana söylediği tek bir cümlesi tek bir bakışı dank edince dün ayrılmış gibi yanıyor canım.

Benim Hetero SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin